• DOLAR 34.419
  • EURO 36.397
  • ALTIN 2842.54
  • ...
İslami Camiaların İçinde Olmadığı Barış Eksik Kalır
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

ŞANLIURFA-  Çözüm sürecine yönelik çalışmalar yürüten Doğu-Batı Platformu Doğu Sekreteri Abdullah Göçmez, doğudaki İslami camialarla görüşülmeden yapılacak çözümün eksik kalacağını söyledi. 

Doğu-Batı Platformu Doğu Sekreteri Abdullah Göçmez ile çözüm sürecini, şeklini, çözüm sürecinde gelinen noktayı ve son günlerde yaşanan dağa çocuk kaçırmalar gibi birçok konuyu konuştuk.

İslami Camiaların çözüm sürecine duyarsız olmadığını göstermeye çalıştık
Doğu- Batı Kardeşlik Platformu nasıl oluştu? Bu platformun amacı nedir?
Göçmez-Bizim bölgemizde 40 yıldan beri bir kan akmaktaydı. Kardeş kardeşi öldürmekteydi ve bu kavga bu sorun tamamen sol örgütlere sol kesime havale edilmiş bulunmaktaydı. Yani sanki Müslümanlar bu işe duyarız bu işle alakalı değil o kadar insanın ölümü o kadar kanın akması o kadar kardeş kavgası sanki Müslümanları ilgilendirmiyormuş gibi bir bilinç vardı. Bursa`daki STK’ların girişimi ile biz Türkiye çapında biz Doğu- Batı Kardeşlik Platformu oluşturmaya karar verdik. Önce doğudaki 11 il  daha sonra batıda ki illerin katılımı ile 55 il olarak çalışmalarımıza başladık.Amacımız bu bölgede yaşayan özellikle islami kesimin, islami camianın bu soruna duyarlı olduğunu ve bu sorunla ilgili çözüm önerilerinin olduğunu ortaya koymaya çalışmaktır.

Çözüm süreci kör topal yürüse de birçok açıdan önemli
Şu an devam etmekte olan çözüm sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Göçmez-Öncelikle şunu söylemek lazım 1 yıldan beri bir insanın ölmemiş olması bile çok büyük bir gelişmedir. Çünkü dünyada ki hiç bir şey bir insanın hayatından daha kıymetli değildir. Bu çözüm süreci bir şekilde başladı kör topal olarak da olsa şu anda yürüyor. Şu anda doğuda son zamanlarda bazı kıpırdamalar olsa da insanlar dağlarına ovalarına çıka biliyor hayvancılık yapabiliyor ekinlerini ekebiliyorlar. Halk bu baskının azalması ile bu soruna daha fazla sahip çıkacak. Bu çözüm sürecinin devam etmesi için her türlü desteği vereceğine inanıyorum. 

"Her iki taraf arasında da karşılıklı bir güvensizlik var"
Çözüm sürecine yönelik bazı şüpheler var. Mesela devletin karakol yapması aynı şekilde PKK`nin de çocuklara dağa çıkarması... Eğer bir barış yapılacaksa bunlara ne gerek var? Sizce bu gelişmeler taraflar arasında bir güvensizlik olduğunun göstergesi midir?

Göçmez-Öncelikle samimi olmak lazım bu sene ki Diyanet İşleri Bakanlığımızın çok güzel bir kampanyası vardı `Din Samimiyettir` diyor. Şimdi karakolların yapılmasına karşı olanlar ama aynı zamanda 12-13 yaşında ki çocuğu dağa kaçırıyorlar. Yani burada bir çelişki var. Eğer siz karakolların yapılmasını istemiyorsanız o zaman bir taraftan da silahlı bir mücadele hazırlığı görünümde olmamanız gerekiyor. Şimdi burada bir çelişki var bu arkadaşların samimiyetini sorgulamak lazım ikincisi devlet elbette kendi sınırlarını korumakla mükelleftirler yani burada eğer hedef içerdeki yani bu güne kadar ki derin devlet dediğimiz yapıların yaptığı gibi hedef içerdeki kendi insanlar kendi halkı ise buna elbette dur demek lazım ama devlet masumane gerçekten dışarıdan gelebilecek herhangi bir tehlikeye karşı kendi sınırları korumakla ilgili bir çalışmanın içerisinde ise buna hiç kimsenin itiraz etmemesi gerekiyor. Ama burada her iki taraf arasında da karşılıklı bir güvensizlik var. 

"Eğer normalleşme isteniyorsa herkes için ifade ortamı oluşturulmalı"
Çözüm Süreci boyunca öğrenci yurtlarına, İslami derneklere, İslami şahıslara yönelik yüzlerce saldırı oldu. Bu konuda birşeyler yapılmıyor bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Göçmez-Şimdi maalesef PKK ve zihniyeti kendinden olmayanlara bir kere hayat hakkı tanımıyor yani dilinde demokrasi insan haklarını düşürmeyen bir yapı savunmuş olduğu değerlerin hiç birisi ile maalesef bağdaşmayacak hal ve tavırların içerisinde. Eğer normalleşme isteniyorsa Türkü, Kürdü, Arabı olmak üzere bütün etnik ve mezhepsel gruplar ya da farklı meşreplerin kendini ifade edebilecek ortamın oluşması gerekiyor. Yoksa buranın tabirle söyleyeyim ‘Buranın horozu benim benden başka burada kimsenin sesi çıkmaz’ tavrı asla doğru değildir. Bu tavır barış sürecinde de asla yardımcı olabilecek bir tavır değildir. Evet bu süreçte bir çok vakıfa, derneğe, öğrenci yurtlarına zararlar verildi molotof atıldı. Bu noktada sanırım bu çözüm sürecini hazmedemeyen kabullenemeyen ve yürümesini istemiyen birileri var. Bütün varlığını bu çatışma ortamına bu kanlı ortama adamış insanların bunun istememesinden kaynaklanan bir durum olduğunu düşünüyorum yoksa bir kısım insanlar gerçekten bu işten rahatsız olduğunu düşünüyorum bire bir görüştüğümüz insanlar da var. 

"Hükümetin sessizliği sürecin hassasiyetinden olabilir"
Peki bu saldırılar için yetkililerin hiçbir açıklama yapmaması ya da saldırganlar hakkında hiçbir adli işlemin olmamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Göçmez-Şimdi ben tahminimi söyleyeyim çok hassas bir noktadan geçiliyor. Sivil inisiyatif olarak platform olarak  kesinlikle hiç bir insanın her ne sebeple olursa olsun burnun dahi kanatılmasına asla razı değiliz. Ama hassas bir süreçten geçiriliyor bu süreçte bazı provokatif eylemler olabiliyor bu provokatif eylemlerin üzerine gidilirse bu provokatörlerin ekmeğine yağ sürülüp daha büyük eylemlerin gelmesine sebebiyet verilebilir mi korkusuyla bunlara  göz yumuluyor olabilir diye düşünüyorum. 

"Eğer çözüm süreci için İslami camialarla diyalog kurulmazsa bu iş eksik kalır"

Devletin Kürt meselesinin çözümü için sadece PKK ile masaya oturmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Kürt meselesi sadece PKK ile çözülür mü?

Göçmez- Şimdi bunun tabi iki ayağı var biri silahlı terör örgütü ayağı var birisi de belki de 100 -150 yıldan beri süre gelen bir Kürt sorunu var şimdi elbette silahlı çatışma için kiminle çatışıyorsa o silah kısmını onunla halledecek. Ama kürt sorunu için herkesle görüşülmelidir. Eğer ittihad-ı İslam esas alınarak Kürt sorunu çözülmek isteniyorsa elbette özellikle doğudaki etkin olan her İslami grup ve camia ile bu diyalogu kurulmak zorundadır. Aksi takdirde bu iş eksik kalır ve nihai hedefe ulaşamaz. İslami camianın yeterince fikri alınmadı bu noktada biz de muzdaribiz.  Öncelik çatışmazlık ortamı sağlanmasına verildiği için böyle yapılmış olabilir. 

Diyarbakır`daki anne sessiz bir isyan başlatmış oldu

Son günlerde bazı çocukların piknik adı altında dağa götürülmesini ve bir çocuğun annesinin oturma eylemini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Göçmez-Yani ben şahsi olarak bu noktadaki fikrim şu PKK şu anda devletle bir müzakere yapıyor bu müzakerede kendince elini güçlendirmek istiyor. Çünkü tabandan büyük bir kayma var. PKK, ben ayaktayım, etkinliğim vardır diye bir güç gösterisinde bulunmak istiyor.Bunun için herhalde büyükleri götüremiyor ki  çocukları götürüyor. Bu aslında artık onların bitme noktasına geldiğini gösteriyor. Çünkü hiçbir anne baba 13-14 yaşında ki çocuğunu dağa kaçırmış bir örgüte sonra sempatiyle bakmaz velev ki bütün Kürtlüğünden gelen haklar çiğnenmiş olsa bile. O gencin annesi adeta bir sessiz isyan başlattı. Bu durum kendilerine karşı yarın öbür gün çok daha büyük bir kuvvetli isyanların çıkmasına sebep olacaktır. 

Halkın güçlü olduğu değil de güçlünün haklı olduğu bir tezat sürekli var

Çocuk istismarının çok konuşulduğu bugünlerde özellikle küçük çocukların evlendirilmesi söz konusu olunca kıyameti koparıp açıklamalar yapanların bu durumda sessiz kalmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Göçmez-Şimdi ülkemizin garip bir hali vardır biz demokrasi getirelim diye darbe yapan insanları gördük. Yeşili savunalım diye İstanbul’daki bütün ağaçları bütün ormanları yakanları... Köylü, işçi bayramını kutluyoruz işçileri savunuyoruz diye bütün gariban vatandaşların arabalarını yakar cam çerçevelerini indiririz böyle garip bir halimiz vardır. Bu çelişki maalesef bütün dünyada var. Yanı başlarında kendilerine neredeyse put haline getirdikleri demokrasi, insan hakları çiğnenmiş halkın iradesi ile seçilmiş Muhammed Mursi’ye karşı darbe yapılmış, darbe yapanlar sadece 1 günde 3 bin 500 insanı katletmiş sonra bunları protesto eden elinde sopa dahi olmayan insanlar darağaçlarına gönderiliyor. Ama batıda bu noktada gık yok. Bu çelişki maalesef hep var yani halkın güçlü olduğu değil de güçlünün haklı olduğu bir sistem maalesef hep var. 

(Osman Gülebak-Sedat Kuşulay-İLKHA)

Bu haberler de ilginizi çekebilir