• DOLAR 34.447
  • EURO 36.303
  • ALTIN 2837.002
  • ...
HÜDAPAR Suriye Raporu -5-
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

IX. İÇ SAVAŞI SONA ERDİRMEDE ANNAN PLANI VE CENEVRE GÖRÜŞMELERİ

 
A. 6 MADDELİK ANNAN BARIŞ PLANI
Suriye’de 2011 yılında başlayan iç savaşın uluslararası kamuoyu tarafından durdurulması girişiminin ilki Annan Planı’dır. BM eski genel sekreteri olan Annan, BM ve Arap Birliği Suriye Özel Temsilcisi olarak atanmış ve ateşkes sağlanabilmesi için 6 maddelik bir plan hazırlamıştır. Plan şu maddeleri içermiştir[75]:
 

1. Barış müzakereleri için atanan özel temsilciye onay verilmeli, gerekirse yeni bir temsilci atanmasına müsaade edilmelidir.

2. Suriye rejimi, sivillerin olduğu bölgedeki ağır silahlarını ve kuvvetlerini geri çekmeli, muhalefet de silahlarını susturmalıdır.

3. İnsani yardımların kişilere ulaştırılması için günde 2 saat silahlar susmalıdır. 

4. Keyfi olarak gözaltına alınıp tutuklanan kişiler serbest bırakılmalıdır.

5. Gazetecilerin ülke içerisinde diledikleri yere gitmesine müsaade edilmelidir.

6. Barışçıl gösterilere izin verilmelidir.

 

Planın taraflarca kabul edilmesinin ardından 12 Nisan saat 06:00 itibariye ateşkes sağlandı. Fakat aynı gün hem Suriye rejimi, hem muhalefet karşı taraftan saldırıya uğradıklarını bildirerek ölü sayısı rapor etti. Mayıs ayı içerisinde Hula’da 109 sivilin rejim tarafından öldürülmesi ateşkesi içinden çıkılmaz bir hale getirdi. Saldırı uluslararası kamuoyu tarafından kınandı. Rus yazar Marat Musin tarafından hazırlanan raporda, katledilenlerin tamamının Esad yandaşı aileler olduğu ve ateşkesi sona erdirmek isteyen gruplar tarafından rejim üzerine yıkılmak istendiği ifade edilmektedir. Yine raporda BM gözlemcilerinin tank veya bombalamaya yönelik herhangi bir kanıta ulaşamadıklarını belirtmektedir.[76]

 

Annan Barış Planı yaşananların ardından fiilen uygulamayı yitirmiştir. Annan, 2 Ağustos 2012 tarihinde BM-Arap Birliği Suriye Özel Temsilciliği görevinden ayrılmıştır.

 

B. CENEVRE I KONFERANSI(SURİYE EYLEM GRUBU)[77]

30 Haziran 2012 tarihinde BM Genel Sekreteri, Arap Birliği Genel Sekreteri, Çin, Fransa, Rusya, İngiltere, ABD, Türkiye, Irak, Kuveyt ve Katar dışişleri bakanları, AB dışişleri ve güvenlik politikası yüksek temsilcisi, BM Suriye özel temsilcisi Kofi Annan, Cenevre’de bir araya geldi.
 

Suriye’de süregelen ölüm, insan hakkı ihlalleri ve yıkımları kabul edilemez bulan grup, uluslararası çözüm için buluştu. Suriye’nin toprak bütünlüğü ve halkın self-determinasyon[78] hakkı tanındı.

 

Eylem grubu üyeleri, BM Güvenlik Konseyi’nin 2042[79], 2043[80] sayılı genel olarak ateşkesin sağlanmasına yönelik kararları, Anan Barış Planı olarak adlandırılan 6 maddelik planı ve şiddeti durdurmaya yönelik diğer adımları tanıma; Suriye halkının meşru isteklerini karşılamaya yönelik siyasi bir geçiş için ilkeler üzerinde anlaşma ve Suriye özel temsilcisinin bu konudaki girişimlerini destekleme kararı almıştır.

 

6 maddelik barış planı ve Güvenlik Konseyi’nin ilgili kararlarının uygulanması amacıyla Suriye hükümetinin ve silahlı muhalefetin bir an önce silahlı şiddete son vermesi, Birleşmiş Milletler Suriye Denetleme Misyonu ile işbirliği yapması kararlaştırılmıştır.

 

Grup, siyasi geçiş konusunda anlaşmış, geçiş hükümeti kurulmasının esaslarını belirlemiştir. Buna göre hükümet ve muhalefet temsilcilerinin katıldığı bir geçiş hükümeti kurulacak, Suriye’deki tüm kesimlerin katılacağı bir ulusal diyalog süreci başlatılacak, hukuk sistemi ele alınacak, kadınların temsil edildiği çok partili seçimler yapılacaktır.

 

C. CENEVRE II KONFERANSI VE GÖRÜŞMELERİ

22 Ocak 2014 tarihinde, İsviçre’nin Montrö kentinde Cenevre II konferansı gerçekleştirildi. Bu konferans ile Suriye iç savaşının başlamasından bu yana ilk kez rejim ve muhalifler bir araya geldi. Konferansta muhalifleri, Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu başkanı Ahmed el-Carba liderliğinde 29 kişilik bir heyet temsil etti. BM Suriye Özel Temsilcisi olarak Kofi Annan’ın ayrılmasının ardından yerine getirilen Cezayir asıllı Lahdar İbrahimi yer aldı.
 

Konferansa Umman, ABD, Çin, Japonya, Rusya, İngiltere, Suudi Arabistan, Katar, Almanya, Kanada, İtalya, Danimarka, Avustralya, Mısır, Cezayir, Lübnan, İsveç, Vatikan, Lüksemburg, Hollanda, Güney Kore, Birleşik Arap Emirlikleri, İspanya, Endonezya, Fransa, Brezilya, Norveç, Hindistan, Güney Afrika, İsviçre, Yunanistan, Belçika, Meksika, Irak, Ürdün, Kuveyt, Bahreyn, Fas, Türkiye, İslam İşbirliği Teşkilatı, Arap Ligi, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği temsilcileri katıldı. İran’ın, BM tarafından konferansa davet edilmesine rağmen, Suriye savaşına fiili şekilde müdahil olduğu gerekçesiyle ABD ve Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu tarafından katılımı engellendi.

 

Suriye rejimi adına konuşan Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Velid el-Muallim: “Suriye, bazı Arap ve yabancı devletler eliyle terör, yıkım ve öldürmelerle ortaçağa döndürülmeye çalışılıyor. Suriye halkı, terör çeteleri ve arkalarındaki devletler tarafından ölüm, işkence ve tecavüz eylemlerine maruz kalıyor. Okula giden çocuklar, okulları ve araçlarıyla hedef alınıyor. Suriye ve halkına yönelik savaş medya, politika, ekonomi gibi birçok yöntemle gerçekleştiriliyor. Ellerini Suriyelilerin kanına bulayan ve Suriye’de halka karşı teröristleri destekleyen kimi devlet yetkililerinin bu konferansta yer almaları esef vericidir.” 

 

Çin Dışişleri Bakanı Vang Yi: “Suriye krizine barışçıl bir çözüm bulunmalı. Suriye halkının isteklerine saygı gösterilmeli ve kurumlar korunmalı. Suriye istikrarı, Ortadoğu bölgesinin istikrarının temelini oluşturur. Krizin askeri yolla çözülmesi söz konusu değildir. Suriye’deki insani davalar siyasileştirilmemelidir ve militarize edilmemelidir. Suriye’de yeniden barış ve güvenliğin tesis edilmesi istenmekte, bu sebeple toprak bütünlüğünün korunması ve parçalanmasının engellenmesi gerekmektedir. Zira Suriye istikrarı bölge istikrarının temelini oluşturur. Terör, radikalizm ve korkunun yayılmasını dizginler.”

 

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov: “Suriye krizi ve ona bağlı tüm meseleler hükümet ve muhalefet arasında sağlanacak uzlaşma temelinde çözümlenmeli, dış çözümler ve dış müdahale söz konusu olmamalıdır. Amacımız Suriye halkına büyük acı ve felaket getiren, Suriye’yi yıkılma tehlikesi ile karşı karşıya bırakan, komşu ülkeleri tehdit eden insanlık trajedisine son vermektir. Reform reçeteleri dayatmak ve toplum mühendisliğine soyunmak, yol alınmasını engeller. Uluslararası hukukun temel ilkelerine ve devlet egemenliğine saygı göstermek, iç işlerine müdahale etmemek, sorunları barışçıl yollarla çözmek gerekmektedir. Biz, Suriye devletinin toprak bütünlüğünü korumak ve Suriye’nin tüm toplumsal kesimlerin haklarını güvence altına alan laik bir devlet olarak kalmasını istiyoruz.”

 

ABD Dışişleri Bakanı John Kerry: “Esad’ın kurulacak geçici hükümette yer alması mümkün değildir. Cenevre bildirisinin başarıya ulaşmasını, bir ismin ve bir ailenin inatla iktidara yapışması engelledi. Biz burada Suriye’de geçici bir hükümet kurulmasını isteyen ortak bir iradeyle toplandık. Bu da, Esad’ın bu geçici hükümetin bir üyesi olamayacağı anlamını taşır. Suriye’deki bu devrim, silahlı mücadele olarak başlamadı. Öğrenci eylemleriyle barışçıl bir biçimde başladı. Değişim isteyen vatandaşların meşru ve barışçıl eylemleriyle başladı. Ancak hemen şiddetle karşılık verildi. İnsanlar, silahlarla, toplarla, füzelerle öldürüldü. Son korkunç raporlar, ülkedeki sistematik işkenceleri, binlerce infazı gösteriyor.”   

 

Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu Başkanı Ahmed el-Carba: “Bizler buraya, Cenevre I’de alınan ‘geçiş hükümeti kurulması’ kararının tatbik edilmesi için geldik. Esad’ın iktidarda kalmasını asla müzakere etmeyeceğiz. Suriye muhalefetinin silahlanmasının sorumlusu Suriye rejimidir. Radikal gruplar da rejim tarafından sahneye çıkarılmıştır. Esad, dışarıdan savaşçılar ithal ederek ülkeyi terörize etti. Bu yolla yaptıklarını meşrulaştırmaya çalışıyor. Bizim amacımız, herkesin haklarına inanan çok kültürlü bir devlet yaratmak.”

 

Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu: “Suriye’de 5.000.000 milyon terörist var. Bunlar, rejime karşı yaşamaya çalışıyor. Halka varil bombaları atılıyor, çünkü onlar terörist. Teröristlere füzeler atıyorlar, ağır bombardımana tabi tutuyorlar, kimyasal silahlarla öldürüyorlar. Biz kimlerin gerçekten terörist olduğunu biliyoruz. Rejim temsilcileri, yalanlarla insanları kandırabileceklerini düşünüyorlar. İşlenen insanlık suçlarından sonra, hala burada durabiliyorlar. Tarih, onları çok kötü şekilde cezalandıracak. Bizim öncelikli amacımız, Cenevre belgesindeki maddelerin uygulanmasıdır. İkinci olarak, Cenevre II konferansı, Suriye’ye barış getirmeyi amaçlamaktadır. Artık bir can kaybının bile yaşanmaması gerekir. Üçüncüsü, Cenevre antlaşması uygulamaya konulduktan sonra iktidar el değiştirmeli, geçici bir hükümet kurulmalıdır. Tam yürütme yetkisine sahip olacak geçici hükümet, muhalefet ve Suriye tarafının ortak rızası ile oluşturulmalıdır. Dördüncüsü, Suriye rejimi meşruiyetini kaybetmiştir. Bu sebeple, eline kan bulaşanlar Suriye yönetiminde olmamalıdır. Beşincisi, Suriye’de yaşanan ölümlere son verilmelidir. Altıncı olarak, Suriye’nin bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü korunmalı, demokratik bir gelecek planlanmalı, insan haklarına saygılı olunmalıdır.” şeklinde konuştu.

 

Konferansın ardından 24 Ocak’ta Suriyeli taraflar, BM ve Arap Birliği Suriye Özel Temsilcisi İbrahimi başkanlığında müzakerelere başladı. Taraflar ilk kez aynı masada oturdu. Toplantının amacı, Cenevre I görüşmelerinde alınan kararların uygulama alanı bulmasını sağlamak, geçiş hükümeti için tarafların arasını bulmaktı.

 

Büyük umutlarla bir araya gelen taraflar, 2 tur boyunca görüşmeler yapmış, bir çözüme ulaşamamış ve Cenevre II görüşmeleri hayal kırıklığı yaratmıştır. Bununla birlikte 7 Şubat 2014’de Humus kentinde ateşkes sağlanarak insanların tahliyesine ve insani yardımların ulaştırılmasına olanak sağlandı. Ateşkes, yeni bir umut doğurmuş olmasına rağmen küçük saldırılarla baltalandı. Bu saldırılarda taraflar yine birbirini suçladı.

 

D. REJİMİN GEÇİŞ PLANI[81]

Esad’ın Suriye`deki krizin çözümü için siyasi programın hayata geçirilmesinde uygulama adımları ve mekanizmaları belirlemede hükümeti görevlendirmesi üzerine Bakanlar Konseyi 08-09/01/2013 tarihli nitelikli oturumları sonucunda aşağıdaki noktaları ilan ediyor.

 

1) Suriye`deki krizin çözümü için öne sürülen ve ulusal diyalog konferansında kararlaştırılacak ulusal misakın halk tarafından onaylanmasına dek Suriye hükümetinin üstüne düşen görevleri açıklayan siyasi program (bildirinin ekinde sunulmuştur) hükümet tarafından kabul edilmiş ve onaylanmıştır. Ulusal misak; çok partili siyasi sistemin yanı sıra Suriye`nin egemenlik bağımsızlığına ilaveten birliği, toprak ve halk bütünlüğü-selametine ilişkin temel ilkeleri garantileyecektir. Dış müdahalelerin yanı sıra terör ve şiddetin tüm şekillerini reddedecektir.

 

2) Ekte sunulan siyasi programın hayata geçirilmesinde hükümete düşen görevleri uygulamak için başbakanın başkanlığında aşağıdaki bakanlardan oluşan bir çalışma ekibinin teşkil edilmesi: Ekonomi işlerinden sorumlu başbakan yardımcısı, ulaştırma bakanı, enformasyon bakanı, sanayi bakanı, adalet bakanı, ulusal uzlaşma işlerinden sorumlu devlet bakanı, ulusal afet ve yardım örgütleri işlerinden sorumlu devlet bakanı, halk meclisi işlerinden sorumlu devlet bakanı.

 

3) Silahlı gruplarla ilişkileri olan bölgesel ve uluslararası devlet ve tarafları silahlı gruplara finans, silahlandırma ve barındırmaya son vermeye çağırmak. Vatanın birliği, egemenliği, bağımsızlığı, toprak ve halk bütünlüğünü korumanın yanında kanların akıtılmasına son vermek ve olaylar nedeniyle asıl ikamet yerlerini terk eden Suriyelilerin geri dönüşlerini kolaylaştırma amacıyla silahlı grupları her türlü şiddete derhal son vermeye davet etmek. Silahlı gruplar ve onları destekleyenlerin şiddete son vermelerinin yanında askeri tedarik eylemlerinin kesilmesi ardından Suriye Arap Cumhuriyeti topraklarının tümünde askeri operasyonlara derhal son vermek. Bu aşamada ordu ve silahlı kuvvetler; kendini savunmakla birlikte vatandaşları, kamu ve özel mülkleri savunma hakkını saklı tutacaktır.

 

4) Tüm devletleri, örgüt, organizasyon ve heyetleriyle uluslararası toplumu Suriye`deki krizin çözümü için öne koyulan siyasi programı desteklemeye, terörle mücadeleye çalışmaya davet etmek. Aynı zamanda terör gruplarına silah teminin yanı sıra bu grupları maddi, siyasi ve medyatik olarak desteğe son vermek dâhil BM misakı ve ilgili kararlarını uygulamaya çağırmak.

 

5) Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanlığını bu girişimin açıklanması ve desteklenmesi için bölgesel ve uluslararası temaslarda bulunmakla görevlendirme. Ayrıca özellikle sınırların kontrolü dâhil olmak üzere yukarıda söz edilenlerin hayata geçirilmesi mekanizmasına ilişkin görüş alışverişinde bulunmakla teklif etme. Öyle ki girişim; BM misakına ilaveten uluslararası kanunların ilke ve hedefleriyle birlikte 30-06-2012 tarihli Cenevre Deklarasyonuna dayanmaktadır.

 

6) ilgili resmi komiteleri olaylar nedeniyle meydana gelen etkileri ortadan kaldırmak için gerekli acil planların uygulanmasını hızlandıracak yoğun toplantılar düzenlemekle görevlendirme. Bu bağlamda söz konusu komiteleri teröristlerin altyapıyı sabotaj eylemleri sonucunda meydana gelen sorunları ortadan kaldırma, enerji, su ve diğer sektörlerde meydana gelen altyapı şebekelerini onarma, vatandaşların tüketim maddelerini temin etme, bu ürünleri tekelleştirmeyi sınırlandırma ve ekonomik durumları kontrol altına alma çabalarında bulunmakla görevlendirmek. Bunlara ilaveten olaylar nedeniyle zarar görenlerin taleplerini karara bağlama ve tazminat ödemenin yanında olaylar nedeniyle yurtiçine ve yurtdışına göç edenlerin sorunlarını çözme amaçlı oturumlar düzenlemekle görevlendirmek.

 

7) Yardım Yüksek Komisyonunu sivil toplum kurumları ve örgütlerine ilaveten Suriye`nin içinde ve dışında görev yapan ilgili uluslararası örgütlerle işbirliği içinde insani yardımlar takdim etme ve bu yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmasını kolaylaştırmakla görevlendirme.

 

8) Ulusal Uzlaşma İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanlığını bazı illerde başlatılan ulusalcı girişimleri destekleme ve bu gibi girişimleri diğer illere yaygınlaştırmakla görevlendirme.

 

9) Mahkemeye sevk işlemleri ve olaylarla ilgisi olan davaları karara bağlamakla birlikte suçları tespit edilmeyenlerin serbest bırakılmalarını hızlandırmanın yanı sıra silahlarını güvenlik kurumlarına teslim edenlerin kanuni durumlarını çözmede Adalet Bakanlığını ilgili kurumlarla koordinasyonda bulunmakla görevlendirme.

 

10) Yurtiçinde ve yurtdışındaki ulusalcı muhalefetin yanı sıra tüm siyasi partiler, liderler ve akımlara ilaveten Suriye toplumunun tüm diğer bileşenlerini resmi ekiplerle birlikte ulusal diyalog konferansını düzenleme hazırlıkları amacıyla açık diyaloglara girmeye çağırma. Öyle ki bu bağlamda yurtdışında bulunanlara her hangi bir sorguya maruz kalmadan Suriye`ye girme, ikamet etme ve istedikleri zaman ayrılmaları için gerekli garanti sağlanmış olacaktır.

 

11) Devletin anayasal ve yargı sistemine ilaveten siyasi ve ekonomik sisteminin parametrelerini belirleyecek ulusal misakın hazırlanmasını hedefleyen ulusal diyalog konferansının gerçekleştirilmesi için gerekli tüm ortamları hazırlamak.

 

12) Düzenlenecek referandum ile halkın ulusal misakı kabul etmesi ardından mevcut hükümetin görevi sona ermiş olacak ve anayasa hükümleri doğrultusunda geniş uygulama inisiyatiflerine sahip genişletilmiş bir hükümet kurulacaktır. Suriye toplumunun tüm bileşenlerinin temsil edileceği bu genişletilmiş hükümet; ulusal diyalog konferansında üstüne anlaşılan noktalar doğrultusunda yeni bir anayasa taslağı hazırlayacak kurucu cemiyet teşkil etmekle görevlendirilecektir. Ardından bu anayasa taslağının kararlaştırılması için halkın oylamasına sunulacaktır. Hükümet ardından konferansta üstüne anlaşılan kanunların yeni anayasa doğrultusunda tamamlanmaları için çalışmalarda bulunacaktır. Hükümet aynı zamanda yeni seçim kanunları doğrultusunda yeni bir parlamento seçimleri düzenleyecek ve yeni parlamentonun seçilmesi ardından yeni bir hükümet kurulacaktır. Daha sonra ulusal uzlaşma konferansı düzenlenecek ve olaylar nedeniyle işlenen suçlara genel af ilan edilecektir. İlan edilecek genel afta sivil haklar sahiplerine korunacaktır.

 

Tüm bileşenleriyle muazzam Suriye halkının hükümeti bu siyasi programın desteklenmesine çağrı yaparken, vatanın kurtarılması, olanaklarının korunması ve onu hedef alan tehlikelerin uzaklaştırılması amacıyla hayata geçirilmesine ciddi katkıların sağlanmasına davet etmektedir.

 

Krizin Çözümü İçin Siyasi Program

 

Suriye Arap Cumhuriyeti tarafından ülkedeki krizin çözümü için öne koyulan siyasi program; devletlerin bağımsızlık ve egemenliklerinin yanında toprak bütünlüğü ve selametinin korunması gereğini belirten, devletlerin içişlerine müdahale edilmemesini öngören uluslararası kanunlarla birlikte BM misakının ilke ve hedeflerine ilaveten, BM’nin ilgili kararlarından hareket etmektedir. Bu program; Suriyeliler arasında Suriye`nin liderliğinde diyalog gereği inancına ek olarak, çok partili siyasi sistem temelinde demokratik Suriye`nin siyasi geleceğini resmetme amacıyla birlikte her türlü şiddetin son bulmasına dayalı güvenli ve istikrarlı bir ortam yaratma hedefi taşımaktadır. Söz konusu siyasi program aşağıdaki şekilde olacaktır:

 

Bir: Hazırlık Süreci

 

1. Bölgesel ve uluslararası tüm taraf ve devletler silahlı cemaatlere finans, silah ve barınak desteğine son vermeye bağlı kalacak.

 

2. Tüm silahlı cemaatler her türlü şiddete derhal son vermeye bağlı kalacak.

 

3. Ordu ve silahlı kuvvetler kendini, vatandaşları, kamu ve özel mülkleri savunma haricinde tüm askeri operasyonları sonlandırmaya bağlı kalacak.

 

4. Tarafların şiddete son vermelerinden emin olmakla birlikte sınırların kontrolü için mekanizmalar üretme.

 

5. İnsani yardımların sahiplerine ulaştırılmasını kolaylaştırmak.

 

6. Altyapı onarım çalışmalarının başlatılması ve olaylardan zarar görenlere tazminatların ödenmesi.

 

7. Olaylar nedeniyle göç eden Suriyelilere gerekli garantilerin sunulması ve sınır kapıları aracılığı ile geri dönüşlerini kolaylaştırmak.

 

8. Suriyeli tüm muhalif güçlere ulusal diyalog konferansına katılmaları amacıyla her hangi bir sorguya maruz kalmaksızın ülkeye girmeleri, ikamet etme ve ülkeden ayrılmaları için gerekli garantiyi sağlamak.

 

9. Olaylar nedeniyle tutuklananların mahkemeye sevkleri, davaların karara bağlanması, suçları tespit edilmeyenlerin serbest bırakılmaları ve silahlarını ilgili kurumlara teslim edenlere ilişkin kanunu işlemleri çözme icraatlarını hızlandırmada Adalet Bakanlığını ilgili kurumlarla koordinasyonda bulunmakla görevlendirmek.

 

10. Hükümetin tüm ulusalcı muhalefet, partiler ve siyasi güçlerin yanı sıra sosyal, dini ve ekonomik faaliyetler dâhil tüm sivil toplum kuruluş ve örgütleriyle kapsamlı ulusal diyalog konferansına hazırlık amaçlı açık diyalog oturumları başlatmak için yoğun temaslarda bulunması.

 

İki: Geçiş Süreci

 

Hazırlık sürecinin tamamlanması ardından başlayacak olan bu süreç aşağıdaki noktalardan oluşmaktadır.

 

1. Hükümet; aşağıdaki noktalara dayalı ulusal bir misakın hazırlanması amacıyla kapsamlı bir ulusal diyalog konferansına çağrı yapacak.

 
A. Suriye`nin egemenliği ve bağımsızlığının yanında toprak ve halk bütünlüğü-selametine bağlı kalma,
B. Suriye`nin içişlerine her türlü yabancı müdahaleyi reddetme,
C. Her türlü şiddet ve terörü reddetme,
 D. Çok partili sistem ve kanun üstünlüğü temellerinde demokratik Suriye`nin geleceğini resmetmekle, anayasal ve yargı sistemine ilaveten ekonomik ve politik parametrelerde anlaşma. Devletin sivilliğine tutunma, din, ırk ve beşeri tür dikkate alınmaksızın tüm vatandaşlar arasında eşitliğin vurgulanması, düşünce ve ifade özgürlüğüne ilaveten insan haklarına saygı gösterme. Yolsuzlukla mücadele ve idareyi geliştirme. Seçimler, siyasi partiler, yerel idareler ve enformasyon için yeni kanunlar üzerine anlaşma. Konferansta üstüne anlaşılan noktalara bağlı kalma.
 

2. Kararlanması için konferansta kabul edilecek ulusal misakın halkın oylamasına sunulması,

 

3. Anayasa hükümleri kapsamında geniş uygulama inisiyatiflerine sahip olmasının yanında Suriye toplumunun tüm bileşenlerini temsil edecek genişletilmiş bir hükümetin teşkil edilmesi. Söz konusu hükümetin; yenilenmiş Suriye`nin anayasal ve yargı sistemine ek olarak siyasi ve ekonomik parametreleri çerçevesinde ulusal diyalog konferansında üstüne anlaşılan noktalar doğrultusunda yeni bir anayasa taslağı hazırlayacak kurucu cemiyeti teşkil etmekle görevlendirilmesi,

 

4. Kurucu cemiyetin çalışmalarını tamamlaması ardından hazırladığı anayasa taslağının kararlaştırılması için halkın oylamasına sunulması,

 

5. Anayasanın kararlaştırılması ardından genişletilmiş hükümet; bu yeni anayasaya uygun olarak yayınlanmaları için diyalog konferansında üstüne anlaşılan kanunları üstlenecek,

 

6. Anayasa hükümlerine dayalı olarak yeni seçim kanunlarına uygun olarak yeni bir parlamento seçimlerinin yapılması.

 

Üç: Üçüncü Süreç

 

1. Yeni anayasa doğrultusunda yeni bir hükümetin teşkil edilmesi,

 

2. Suriyeli vatandaşın ayrıcalığı sayılan ulusal ve ahlaki değerlerden hareketle Suriyeli tüm vatandaşlar arasında yeniden birlik beraberliği sağlama hedefiyle ulusal uzlaşma konferansının düzenlenmesi,

 

3. Olaylar sırasında işlenen suçlar için genel af ilan etme ve bu olaylar nedeniyle tutuklananların serbest bırakılmaları ve kimsenin kovuşturulmamasıyla birlikte sivil hakların sahipleri için korunması,

 

4. Altyapıyı onarmakla birlikte yeniden yapılandırma çalışmalarının yanı sıra olaylar nedeniyle zarar gören vatandaşların tazminatlarını ödemeyi hızlandırma ve tamamlama.

 
X. SÜPER GÜÇLERİN SURİYE POLİTİKASI İLE İLGİLİ YORUM
 
A. ABD-SURİYE
1979 yılından bu yana Amerika’nın ‘teröre destek veren ülkeler’ listesinde olan Suriye, Sovyetler Birliği’nin dağılışının ardından Amerika’yla yakınlaşmaya başlasa da, çeşitli ekonomik yaptırımlarla karşı karşıya kalmıştır. İsrail ile su ve güvenlik sorunu yaşayan Suriye yönetimi; İsrail-Filistin arasında barışı hedefleyen ve 1993 yılında sona eren Oslo[82]görüşmelerine karşı olmuş ancak ABD ile yakınlaşmayı sürdürmüştür. Hafız Esad’ın 2000 yılında ölümünün ardından iktidara gelen oğul Beşşar Esad da, babasının Washington politikasını sürdürmüştür. Ancak İsrail’deki şiddet yanlıları lehine sonuçlanan yönetim değişimi; Suriye’nin, Amerika’nın terör listesinde olan Hizbullah’a desteği; Lübnan’daki askeri varlığı ve Amerikan’ın Irak işgali sırasında Suriye’nin Saddam yanlılarına sempatisi iki ülkenin ilişkilerini tekrar gerginleştirmiş, Suriye de Rusya ile yakınlaşma yoluna gitmiştir. Elbette Beşşar Esad döneminde Suriye ve Batı kanadının ilişkilerinin dönüm noktası Refik Hariri suikastıdır. 14 Şubat 2005’te Beyrut’ta öldürülen eski Lübnan Başbakanı suikastından Suriye sorumlu tutulmuş ve birçok Avrupa ülkesi, Suriye ile diplomatik ilişkileri kesmiştir. Oğul Bush döneminde İsrail’in Filistin’deki şiddet politikaları sebebiyle gergin geçmiş, Obama döneminde ise Washington’un Ortadoğu’ya dönük ‘ılımlı’ politikaları Arap Baharı adı verilen yönetim değişiklikleriyle neticelenmiştir.
 

Tunus’ta patlak verip Mısır’a, Libya’ya sıçrayan bahar, Ocak 2011’de Suriye’ye de geldi. ABD’nin bölgedeki toplumsal patlamalar öncesinde servis ettiği Wikileaks belgelerinin süreçteki rolü inkâr edilemez. Bu belgelerin Suriye ayağı:

 

·   ABD’li senatör Codel Cardin’in Beşşar Esad’ı ziyareti(ABD’de, bölge ülkeleriyle çalışmak isteyen yeni bir başkan var.)

·      Beşşar Esad’ın, ABD ve Suriye’nin bölge vizyonunun büyük ölçüde paralel olduğuna dair sözleri.

·    Beşşar Esad’ın, terörizmle mücadele konusunda ABD ile ortak çıkar alanına dair açıklaması; yine Suriye’nin 2002 yılında ABD’ye verdiği bir istihbaratla Amerikalıların hayatlarını kurtarmaları ve bununla ilgili aldıkları teşekkür mektubu.

·      Suriye’nin kitle imha silahları geliştirme çabalarından ABD’nin duyduğu kaygı.

 

Amerika’nın, sözde demokrat başkanı Obama ile izlediği Ortadoğu politikası, sıcak savaş yaşanmaksızın siyaseti ele geçirme üzerineydi. Suriye’de iç savaşın patlak vermesinin hemen ardından dâhil olan ABD, anında harekete geçerek muhaliflerle diyaloga başladı. Aslında daha öncesinde, Amerika kongre raporlarına göre 2004-2008 yılları arasında Amerika, Suriye muhalefetine 200 milyon dolarlık yardımda bulundu.

 

İç savaş esnasında ılımlı olarak nitelendirdiği muhalefetin dünya kamuoyuna tanıtılmasında ciddi rol üstlenen Amerika, destek için Suriye’nin Dostları toplantılarını gerçekleştirip, muhalefetin rejime karşı savaşması için silah yardımında bulundu. Öte yandan ABD, bölgede etkin olmaya başlayan radikal gruplardan çekindi, zira bazı alanlarda bu grupların petrol satışı yaptıklarına dair haberler yayıldı. Suriye’nin bundan sonraki yönetimini, radikal grupların devralması halinde en az İran kadar tehlikeli olacağı intibaı uyandı. Bunun için Suriye’nin ılımlı muhaliflerine, radikal gruplarla savaşmaları için t

Bu haberler de ilginizi çekebilir