Barış ve Demokrasi Partisi milletvekillerinin Halkların Demokratik Partisi`ne katılmasıyla ilgili tartışmalar sürerken, kararı BBC Türkçe`ye değerlendiren Dicle Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr Vahap Coşkun, BDP tabanının birleşmeden rahatsız olduğunu söyledi.

Coşkun, BDP-HDP birleşmesinin amacının PKK lideri Abdullah Öcalan’nın Türkiyelileşme projesini gerçekleştirmek olduğunu belirtti.

Vahap Coşkun, “Öcalan, Kürt siyasi hareketinin var olan şekliyle kalması durumunda, zaman içinde çürükleşeceğini ve Türkiye toplumuna sunabilceği herhangi bir söyleminin kalmayacağını düşünüyor. Bu nedenle Türkiye solu ile birlikte yeni bir siyasal oluşum inşaa ederek bütün Türkiye’ye seslenen bir yapı oluşturmak istiyor” dedi.

Coşkun, Kürtlerin büyük bir kısmının Türkiye ile birlikte yaşama arzusunda olduğunu ve bu yüzden Türkiyelileşme projesinin hem desteklenebileceğini hem de anlaşılır olduğunu vurguladı, ancak HDP`nin Türkiye’nin tamamına seslenebilecek bir siyasal yapıyı içermediğini savundu.

Bu projenin "zorlama" olduğunu belirten Coşkun, “Bir taraftan BDP‘de hala kafa karışıklığı devam ediyor. BDP’nin kapatılmayacağı isim değişirerek bir kadro partisi olarak devam edeceği söyleniyor . Kadro olarak BDP`nin varlığını sürdüreceği ama seçimlere HDP ile girileceği gibi bir takım yöntemler deneneceği ifade ediliyor. Ben bunların da BDP siyaseti ve Kürt siyastine herhangi bir katkısı olacağı düşüncesinde değilim” diye konuştu.

`Oy potansiyeli olmayan partileri Kürtler artık sırtlamak istemiyor`

Doğu ve Güneydoğu Sanayici ve İşadamları Dernekleri Federasyonu Başkanı Şah İsmail Bedirhanoğlu da BBC Türkçe`ye BDP-HDP birleşmesini doğru bulmadığını ve "Kürt partilerinin Türkiyelileşme sevdasının nafile bir sevda olduğunu" söyledi.

Bedirhanoğlu, 1995, 1999, 2002 seçimlerinde Kürt partilerinin Batı illerinde aldığı oyların oranlarına gönderme yaparak HDP’nin BDP’ye herhangi bir katkı sağlamadığını aktardı.

Şah İsmail Bedirhanoğlu, Kürtlerin artık hiç bir oy potansiyeli olmayan partileri sırtlamak istemediğini belirterek “BDP doğrudan, `ben Kürt partisiyim, Kürt toplumunu temsil ediyorum` demeli ve Kürt toplumunun taleplerini gündeme getiren, bu talepleri gerçekleştiren ve savunucusu olan bir parti olarak devam etmeli” dedi.