• DOLAR 34.607
  • EURO 36.514
  • ALTIN 2926.594
  • ...
Arınç, Diyarbakır'da basın mensupları ile buluştu
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

DİYARBAKIR  - Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç,  yerel ve ulusal basın temsilcileriyle bir araya geldiği kahvaltılı toplantıda gündeme ilişkin konularda açıklamalarda bulundu.

 

“30 Mart milat olsun”

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylanarak yürürlüğe giren son Demokratikleşme Paketi hakkında konuşan Arınç, “Sayın Cumhurbaşkanı’mızın onayladığı son demokratikleşme paketimiz yürürlüğe girdi. Meclisimizin kabul ettiği en son paket olduğu için son diyorum yoksa demokratikleşme bir süreçtir, özgürlük alanlarının genişlemesi bir süreçtir ve devam edecektir.”dedi.

 

Halkın talepleri doğrultusunda demokratikleşme adına 11 yılda çok fazla mesafe katettiklerini belirten Arınç, ideal noktaya gelebilmek için uğraştıklarını, bunun içinde gerekli özveriyi gösterdiklerini dile getirdi.

 

Siyasi   partilerin kurulmasının kolaylaştırılması ve güçlendirilmesi için adımlar attıklarını ifade eden Arınç, “Bu paketin içerisinde siyaset alanının genişletilmesi, siyasi partilerin seçime katılmalarının kolaylaştırılması, siyasi partilere üye taleplerinin daha da kolaylaştırılması, hemen hemen her dilde propaganda imkânı olması gibi çok geniş kapsamlı ve 30 maddelik bir paketimiz yürürlüğe girdi.” şeklinde konuştu.

 

Demokratikleşme paketi hakkında meclis genel kurulunda çeşitli eleştiriler yapılsa da, vatandaşlar tarafından memnuniyetle karşılandığını kaydeden Arınç, “Paket içerisindeki maddeler sayesinde partilerin kendilerini daha iyi ifade edebildiklerini ve diledikleri gibi propaganda yapabildiklerini bu yönüyle de 30 Mart seçimlerinin bir milat olacağını düşünüyorum.” dedi.

 

“Hangi suçu işlediğine bakmak sızın tahlil kararı vermeniz lazım”

Tutukluluk ile ilgili olarak bu güne kadar alınan kararların olması gereken bir karar olmadığını ve istisnalar hariç tutuklamalarda serbestliğin asıl olması gerektiğini ifade eden Başbakan Yardımcısı Arınç, “Bir insan suç iddiasıyla karşı karşıya gelebilir. Önce soruşturma sonra yargılama yapılır. Yargılamanın da yine evrensel hukuk prensipleri içerisinde, kısa ve süratli olması lazım. Geç kalan adalet, adalet değil. Dolayısı ile yargılama yapılıp kısa sürede karar verilmesi asıl olandır. Bu karar beraat olabilir, hüküm olabilir. Fakat Türkiye de özellikle özel yetkili mahkemelerde belki de çok sanıklı dava olması, farklı davaların birleşmiş olması sebepleri ile 4, 5, 6, 7’ci senesinde bile bitmeyen davalar var. Hatta Yargıtay’a gidip geldiği için 10 senede beri kesinleşmeyen davalar var.  Tutukluluktaki süre 5 yıla inmeli. Bunun dışında hükümlülük çekenler varsa, onlar bu hükümlünün kesinleşmesini müteakipte cezası varsa cezasını çekmesi lazım. Tabi genel bir hüküm kurduğu zaman, 5 yılı doldurmuş olanların, hangi suçu işlediğine bakmak sızın tahlil kararı vermeniz lazım. Yoksa şu davalar ya da bu davalar istisna derseniz o zaman kişi özel bir hüküm çıkarmış olursunuz.” tespitinde bulundu.

 

“Ana yasa mahkemesinin kararı emsal olmalıdır”

Yapılan bazı hukuki çalışmalar ve bazı gelişmeler sonrası çok farklı yorumların gündeme geldiğini ve olayların çarptırıldığını söyleyen Arınç, “ Kısa sürede karar vermeyince beğenmediğiniz suçlularda dışarı çıkabilir.  Ergenekon davasından çıkan oldu. Sizin tabirinizle KCK davasında çıkmak isteyenlere ret kararı verdiler. Daha öncede bunu biz yaşadık. Anayasa mahkemesine bireysel başvuruda bulunanlar çıktı. Başvurmayanlara ret kararı verildi. O zamanda Diyarbakır’da idik ve bu yanlıştır dedik. Ana yasa mahkemesinin kararı emsal olmalıdır. Çünkü bunun menfi propagandası, bunun üzerine siyaset yapmaya kalkanlar ve Ülkeyi gerginleştirmek isteyenler oluyor. Hata telaffuz etmekten çekiniyorum, Türkler çıkıyor, Kürtler içeride kalıyor diyenler oldu. Bunlar çok çirkin ve çok yanlış eleştiriler. Bunu siyaset zan edenlerde maalesef konuşuyorlar. Hayır, böyle bir ayrımcılığa müsaade etmeyiz.” dedi.

 

“Hastalık sebebi ile tutukluluk ve hükümlülüğe ara vermek gerekir”

Cezaevlerinde yatan ve hastalıktan dolayı gündeme gelen hasta tutuklular meselesine de değinen Arınç, hastalık sebebi ile tutukluluk ve hükümlülüğe ara vermek gerektiğini söyledi.

Arınç, “Kanun bunu gerektirir ve bu kanunu da biz yapmışız. Dolayısı ile orada hastalık sebebi ile tahliye talep eden hükümlü veya tutuklulardan bazıları için de, şöyle bir gerekçe çıkmış; bunlar dışarı çıkabilir ama dışarı çıktıktan sonra kendileri istemese bile halktan bazı tepkiler olabiliyor. Türkiye de bir hukuk sistemi varsa hukuk egemen bir ülke de hukuk’ un geçerli olması lazım. Bu gerekçeleri ben doğru bulmuyorum. Dolayısıyla avukat arkadaşlarımız meselenin üzerine hukuk açısından gitsinler.  Ancak şuna dikkat etmek lazım: Yargıtay’ın bir içtihadı var. Tutukluluk süresi farklı bir şey. Hüküm verildiği zaman artık tutukluluk süresi kesilmiş olur ve hükümlülük başlar. Dolayısıyla o süreleri hesaplarken de mahkemelerin dikkatli olması lazım. Ama kesin olan şudur ki; tutuklulukta 5 yılı doldurmuş olan herkes işlediği suça bakılmaksızın tahliye edilmek mecburiyetinde, bizim yazılı hukuk bunu emrediyor.” diyerek tutukluluk süresi ve hasta mahkûmlar hakkında yapılan yeni düzenlemelere değindi. (Ali Gültekin / Yunus Emre – İLKHA)

Bu haberler de ilginizi çekebilir