Şahabettin Er - Doğruhaber

Ama Müslümanlar Kamil bir iman sahibi oldukları için, zalim sultanın değil, Alemlerin Rabbine sığınıp ateşe talip olmuşlar. Ancak o Mü’minler içinde daha kundakta olan bir çocuk sahibi anne varmış.

Anne, çocuğuna kıyamadığı için, sırf çocuğunu kurtarmak adına neredeyse zalim sultanın dediğini yapacakken; Allah Azze ve Celle kundaktaki çocuğu konuşturup annesine ‘’imanında sabit kal’’masını söyleşmiş.

Bebeğinin dile gelip konuştuğunu gören annenin imanı coşmuş ve kendini ateş çukuruna bebeğiyle atmış. Ahiret ateşine karşılık, dünya ateşini tercih etmiş.

Ateşe sevdalı olan, ateşe aşkla ve şevkle koşan birini görseniz ne dersiniz? Herhalde bu ‘ya velidir veya delidir’ dersiniz. Ateşe şevkle koşan Kelebekleri bilirsiniz. Bir ateş gördüklerinde, hemen onu ‘karanlıktan kurtuluş ışığı’ sanıp Nur diye Nara uçarlar ve yaşam hevesiyle gittikleri istikametin yok olma sebebi olacağını bilmeden ve geri dönüşü mümkün olmayan bir mecraya sürüklenirler.

Evet, Allah C.C. insanı her türlü olaylarla imtihan ettiği gibi, bazen de insanı ateşle imtihan eder. İnsan bazen ateşe talip olmakla bu imtihanı kazandığı gibi, bazen de ateşten uzaklaşmakla imtihanın gereğini yerine getirmiş olur.

Tıpkı ASHAB-I UHDUT’ta olduğu gibi, tıpkı Halilurrahman Hz. İBRAHİM A.S’da olduğu gibi ve tıpkı DECCAL’in ateşine talip olunması gerektiği gibi. Çünkü Resulullah S.A.V. ‘’Deccal çıktığı zaman, onun sağ yanında cennet-misal bir yeşillik olacak ve sol yanında da cehennem-misal bir ateş olacak. Kendisine inananları sağ yanında olan yeşilliğe ve inanmayanları da sol yanındaki ateşe atmakla tehdit edecek.

Ona yetişirseniz, siz onun ateşine talip olun ve o ateşin hakikati cennet ve onun sağ yanında yeşilliklerle süslü cennet-misal yerin hakikati ise cehennemdir.’’ Diye buyuruyor.

Ama çoğu zaman da ateşten uzaklaşmakla imtihan kazanılır. Hani Resulullah S.A.V. Dünyaya geldiği gün, Mecusilerin 1000 yıldır yanan ateşinin söndüğü gibi. Resulullah S.A.V. dünyaya geldiği gün, Dünya Müstekbirleri ve putperestleri tarafından kutsal sayılan ne varsa, yerle yeksan olmuş ve Alemlerin Rabbi tarafından yok edilmiş.

Aslında sözü, NEWROZ ateşi ve bu ateşe aşkla ve şevkle talip olan insanlara getirmek istiyorum. Nasıl ki Mecusiler elleriyle yaktıkları ateşe tapıyor ve onu kutsal addediyorlar, aynen öyle de bugün Mecusilere özenen PKK/BDP cenahı da Newroz ateşi yakarak onun etrafında pervane oluyor ve ateşe koşan kelebekler misali ateşe aşkla ve şevkle koşuyorlar.

Zira bu ateş sevdası, onların atası Mecusilerden kendilerine miras kalmış ve bu mirası Allah’a ve O’nun dininin hükümlerine rağmen layıkıyla icra ediyorlar.

Bunların ateşe olan yaklaşımlarını gördükten sonra, insanın; ‘’Ateşe Ne Kadar Da Sevdalısınız’’ diyesi geliyor.

Resulullah S.A.V. ‘’Kim hangi kavmi severse, o da onlardandır’’ ‘’kim bir kavmin siyahlığını (sayısını) artırırsa o da onlardandır’’ diye buyuruyor.

Lezbiyen, gey, transeksüel ve biseksüel (LGBT)’lere kucak açanların partisi olan BDP, Müslüman Kürt halkını Mecusilerin ateşine ve şimdi de İbne’lerin yaşantısına alıştırmak istiyor. Umarım ve diliyorum ki bu Müslüman Kürt halkı ‘Denizin leş kabul etmediği’ gibi bu İslam düşmanlarını da içlerine kabul etmeyecek ve tercihini İslam ve Müslümanlardan yana kullanacak.

İslamı kendine referans alan HÜDA-PAR, Müslüman Kürt halkının sesi ve soluğu olmaya geliyor. Zira T.C. tarihi boyunca İslamı kendine referans alan tek parti, HÜDA-PAR’dır.

Müslüman Kürt Halkının PKK/BDP’nin esaretinden kurtuluşunun ve hür olmalarının yegane çaresi İslam’dır. İslamı da kendine referans alan tek parti HÜDA-PAR olduğuna göre, İnşaAllah kurtuluş reçetesi HÜDA-PAR’dır.

Seçim sabahı HÜDA-PAR’ın ve dolayısı ile Müslüman Kürt halkının zaferiyle uyanmak dileği ile.

Selam ve saygılarımla. Dua edin Fi Emanillah WESSELAM