• DOLAR 34.447
  • EURO 36.303
  • ALTIN 2837.002
  • ...
`Hesap ver lan vicdansız!`
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Hesap ver lan vicdansız!

Kazaymış!.. Mukadderatmış!.. `Takdir-i ilahi` imiş! Geçin bunları. En ucuz maliyete en kısa sürede en çok kâr için, can güvenliği olmayan olumsuz koşullarda işçi çalıştıracaksın, sonra da `takdir-i ilahi` diyeceksin!

Taşeron sistemin enva-i çeşit avantajından yararlanacaksın, daha fazla kazanmak için `zorunlu mesai` dayatacaksın, yeterli güvenlik tedbirleri almaya yanaşmayacaksın...

Ne demek lan `takdir-i ilahi?`

Alemde takdirin dışında ne var ki zaten? Yaprak bile kıpırdar mı takdire rağmen?

Ucuz emek gücüyle kârına kâr katanlara gelince, `serbest piyasa ekonomisi` veya `liberalizm`...

Ayşe`sine, Ahmet`ine, Can`ına Canan`ına bir lokma aş için can güvenliğinden yoksun koşullarda çalışmayı göze alan emekçiye gelince `takdir-i ilahi`...

Kazanmayı `piyasaya`, kaybetmeyi `mukadderata` bağlayan bu tuhaf `din` algısını nereden öğrendiniz?!..

Evet, yıllar önce, 2008`de, `İşverenlere rızk, işçilere ölüm var!` (15. 08. 2008, Yeni Şafak) başlıklı yazımda Tuzla`daki tersane işçileri ölümleri üzerine böyle yazmıştım.

`İslam Kalvinizmi` veya `İslami Kalvinizm` gibi kavramlaştırmalarla `abdestli kapitalistlerin` kutsandığı yıllardı.

Anamalcılıkta `Dumanlı`nın Zaman`ı` başı çekiyordu.

O kadar ki, Alpay Şahin`leri bile Kayseri`deki işverenlerden hareketle, `İslami Kalvinistler` serlevhalı yazılar dercediyordu.

Piyasa ekonomisine veya kapitalizme yöneltilen hiçbir eleştiriye tahammülleri yoktu.

Rahmetli Erdem (Bayazıt) abinin dizelerine `yüce önderin` hadisi şöyle yansımıştı: `Yememiştir hiç kimse / Elinin emeğinden daha hayırlısını / Diyerek / Şafak gibi alınlara terle yazılmış / Hakkın mutlak ölçüsünü / Elbet benim işçilerim dikecek / Emeğin kutsal direğine...`

Gelgelelim, `abdestli kapitalistlerin` hocaları / hacıları hiçbir vaazında hiçbir zaman alın terinden, emekten, işçiden, işçi haklarından bahsetmedi.

Hele hele zenginlerden istedikleri `hayır hasenatı` kaptılar mı anında cennetten köşkler huriler bahşediyorlardı.

Özal`ın `Ben zenginleri severim` lafına da acayip bayılmışlardı.

Zengini sevmek dünyayı hiç ölmeyecekmiş gibi sevmeye, dünyayı sevmek de gitgide `vahşi kapitalizme` meftun olmaya dönüşmüştü.

Nihayetinde `gösteri toplumunun` maymunları oldular!

`İsyan ahlakına` karşı `köle ahlakını` tevazu ve ihlas diye sürgit yutturmaya çalıştılar.

Kardeşlerim, `isyan ahlakına` sahip olmayanın vicdanından bir şey olmaz.

Kaza dediğiniz de bence işverenlerin başına geldiğinde `kazadır`, işçi ölümleri daha çok `cinayettir.`

Hatta terör...

Kim ne derse desin, `vahşi kapitalizm` de nihayetinde `terörizmden` başka bir şey değildir.

Zengini daha zengin yapan bu düzen behemehal değişmelidir.

Lakin, Osman Yüksel Serdengeçti merhumun dediği gibi, düzen değişse de düzülen değişmiyorsa, olmaz.

`Soma katliamında` da bakanlık denetçileri veya kimin ihmali varsa (bakan makan fark etmez) hesap vermelidir.

İmdi, `abdestli kapitalistlere` keyif bağışlamadık, şaklabanlara keyif bağışlayacak değiliz.

Cenaze evinde şamata yapan, daha cenazelerimizi toprağa vermeden leş kargaları gibi üşüşen bre vicdansızlar, siz hangi `vicdan koalisyonundan` bahsediyorsunuz?

Her tarafınız vicdan olsa ne yazar!

Bu ülkede alt gelir mensupları da uçağa binebildiği için rahatsız olan, `ay şekerim, ameleler bile uçağa biner oldu` yollu kültürel ve sınıfsal tepkilerini dermeyan eden şebelekler...

Boğaz`a nazır köşkleri belediye halka açtığı için, `Her yere bunları doldurdular` diye şekvacı olan `eski sınıfın yeni dallamaları`...

İstismar etmenin dışında sizin ne alakanız var Soma`daki işçilerle?

Daha geçenlerde içinizden biri, `AKP mitinginde bir çapulcu` başlığı altında, `Otobüsle geliyorlar, çünkü arabaları yok, olsa da benzine verecek paraları yok...` gibi ifadelerle `alt gelir gruplarını` aşağılamaya çalışmıştı da, Coşkun Ahmet`ten Özdemir Cüneyt`e kadar yere göğe sığdıramamışlardı.

`Çizmelerimi çıkarayım, sedye kirlenmesin` diyen Soma`daki o işçinin de arabası yoktu, arabası olsa da benzin koyacak parası yoktu!

Zaten `sedye kirlenmesin` diyen o işçiler uçağa bindiklerinde de `uçaklarınızı`, Boğaz`da bir çay içtiklerinde de `Boğaz`ınızı` kirletmiyor muydu?

Böyle demiyor muydunuz? Hangi yüzle ajitasyon yapıyorsunuz şimdi?

Nasıl solcularsınız lan siz?

12 Eylül 80 öncesi solcu abilerimiz bize kapitalistlerin nasıl kan içici `vampirler` olduğunu anlatırlardı, siz işçi ölümlerinin `vampirleri` oldunuz.

Hangi ara bu kadar `patronsevici` oldunuz?

Bu Aydın Doğan, bu Cem Boyner, bu Koç sevdanız nerden geliyor?

Bre vicdansızlar, BBC`den CNN International`e Der Spiegel`den bilumum maklubecilere kadar herkesin solcusu oldunuz da bir tek bu ülkenin solcusu olamadınız!

Nedir bu haliniz; 70 milyonluk bir ülkenin milli gelirinin yüzde 10`unun üzerinde tek bir aile, Koç ailesi oturuyor, tek bir itirazınız yok!

Bilumum sendikalarınız, DİSK`leriniz de sizden farklı değil.

Sahnenin önünde işçiden yana, sahnenin arakasında patronlarla kol kola.

Değilse bu doğru, neden Soma`daki kömür madeninde `işçi güvenliği` için tek bir grevlerini duymadık?

Patronların çıkarları doğrultusunda `seçilmiş siyasi iktidara karşı` her daim afra tafra yapmayı biliyorlar ama!

Sadece ilgili bakanlık `denetçileri` veya Soma maden işletmesinin `patronajı` değil, `sendika ağaları` da hesap vermelidirler.

Bu haberler de ilginizi çekebilir