Diyarbakır`da Peygamberler Sempozyumu
Diyarbakır`da düzenlen "Peygamberler Sempozyumu ve Eğil Tanıtım Günleri" proğramı Dicle üniversitesinde vatandaşın yoğun ilgisi ile gerçekleşti.
DİYARBAKIR – Diyarbakır’da 15 – 16 Mayıs’ta Dicle Üniversitesi’nde gerçekleşen sempozyuma bölge bilim adamları ve yurt dışından bilim adamları katıldı.
Diyarbakır Valisi ve Eğil kaymakamı tarafından gerçekleşen sempozyum ilk olarak Dicle üniversitesi kongre merkezinde gerçekleşti. Kongre merkezinde gerçekleşen sempozyumda Eğil ve Hz. Zülkifl Peygamber’in hayatından örnekler anlatıldı.
“Cudi Dağı’nın Diyarbakır’da olduğu söyleniyor”
Hz. Nuh’un Gemisi’nin Diyarbakır ile Muş arasında olduğunu söyleyen Haspolat, “ İslam tarihine baktığımız zaman kaynakların yüzde 50’siCudi Dağının Diyarbakır’da olduğu söyleniyor. Kaynakların yüzde 40’ı ise Cizre’de olduğunu gösteriyor. Gordyne Dağları da Roma 5-6 kilometre yukarısında Dicle kenarında Ergani’ye yakın ve Muş ile Diyarbakır arasında olacak.” dedi.
“Zülkifil Peygamber Kuran-i Kerimde iki ayrı yerde zikir edilmektedir”
Tin Suresinin işareti ile Hz. Zülkifil Peygamberin hayatını anlatan Yrd. Doç. Dr. Emannullah Polat ise, “Zülkifil Peygamber Kuran-i Kerimde iki ayrı yerde zikir edilmektedir. Kuran-ı Kerimde birçok Peygamberin bahsi geçmediği gibi ismi veya sıfatı zikredilenler hakkında ise detaylı bilgi verilmemekte. Peygamberimiz 124 bin veya 224 bin peygamberden bahis ediyor. Biz bunlardan Kuran-i Kerimde 25 veya 28 tanesini biliyoruz. Peygamberlerin hayatları ile ilgili olması gerekenden çok az bilgiye sahibiz. Bu peygamberlerden biri de Zülkifil peygamber olarak bildiğimiz ve bir sıfatlandırma ile işaret edilen bu zatın kimliği hakkında çok az bilgiye sahibiz.” ifadelerini kullandı.
“Zülkifil Peygamber insanları ve kitleleri etkileyecek bir güce sahipti”
Peygamberlerin sosyal çevreye olan etkisini anlatan Güney Kurdistan Parlamenteri Anas Muhammed Tahir de, “ Diyarbakır bölgesine baktığımızda Diyarbakır peygamberlerin kabri ile hem dolu hem de güzeldir.” Şeklinde konuştu.
Zülkifl Peygamberin insanları ve kitleleri etkileyecek bir güce sahip olduğunu söyleyen Tahir, “İnsanlar eskiden despot krallarının emrinde yaşardı. Kenan denilen bir kral ise zulmü ile tanınıyordu. Bu kralların korkusundan kimse ibadet etmiyordu. Zülkifl Peygamberde gizli, gizli ibadet ederken onu görenler hemen Kenan krala gidip Zülkifl Peygamberin gizli ibadet yaptığını söylediler. Kral ise onu yakalar ve kral onunla konuşur ve Zülkifl Peygamberin onu Allaha iman etmesine ikna eder ve kralda hemen tövbe edip Allaha iman eder. Zülkifl peygamber insanları ve kitleleri etkileyecek bir güce sahipti. Kendine o kadar güvenen bir krala ise on dakika konuştuktan sonra hemen kralı ağlatıp kralın iman etmesine vesile oldu.” ifadelerine yer verdi.
“Allah emrini hem Peygamberlere, hem de insanlara göndermiştir”
Sosyolojik açıdan peygamberlik olgusunu anlatan Doç. Doktor Cengiz Yıldız, “Her Peygamber geldiği topluma insanlara doğruyu anlatmak ile mükelleftir. Eğer Peygamberler doğruyu anlatmak ile yani tebliğ etmek ile görevli olmasaydılar, bir dağa veya bir mağaraya çekilir orada ibadet eder ve ömrünün sonuna kadarda ibadet etmeye de devam ederdi. Ama Allah Peygamberleri insanlara dini vahiyi emri anlatması için gönderdi. Bundan dolayı Peygamberlerin toplum içinde olması bir gerekliliktir.” şeklinde konuştu.
Son olarak Peygamberlerin toplumdaki amaçlarını anlatan Yıldız, “Peygamberler de aynen insanlar gibi Allaha kullukta bulunur. Allah emrini hem Peygamberlere, hem de insanlara göndermiştir. Peygamberlerin kendisine gelen vahiyi insanlara bildirip anlatmak ile vazifelidirler. Bir dini insanlara tebliğ etmeden o dinin bilinmesine veya öğrenilmesine imkan yoktur. Peygamberlerin üstün vasıflarından biri ise güzel örnekli olmalarıdır.” ifadelerini kaydetti.
(Ali Adiyaman / M.Hüseyin İçli - İLKHA)