`Açıkça suç işliyorlar`
İslami davadan hükümlü olan Muhammed Ali Eneze`nin annesinin taziyesine gelmesine müsaade edilmeyişine, bir tepki de Avukatı Şaban Dalgın`dan geldi. Dalgın yetkililerin açıkça suç işlediğine vurguda bulundu.
DİYARBAKIR - İslami davalardan dolayı cezaevlerinde bulunanlara karşı sisteme dayalı açık bir zulmün işlendiğini söyleyen Avukat Şaban Dalgın, Türkiye Cumhuriyeti’nde açık açık bu konuda bir çifte standardın uygulanmakta olduğunu belirterek, insanların haklarının verilmesinde bir kategorizeye gidildiğine dikkat çekti.
Avukat Dalgın, suç işleyene karşı suçuna göre bir muameleye tabi tutulduğunu belirterek, özellikle İslamî hassasiyetlerinden dolayı cezaevlerinde bulunanlara karşı hiçbir zaman toleranslı davranılmadığını, hatta hakları dahi verilmediğinin altını çizdi.
Dalgın devamla, “Onlara karşı iyi niyet beslenme bir tarafa dursun, bu insanların acısını paylaşmak, hakkı olan bir imkândan faydalanmak, taziyesine gitmek için fırsat vermek, imkan hazırlamak tamamıyla ihlal edilen bir durumdur." Dedi.
"Dindarlara gelince böyle bir uygulama göremiyoruz"
Türkiye`de yaşanılan çifte standardı görmek gerektiğine vurgu yapan Dalgın, bu gün bir yakını vefat eden Ergenekoncu bir mahkum için izin işlemlerinin aynı gün haledildiğine dikkat çekerek, "Bu adamlara karşı çok daha hassas, onların duygularını anlayan, onlara yardımcı olmaya çalışan bir uygulama görüyoruz. Ancak dindarlara gelince ne hikmetse böyle bir uygulama göremiyoruz. Adalet Bakanlığı demek ki bu duruma karşı bir sorumluluk hissetmiyor. Ya da bunların acılarına karşı herhangi bir sorumluluk hissetmiyor." yetkililerin olaya karşı lakayt kaldığını ifade etti.
İslâmî bir kimliğe sahip olan mahkûmlara karşı yetkililerin yaptığı bu uygulamaların mahkûm ailelerini ve yakınlarını mağdur ettiğini söyleyen Dalgın, "Bu şekilde mahkûmların ailelileri cezalandırılıyor. Yani bu açıkça bir zulümdür. Defalarca yetkililere ulaşarak bu durumu kendilerine ulaştırdık. Ancak bu güne kadar bu meseleden dolayı hiç bir adım atılmış değildir. Bunun önünün alınması gerekir." ifadelerini kullandı.
"Yetkililer bu tavırlarıyla insanların hak ettikleri bir hakkı ortadan kaldırıyor"
Bu işin hukuki boyutunda kimse için bir ayrıcalığın yapılmaması gerektiğinin altını çizen Dalgın, yetkililerin bu uygulamaları ile açıkça suç işlediklerini söyledi
Yasaların açık olduğunu belirten Dalgın, “Bu insanların götürülmesi gerektiğini ifade eder. Ancak yasada engel olabilecek bir tek durum vardır. O da güvenlik gerekçesi. Bundan dolayı keyfi uygulamalar ile insanları mağdur etmeye çalışan yetkililer `güvenliklerini sağlayamam` gibi basmakalıp bir mazeret ile insanların bu haklarının ellerinden almaya çalışıyorlar. Nasıl oluyor da öyle hemen anında karar verebiliyorlar, bunu anlamış değiliz. Yetkililer bu tavırlarıyla insanların hak ettikleri bir hakkı ortadan kaldırırken, böyle bir bahane ile de kendilerini haklı çıkarmanın yolunu bulmuş oluyorlar." İfadelerine yer verdi.
"Aileleri uzak oldukları için gidip evlatlarını ziyaret edemiyorlar"
2 gün önce sözü edilen Muhammed Ali Eneze ile Kırıkkale`de görüştüğünü ve kendisinin haksız bir şekilde Tokat`tan Kırıkkale`ye gönderildiğini belirten Dalgın, ailesinin basına verdiği demeçlerde kardeşlerinin Tokat`ta olduğunu söylemelerinin çok elim bir hadise olduğunu söyledi.
Dalgın, mahkumların her gün haksız yere bir yerden başka bir yere sürgün edildiğine vurgu yaparak, “Kendisini ziyaret ettiğimde annesinin vefatından haberimiz yoktu. Düşünsenize ailesinin kendisinden habersiz olduğu, kendisinin ailesinde koparıldığı bir ortam. Bu çok da insaflı bir durum değil. Özellikle Ankara cezaevinde kendisiyle görüştüğüm Mehmet Çiğdem isimli mahkûm uzak olduğu için ailesinin kendisini ziyaret edememesinden dolayı, annesinin kendisini görmeye gelememesinden dolayı çok büyük bir ızdırap içerisinde olduğunu söylemesi beni çok incitti. 4 yıldır bu insanlar ailelerinden uzak. Ve aileleri uzak oldukları için gidip evlatlarını ziyaret edemiyorlar. Bu açıkça bir suçtur. Yasaya göre de suçtur, insanlığa göre de suçtur. Allah bunu kabul etmez. Yasa, `kişinin ikametgâhının bulunduğu en yakın yere en yakın cezaevinde cezasını çekmesi sağlanır` şeklindedir. Bu konuda gerekli yasal düzenlemeler vardır. Bu düzenlemeye aykırı davranmak demektir. Gerekli organlar bunu takip etmeli, buralarda yapılan keyfi muamelelere müsaade etmemelidir." Şeklinde devam etti.
"Diyarbakır D Tipi Cezaevi 400 kadar mahkûm barındırabilir"
Cezaevlerinin doluluğunun bahane gösterilerek mahkûmların ailelerinden uzak yerlere sürgün edilmesinin doğru hiç bir tarafının olmadığını söyleyen Dalgın, Diyarbakır D Tipi Cezaevinden verdiği istatistiki bilgiler ile yapılan uygulamaların keyfi uygulama olduğunu ve yasal hiç bir gerekçesinin bulunmadığını ortaya koydu.
Dalgın son olarak, "Efendim ailelerine ‘Yakın yerlerde boş yer yok’ diyorlar. Ancak şuan Diyarbakır D Tipi Cezaevinde 580 mahkûm var. Halbuki cezaevi 946 kişiliktir. Diyarbakır D Tipi Cezaevi 400 kadar mahkûm barındırabilir. Yetkililerden talebimiz, cezaevleri yönetimlerini kimler bu yanlış uygulamalara sevk ediyorsa ortaya çıkarsınlar. Bu zulme artık bir dur desinler." çağrısında bulundu.
(Fikret Özkan - İLKHA)