Bir Sevk Mağdurunun Dilinden Sevk Zulmü
Geçtiğimiz haftalarda Diyarbakır D Tipi Cezaevinde büyük bir sevk zulmü yaşandı. 57 mahkum talepleri olmadığı halde ve kendi istekleri dışında ikametlerine uzak yerlere adeta sevk adı altında sürgün edildi. Cezaevinin gerekçesi yer darlığıydı. Oysa amaç çok başkaydı. İşte yaşanan bu sevk zulmü, bu zulme maruz kalan bir mahkumun kaleminden şöyle döküldü
Bilindiği üzere biz Diyarbakır D Tipi cezaevinde bulunan 56 hükümlünün hiçbir talebi olmaksızın ve cezaevi idaresiyle de herhangi bir problemi olmadığı halde Sivas, Erzurum, Bayburt, Gümüşhane ve Giresun gibi, ailelerimizin ulaşmada epeycebir sıkıntı çekeceği yerlere sevkimiz çıkarılmıştır. Biraz sevk yolculuğundan bahsetmek istedim. Bundan dolayı böyle bir mektup yazdım.
Normalde Diyarbakır, Erzurum arası 325 km’dir. En fazlada 4-5 saati alır. Sevki çıkarılan arkadaşlar arasında yer olarak en yakını Erzurum’dur. Ben de Erzurum yolcusu olduğum için en kısa yolun ne kadar uzatıldığını anlatayım. Diyarbakır-Lice-Genç-Bingöl arası askerler açısından güvenli olmadığından herhalde Diyarbakır-Elazığ-Bingöl güzergâhı kullanılarak Erzurum’a götürüleceğimizi düşünüyorduk. Ama aramızda Bayburt-Gümüşhane ve Giresun yolcularının da bulunduğu toplam 21 hükümlünün Diyarbakır – Elazığ- Malatya- Sivas-Erzincan-Erzurum yolu güzergâhının kullanılarak nakledilecegimiz hiç aklımıza gelmemişti. Bir de nakil araçlarının havasız bir karış büyüklüğünde penceresiyle kamerayla sürekli gözetilen, 6 koltuklu, küçücük hücresiyle adeta hareket eden mezar niteliğinde olduğunu da eklersek yolculuğun ne kadar sıkıntılı olduğu anlaşılır.
Sultan olarak isimlendirilen mezkûr nakil araçaları için “lüks ve konforlu mahkûm aracı” nitelenmesinde bulunan zamının yetkilisine o araçta seyahat etmesi dileğiyle beddua ettik. Yolculuğumuz iki aşamalıydı. İlk gün Diyarbakır’dan Sivas’a kadar gereksiz beklemeler ve arıza nedeniyle ancak 10 saatte ulaşabildik. Araçlar sivas E Tipi cezaevi avlusuna girip stop etti. Görevliler cezaevi müdürüyle bizi misafir etmeleri için irtibata geçerken bizler de havasız ve bunaltıcı olan araç hücresinde sıkıntı çekerek hantal bürokrasinin neticelenmesini bekledik. Bu bekleyiş yaklışık 2 saat sürdü. Cezaevi müdürü, yer olmadığı gerekçesiyle bizi misafir olarak kabul etmiyordu. Bizi getiren askerlerde gece vakti güvenlik nedeniyle yola çıkamayacaklarını bu nedenle bizi cezaevinde misafir olarak kubul etmelerini istediler. Müdür resmi talep edince, resmi yazının onlara fakslanma işlemleri iki saati aldı. O sırada biz de kumanya olarak verilen bir iki domates ve salatalık ile iftarımızı açtık. Araçta fenelaşan arkadaşlar oldu. Özellikle yolculuktan etkilenenler epey ızdırap çekti. Gerçi kendisini araçta tutmayanlar bile cezaevi araçlarından bilhassa konforlu(!) Sultan araçlarında rahatsız olur.
Resmi yazı gelip cezaevi müdürü bizi kabul edince yer olmadığı için daha önce sevk olunarak Sivas cezaevinde konulmuş olan arkadaşlarımızın odasına bizi alacağını yatak odası olmadığını, bize sadece yemek verebileceğini ve sabah erken yola çıkacağımızı bildirdi. Biz de hem havasız ve sıkıntılı olan araçtan çıkıp biraz soluklanacağımız için ve en önemlisi de daha önce bir daha belki görüşemeyiz deyip vedalaşarak Sivas’a gönderdiğimiz 10 kardeşimizi göreceğimiz için bu öneriyi kabul ettik.
Sivas cezaevinde misafir olduğumuz koğuş 10 kişilikti. Biz de 21 kişi oraya misafir olduk. Toplam 31 kişi 10 yataklı koğuşta geceledik. Kardeşlerimiz bizi sevinçle karşıladılar. Aynen ensar’ın muhacire yaptığı gibi bizi en güzel şekilde ağırladılar. Hepsi de sabaha kadar bize hizmet edip hiç uyumadılar. Kaldığımız süre boyunca sohbet edip hasret giderdik. Biz 21 misafir 10 yatakta dönüşümlü olarak 1’er 2’şer saat ancak uyuyabildik. Sahurumuzu yapıp sabah namazını kıldıktan 1-2 saat sonra araçlarımız hazırlandı. Bizi çağırdılar, kardeşlerimizle vedalaşıp erkenden yola koyulduk.
Sivas-Erzincan-Erzurum yolu da yaklaşık 7 saat sürdü. Böylece Diyarbakır- Erzurum yolunu 17 saatte katetmiş olduk.
Dadaş memleketine vardığımızda öğle vakti olmuştu. Hemen eşyalarımızı taşıyıp odalarımıza yerleştik. Erzurum H Tipi cezaevinde kaldığımız odalar temiz, boyalı ancak fiziki yapı olarak oldukça küçük, havalandırması 30 m2 civarında, oda pencereleri iki karşılık, havalandırma duvarları kuyu gibi yüksek ve sadece gökyüzü görünebiliyor. Biz cezaevine giriş yaptığımızda cezaevi personeli bize “siz ne suç işledinizde sizi buraya gönderdiler” deyince biz de, hiçbir problemimizin olmadığını kaldığımız cezaevi idaresiyle de sorun yaşamadığımızı söyledik. O zaman anladık ki bizi buraya sürenler iyi niyetli veya rutin bir işlem sonucu sürmemişler. Çünkü aynı soruya Sivas’taki arkadaşlarımıza da sormuşlar. Güya yer darlığı nedeniyle bizleri sevkettiler ama gittiğimiz cezaevlerindeki yer sıkıntısı Diyarbakır D.tipi cezaevindeki sıkıntıdan daha fazla. Mesela, biz Diyarbakır’da 3 kişilik odalarda 3 kişi kalırken Erzurum’da 4 kişilik odalarda 6 kişi kalıyoruz. Netice olarak bize bu haksızlığı yapanları Allah’a havale ediyoruz.
Mustafa Ozan