Kemal Kılıçdaroğlu, mecliste yumruklu saldırıya uğradı.

BDP’li vekillerle tokalaşırken saldırıya uğrayan Kılıçdaroğlu’nun 4 yumruk darbesi aldığı söyleniyor.

Saldırı sonrası korumalar ve CHP’lilerin saldırganı uzun süre dövmesi, yerde tekmeleyip çiğnemesi çok fazla dikkati çekmedi nedense.

Korumaların başarısızlıklarını örtmek için şiddetin dozunu artırmaları anlaşılır da CHP’lilerin linç girişimi, hangi “demokratik teamüllerle” izah edilir bilemiyorum.

Bu arada “yumruk” üzerine de tezler ortaya atılmaya başlandı.

Yumruk atanı değil de attıranı bulmak gerektiğinden söz etti birileri.

Geçmiş olsun diyenlerin sıralamasına göre ipucu bulma çabasına girenler oldu.

Saldırganın sosyal medyadaki hesaplarından siyasi görüşünü bulma çabası da vardı.

“Biraz sakin olun, belki de münferit bir olaydır” diyemiyorum, çünkü böyle zamanlarda bu tür açıklamalar suçluyu gizleme kategorisinde değerlendiriliyor. Öyleyse biz de “yumruk üzerine tezler”e katkıda bulunalım biraz.

-Yumruğun şekline bakmak lazım. Önden gelmişse parti içinden, yandan gelmişse son dönemdeki malum ittifakın elemanlarından olabilir.

-Yumruğun göze yakın bir yere rast gelmesi “Artık gözlüğünü değiştir, kemalizme tevbeni yenile” anlamına gelebilir.

-Birgül Ayman Güler’in ve Kemalist kanadın önemli ismi Şahin Mengü’nün son bir haftalık telefon kayıtları incelensin, önemli şeylere ulaşılabilir.

-Seçim döneminde “yumruk sezonu” açan Mustafa Sarıgül’e birileri artık seçimlerin sona erdiğini söylemeli, aksi takdirde silah dostlara dönebiliyor.

-Hakkında tutuklama kararı olan biri meclise kadar girmiş ve bu bir skandaldır. Meclise gelenlerin GBT sorgusunun yapılması bir şey değiştirmez, dövüş sporlarıyla ilişki de sorgulanmalı.

-Yılmaz Özdil, Ahmet Türk’ün yumruklu saldırı sonrası burnunun kırılması olayından sonra yazdığı yazıda şu dehşet verici tespitte bulunmuştu: “Yumruğunu “adaletin tokmağı” yerine koyup, Ahmet Türk’ün burnuna inen kişi, bu ülkede pek çok kişinin duygularına tercüman oldu... Çünkü, teröristi meşru hale getiren “açılım” saçmalığı, sadece bir tarafta değil, öbür tarafta da “eşkıyayı kahraman” yapmaya başladı.” Şimdi kamuoyu Yılmaz Özdil’den bu konuda da bir açıklama bekliyor.

Yumrukların hızından ve parmakların şeklinden söz etmeden konumuzu noktalayalım.