Barış Süreci, Savaş Süreci Oldu
Mehmet Zülfi Tan / doğruhaber / haber-yorum
Sözde devletle PKK` nin sürdürdüğü bir barış süreci var. Devlet ile PKK, karşılıklı olarak birbirleri ile resmi olmayan bir ateşkes yapmışlar. Birbirlerine kurşun sıkmıyorlar, ateş etmiyorlar, çatışmaya girmiyorlar.
Ama gel gör ki, bu PKK her gün başka bir yerde halka ateş açıyor, tarıyor, kaçırıyor ve hatta öldürüyor.
Yani devlet barış süreci adı altında halkı, zalim PKK`nin insafına bırakmış.
Şimdi öyle ters bir durumla karşı karşıyayız ki, inanın nasıl ifade edeceğimi bilemiyorum. Bu nasıl bir devlet ki, sadece silahlı kuvvetlerini koruyor. Türkiye`de, halkı korusun diye kurulan ordu ve polis teşkilatı PKK` nin elinde aciz kalmışlar. Halkı korumayı bırakıp kendini koruma derdine düşmüşler.
Devletin barış sürecinden anladığı, polis ölmesin, asker ölmesin, kim ölürse ölsün mantığıdır. Halk barış sürecine kurban ediliyor. Gariban vatandaş PKK` nin ateşten gömlek kucağına itiliyor. Sonrada bu halk bu PKK` ye niye destek veriyor diye halktan hesap soruyor. Sen önce devlet olarak üzerine düşeni bir yap bakalım, bir halkı koru bakalım, halkın önce bir emniyetini sağla bakalım. Devlet devletliği ile PKK` ye teslim olmuş, barış süreci adı altında destek olmuş, halktan savaşmasını istiyor. Bu nasıl ters bir mantık böyle?
Bu fırsattan istifade eden PKK de ortalıkta cirit atıyor.
Barış süreci adına, köy basıyor, şantiye yakıyor.
Barış süreci adına adam kaçırıyor.
Barış süreci adına çocuk kaçırıyor.
Barış süreci adına köylüleri dövüyor, tehdit ediyor, kendisine destek vermeyen halkı kadın, ihtiyar demeden tarıyor.
Bu mu barış süreciniz?
Barış süreci demek devletin kendi askerini polisini korumaya alıp, zavallı halkı bu aç kurtlar sürüsü olan PKK` ye mi yem yapmaktır.
Her gün yeni bir saldırı ve kaçırma haberleri ile uyanıyoruz. Bir dağ başındaki bir köyde, kendisine oy vermeyen iki vatandaşa dahi tahammül edemiyorlar. Bu nasıl zalimane bir despotluktur. Bugün iki oya tahammül edemeyen bu zalim zihniyet, yarın eline imkan geçtiğinde hangi zulümleri yapacağını sanırım söylemeye gerek yok. İnanın ki Nemruttan daha zalim, Firavundan daha gaddar ve Esattan daha merhametsiz olacaktır.
Devlet halkını koruyamıyorsa, bizden aldığı vergilerimizi geri versin. Devlet halkını koruyamıyorsa, çekilsin biz kendimizi koruruz. Köylere karakol kurup içinde oturmak, kalekollar kurup sadece kendini korumakla devlet olunmuyor. Vatandaşını koruyamayan, hakkını hukukunu arayamayan bir devlet devlet değil, ilkel bir Afrika kabilesidir.
Bu zulümler artık bölge insanının canına tak etmiştir. Devletten umudunu yitirmiştir. Artık kendi kendini koruma refleksine girmiştir. Eğer devlet de bunu istiyordu ise gözü aydın! Eğer PKK bunu istiyordu ise bravo! Sonunda başardınız!
Bıçak kemiğe dayanmıştır. Bundan sonra olacaklardan halk değil, barış süreci adına kirli bir savaş yürütenler mesul olacaktır. PKK`ye sonsuz ve sorunsuz bir hoşgörü ile bakanlar, bir eylemini kınamaktan korkanlar mesul olacaktır.
Müslümanlığına toz kondurmayıp, başkasını beğenmeyen, yanı başındaki kardeşine destek olmayanlar mesul olacaktır.
Herkes bunu bilsin ki; İslam ümmeti, kabul etmez zilleti. Zulmedenlere karşı kendini savunmak Allah`ın kullarına verdiği bir haktır. Ve zamanı geldiğinde bu hakkını kullanmaktan Müslümanlar çekinmeyeceklerdir.