• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...
Diyarbakır polisi komplo mu kuruyor?
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

DİYARBAKIR - Pazartesi günü gece 01.30- 02.00 sıralarında, Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde bulunan Yusufi Der gönüllülerinden İ.Ç’yi bir komplo ile gözaltına almak isteyen polisler, oyunları tutmayınca yüksek sesle bağırarak insanları olay yerine toplayıp dernek gönüllülerini itibarsızlaştırma gayreti içerisine girdiler.

Olay Pazartesi günü gece saat 01.30 - 02.00 sıralarında yaşandı. Olay ile ilgili olarak İlke Haber Ajansına açıklamalarda bulunan mağdur İ.Ç yaptığı açıklamada, yaşanan olayların tamamen polisin bir komplosu olduğu ve polisin bir düzmece ile yine derneklerine karşı bir komplo kurmak istediğini söyledi.

Akşam saat 01.30 - 02.00 sıralarında dışarıdan bir el silah sesini duyduğunu söyleyen İ.Ç ne oluyor diye dışarı çıkıp kontrol ettiğinde başına bu olayın geldiğini söyledi. 

“Bozuk plak gibi durmadan ve yüksek sesle yere yat diye bağırıyordu”
İ.Ç, “Malumunuz derneğimiz son aylarda defalarca saldırıya maruz kalmasına rağmen bu güne kadar polis bir tek saldırıya dahi müdahale etmiş ve olayın faillerini yakalamış değil. Bundan dolayı da bizler akşam geç saatlere kadar buralarda bekleyerek oluşabilecek bir saldırıya karşı derneği korumaya çalışıyoruz. Yani polisin yapması gerekeni maalesef bizler yapmak zorunda kalıyoruz. Bundan dolayı akşam geç saatlere kadar oradaydım. Dışarıya kontrol için çıktığımda iki tane genç gelip önümden geçerek aşağı doğru koştular. Sırtları bana dönük olduğundan yüzlerini göremedim. Onlardan hemen sonra polis geldi ve bana bağırarak yere yatmamı söyledi. Ben kendisine ne oldu? diye sorduğumda; bozuk plak gibi durmadan ve yüksek sesle ‘yere yat’ diye bağırıyordu. Sonra yanıma yaklaşıp ensemden atletimi kontrol etti. Baktı ki atletim ıslak değil ve koşmuş emaresi de bende yok. Bu seferde ‘sendin değil mi? O hırsızlık olayını yapan sendin ’diye bağırdı.” diyerek polisin sergilediği bu tavrından amacının belli olduğunu söyledi.

“Ben değilim dedikçe hakaret ediyorlardı”
Polisin olay yerine geldiğinde kendisinin tek başıma olduğunu ve buna rağmen polisin anlamsız bir şekilde bağırarak yatan insanların uyanmalarını ister gibi bir tavır içinde olduğunu söyleyen İ.Ç, “Polis durmadan bağırıyor ve bana hırsızlığı sen yaptın diyordu. Ben de kendisine hırsızlığı yapanın ben olmadığımı ve isterse dernekte kamera görüntüleri izleyebileceğini söyledim. Kameralara küfretti. Ve beni zorla alıp ekip aracına bindirerek karakola götürdüler. Yolda bana durmadan sen hırsızsın, itiraf et, diyorlardı. Ben de kendilerine yapmadığım bir şeyi nasıl itiraf edeyim. Ben değilim dedikçe hakaret ediyor ve bana bağırıyorlardı.” dedi. 

“Amacınız hırsızı belirlemek ise kameraya niçin bakmıyorsunuz”
Karakola gittikten sonra bir süre bekletildiğini ve sonra bir sivil polis gelerek kendisine gidebilirsin dediğini aktaran İ.Ç, “Gecenin o vaktinde bana o kadar hakaret edip karakola götürüyorlar. Derneğin etrafında bulunan insanlara duyurmak için seslerinin çıktığı kadar bağırıp bana sen hırsızsın diyorlar. Sonrada kameradan söz açtığımda ve kendilerine eğer amacınız hırsızı belirlemek ise kameraya niçin bakmıyorsunuz diye sorduğumda bana çekip gidebilirsin diyorlar. Bu apaçık bizlere, derneğimize, Müslüman şahsiyetimize karşı kurulan çirkin bir komplodur. Başka da bunun izahı yok.” diyerek polisin tavrına tepki gösterdi.

“Kamera kayıtlarına bakma gereği görmediler”
Olay ile ilgili olarak kendileri ile konuştuğumuz görgü tanıklarından Musa Saruhan kendisinin burada esnaf olduğunu ve daha önce de Yusufi Der’in bu tür saldırı ve komplolara maruz kaldığını belirterek, olay gecesi dernek çevresinde gönüllü arkadaşlarının polisin haksız uygulamalarına maruz kaldığını söyledi.
Saruhan, “Bizde dernek içerisindeydik. Kalabalık çıkınca kameradan baktık ve polisin bağırdığını duyduk. Balkona koştuk. Baktık ki arkadaşlarımızla o kişi ile tartışıyordu. Gidip ne olduğunu sorduk. Onlarda polis olduklarını söylediler. Hırsızlık yapıp kaçan kişinin arkadaşımız olduğunu söylüyordu. Biz de kendilerine bu kardeşimizin akşamdan beri yanımızda olduğunu söyledik. Fakat biz bu kardeşimizin burada olduğunu ısrarla söylememize rağmen kaçan kişinin arkadaşımız olduğunu söyleyerek, zor kullanıp alıp götürdüler. Kamera kayıtlarını her fırsatta hatırlatmamıza rağmen kamera kayıtlarına bakma gereği görmediler.” dedi.

“Polis dahi olsa herkesin haddini bilmesi lazım”
Görgü tanıklarında Metin Ayık ise daha önce İslami derneklere ve Yusufi Der’e 200 e yakın saldırı olduğu için dernekte nöbet tutmak zorunda kaldıklarını söyledi.

Ayık, “Oraya gelen polis bağırıp çağırıyordu. Diğer polisleri de çağırdı. Gelen sivil ekibe ‘Ben tanıyorum kaçan şahıs buydu’ diyerek açık açık yalan konuştu. Gelen polisler de bizim söylediklerimizi, kameraya bakma taleplerini değerlendirme ihtiyacı hissetmediler. Tüm ısrarlarımıza rağmen arkadaşımızı alarak karakola götürdüler. Sonra bizde peşinden gittik. O kadar vaveyla koparan ortalığı bir birine katan, evet biz gördük hırsız kesin buydu diyenlerin yalan konuştukları ortadaydı. Ve neticede olması gereken de oldu. Orada serbest bıraktılar. Ancak bir insanın onuruyla bu kadar oynanmamalı. Polis dahi olsa herkesin haddini bilmesi lazım. Defalarca kendilerine kameraya bakmalarını istememize rağmen ağır konuşmalarla bize hakaret ettiler. Sonradan bir şey yok. Gidebilirsiniz. Diyerek bir şey yokmuş gibi davranıyorlar. Bu bana göre kasten yapılmış bir komplodur. Derneğimize gelen kardeşlerimizi insanlar içerisinde rencide etmeye çalışmak ve itibarsızlaştırmaya çalışmaktan başka bir şey değildir. Ancak halkımız bizi de tanıyor onları da. Bu kirli oyunlar tutmayacaktır” diyerek tepkilerini ortaya koydu.

( Fikret Özkan / Ali Adiyaman – İLKHA)

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir