• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...
Güller Açar Zindanda -7
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Eski Metris’te bulunmuş olsaydık bırakın blok mümessilinin masasına oturmayı onun kaldığı iç bölmeye bile kolay kolay ulaşmazdık. O uygun görürse birilerini tek bir işaretle yanına alır ve yine aynı işaretle huzurundan kovardı, eski Metris’te blok mümessilinin veya koğuş mümessilinin terlikçisinden havlucusuna kadar her şeyi ile ilgilenen biri varken Akşehir Cezaevi’nde her şeylerini kendileri yapıyorlardı. Bu yüzden bizim blok mümessili oturduğum bir sırada “ben bir çay yapayım” dediğinde çok şaşırmıştım bu şaşkınlığımı dile getirdiğimde söylediklerimden hoşnut olmadı ama mecburi sineye çekti. İlk zamanlarda ben, blok mümessili ve birkaç kişi daha yemek ortağı olmuştuk ama ilerleyen zamanlarda ben onlardan ayrılıp başka arkadaşlarla yemek ortağı oldum. Ne var ki bu kısa sürdü, zira koğuşta hareketlerinden hoşlanmadığım birkaç kişiyle kavga ettim ve yine karşı koğuşumuzda bulunan suç ortağımı çok feci bir şekilde dövdüm. Beni ve bir arkadaşımı hücreye aldılar hücreye girişim bir başlangıçtı. Ne zaman hücre cezam bitip de koğuşa dönsem yeni bir kavga çıkıyor ve yeniden hücre cezası alıyordum. Böylece günler geçiyordu. Bir ara öyle çok sıkıldım ki yaklaşık olarak dokuz ay boyunca hücreden çıkmadım. En son koğuşa alındığımda kumar masasında köpekçi adındaki bir mahkûmla kavga ettim. Olay idareye yansımadığından dolayı bundan ceza almadım ve fakat o son kavgam oldu. Çünkü TCK değişmiş ve bana tahliye umudu doğmuştu. Dosyam Yargıtay’dan gelmiş ve ben yeniden yargılanmak için mahkemeye çağrılmıştım. Mahkemem İstanbul’da olduğundan dolayı İstanbul’daki cezaevlerinden birine getirilecektim. Ben tekrar Metris’e götürüleceğimi tahmin ediyordum, nitekim tahminim doğru çıktı. Apar topar Metris Cezaevi’ne götürüldüm, metris hiç değişmemişti, eski zulüm ve eski zindancılık devam ediyordu. Hatta çok daha beter olmuştu. Fakat artık bazı konularda vurdumduymaz olmaya karar vermiştim. Bunu gerekli görüyordum, belki de yanlıştı. Metris’te altı yedi ay gibi bir süre kaldım. Ben tahliye olmayı aileme ve sevdiklerime kavuşmayı beklerken kurşun gibi bir cezaya çarptırıldım. Tahliye olduğum iki dosyadan toplam 47 sene ceza aldım. Bu ceza beni büyük bir yıkıma uğrattı, artık yeni bir devrin başlangıcıydı. Kendimi uyuşturucunun ve kumarın kucağına terk etmiştim. Kavgalar gürültüler, patırtılarda bunun cabası. Eski mahkûm olduğum için cezaevinde belli bir ağırlığım vardı. Bu yüzden bir koğuş mümessili gibi saygı görüyordum. Metris Cezaevi’nde kısa bir süre kaldıktan sonra Kastamonu Cezaevi’ne sevk edildim. Orada her nevi kötülüğün pençesinde ıstırap dolu 4 sene geçirdikten sonra yaşanan bazı olumsuz olaylar neticesinde yine Bolu Cezaevi’ne sürgün edildim. Günlerim çok acımasız geçiyordu, çok büyük bir boşluk içerisindeydim ve bu boşluğu uyuşturucuyla doldurmaya çalışıyordum. Ama dolmuyordu veya geçici olarak doluyordu. Ertesi gün daha fazla uyuşturucu istiyor ve daha büyük bir boşluğun içerisine giriyordum, zamana düşman olmuştum. Her gün zamanı nasıl geçireceğimi gayrimeşru dille zamanı nasıl öldüreceğimi hesaplıyordum. Zaman geçiyordu ama beni yıkıp geçiyordu. Ailem de perişan olmuştu, cezaevi yıllarımda saatlerce beni görebilmek için yollara düşmeleri ve yine saatlerce kapılarda beklemeleri beni yakıp yıkıyordu. Bir gün çok kötü bir şey oldu. İğrenç zevklerimi tatmin etmek için aracı yaptığım öz abim benim yüzümden cezaevine girdi, bulunduğum koğuşa getirdiler, ama bu birlikteliğimiz kısa sürdü çünkü beni Kocaeli 1 Nolu T Tipi’ne sürgün ettiler. Abimle birlikte cezaevinde aynı koğuşta yatmak bir acı, ondan ayrılmak başka bir acıydı. Ve ben acı üstüne acı yaşıyordum. Kocaeli Cezaevi’ne geldiğimde kurum idaresiyle sorunluydum. Artık hiçbir şey umurumda değildi. Ölmek ve öldürmek değer vermediğim basit şeylerdi. En ufak bir olayda her şey inceldiği yerden kopacaktı. Kocaeli Cezaevi’ne geldiğimde cemaat koğuşuna verildim. Cemaat koğuşunun sakinleri cezaevinde tövbe etmiş ve ıslah olmuş mahkûmlardı. Namaz kılıp Kur’an okuyor ve İslami sohbet yapıyorlardı. Kendilerini Allah (c.c) ye ibadete adamaları her ne kadar hoşuma gitse de onlar gibi olmaya hiç niyetim yoktu. Hepsi sakallı sarıklıydı ve kimisi de cübbeliydi. Bir gün koğuşun hocası sohbet yaparken çok etkileyici bir söz söyledi. Dedi ki;

“Ey kardeşlerim, insanların ben namaz kılmıyorum ve namazı bıraktım gibi sözleri geçersizdir. Bunun gerçeği şudur: Allah (c.c) insanı huzurundan kovar ve huzuruna kabul etmez…”

Uzun süre bu söz üzerinde düşündüm. Bir gün hücre cezamı infaz etmek üzere hücreye alındım. Hücrede bu söz üzerine daha derin tefekkür etme imkânım oldu. Kendimi ve beni yaratan rabbimi düşündüm. Nerden geldiğimi ve nereye doğru yol aldığımı sorguladım. Allah’ın (c.c) beni huzurundan kovması çok ağrıma gitti ve bu yüzden derhal namaza başladım. Çok büyük bir zevk alıyordum namazlarımdan. Namaza aşık olmuştum. Hücreden çıkıp da cemaat koğuşuna döndüğümden yeni bir hayata başlamış ve temiz bir sayfa açmıştım. Namazımı kılıyor ve İslami sohbetleri dinliyordum ancak cahiliyeden kaynaklı olarak bazı şeyler çok zoruma gidiyordu.

Takke takmayı, sarık sarmayı, cübbe giymeyi nefsim bir türlü kabul etmiyordu. Ama yavaş yavaş vazgeçilmezlerim arasına girdi. Sonra bunlardan birini yapmazsam hayatımda bir eksiklik varmış gibi hissediyordum.

2010 yılında namaza başladığımda cezaevine konuluşumun üzerinden 10 sene geçmişti. Şu an 2014 yılındayız ve ben 14 senedir cezaevindeyim. Cezaevi ağır gelmiyor artık. Uyuşturucudan, kumardan ve kavgacı düşüncelerden de kurtuldum.

Kolay kolay kimseyle tartışmıyorum bile. Namazla ve Kur’an’la geçiyor günlerim.

Geçenlerde abim Kastamonu Cezaevi’nden buraya sevke geldi. Şu an aynı koğuştayız. İki seneye kalmaz inşallah o tahliye olur. O da yeni namaza başladı. Şu an onun hali benim ilk namaza başladığım hal gibi.

Bana gelince;

Önümde uzun bir ceza var. Çıkış tarihim 2026 ama belli olmaz. Çünkü bir imtihan diyarındayız ve her an imtihanımız değişebiliyor. Ben inanıyorum ki ne zaman imtihanım bitse ve rızkım bu cezaevinden kesilse tahliye olup özgürlüğüme kavuşacağım.

Önemli olan imtihanı alnımın akıyla geçebilmektir. Bitti.

Hüseyin Gündüz.
Kocaeli Kandıra 1 Nolu T Tipi Cezaevi

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir