ZİNDAN
ZİNDAN, Güneşin farklı doğduğu, farklı battığı; çekirgenin avuçtan su içtiği, kelebeğin parmağa konduğu yerden selam olsun.
Zindan, garipler mahşeridir. Orada buğulu gözler, ıstırap dolu gönüller sıla hasretiyle inler. İslam uğruna anadan, babadan, yardan kopup gelen garipler konağının adıdır zindan.
Zindan insanın bütün dostlarından ayrı yalnız uzak bir diyarıdır. Bütün sevdikleri gözünde tüter, zindanda insanın.
Bayramlarda, otururken, kalkarken, lokmayı ağzına koyarken boğazına düğüm düğüm tıkanır hıçkırıkları insanın.
Sinesine çeker bütün acıları, ıstırapları, elinden tutacak bir yar bekler. Derdini dökecek, saçını okşayacak ve rahmetin sinesine basacak ebedi bir dost arar ve bu yolda gözleri olmayan ufukları tarar. Durmadan yürür durur hayali sılaya doğru.
Ve sonra her şeyin hayal olduğunu anlar.
En sonunda bir nağme duyar. Bu Yusuf’un derdini terennüm eden bir nağmedir. Acılarına ıstıraplarına çare ve ebedi yaralarına merhem sürecek bir nağme “Ey Baki-i Hakiki! Sensin Baki”; sen yoksan, kimsesiz kaldım.
Zindan her babayiğidin göze alamadığı çile dolu bir yoldur. Her kıvrımı ıstırap, her yokuşu elem doludur. Ebedi bir hayata kavuşabilmek bir sürü varyantların, acı dolu kıvrımların aşılmasıyla mümkündür. Sonsuzluğa uzanan yolda, her kervan, zindanın paletleri altında acı çekip olgunlaşmak zorundadır. Mahşeri bu dünyada yaşamak isteyenler sabretmeyip tökezleyenler, şu dünya yurdunu ebedi zannedip konaklamaya karar verenler ömür ağacından her gün bir yaprağın dökülüşü karşısında inkisar içinde kalırlar. Evet, ömür zaman seli içine düşmüş bir yaprak gibi süratle kabir çukuruna doğru yol almaktadır.
Zindan dünyaya açılan hayal penceresidir. Ruh oradan ebedi âlemleri seyrederken biraz olsun dünya gurbetinin acılarından sıyrılır. Yoksa felaketlerin üzerine çullanması insana ümitsizlik ağıtları yaktırır.
Kalb ve vicdan iman nuru ile ışıklandığı zaman zindandaki her ses ilahi senfoniden birer nağme olarak yankılanır. Yusuf ruhlu ulvi duyguları coşturarak, dünya gurbetinde olan insanı ebedi visale iştiyakla doldurur. Yoksa inançsızlığın sahnelendiği korkunç vahşet, insan ruhunu dayanılması imkânsız bunalıma iter. Her dostun “elveda” deyip meçhule doğru yol alışı karşısında vicdan, bir gün o korkunç çukura kendisinin de düşeceğini hatırlayıp, ayrılık mateminin feryadını koparır…
AYDIN TAMAÇ
2 Nolu F tipi Kapalı Cezaevi
B1/16 Oda: 53 Kandıra / Kocaeli