Bir (1)
Ziyaret edilen bir eve, bir hafta aralıkla sehven ikinci defa gidiliyor. İkinci ziyarette evden çıkarken, evin hanımı adeta yalvarıyor: "Ne olursunuz bir daha gelin. Çünkü önceki gelişinizden beri eşim bir haftadır namaz kılıyor."...
Bir neyi ifade eder, rakam, sayı, bir yarışmada herkesi geçip başarıya ilk senin ulaşman mıdır. Gelin asıl bu biri (1) bulalım. Bir Allah (c.c.)’dır dersen eksik kalır. Yaratanımız olan Allah (c.c.) bir ve tektir. Elimizin işaret parmağını göstermek peki neyi ifade eder biri mi? Ya da şehadeti mi? Şehadet parmağını göstermişken elleriniz öyle kalsın. Öyle duran elinize bir bakın oradaki şehadet parmağı minareyi geri kalan dört parmak camii kısmını göstermiyor mu? Bir (1) ; sayı sistemini başlatan rakam, yarışmada başarının ilki olmak, birliği, tekliği, öncülüğü, önderliği… Ben bunları ifade edebildim pek siz hangisini aldınız?
Aslında davettir, nasıl peki;
Hz Adem (a.s.)‘dan süre gelen tebliğdir. Allah (c.c.) kul olmak. Bu davayı Peygamberler, her peygamber zamanında bulunan ashaplar ve şuan da ashap olmayan pek yiğitler var bunlar bu davayı taşımak ve ‘’Allah müminlerden, mallarını ve canlarını, kendilerine (verilecek) cennet karşılığında satın almıştır… (Tevbe süresi 111. ayet)’’ nail olmaktır gaye.
Parti araçtır amaç değildir.
Amaç nedir peki? Gel bunu Hür Dava Partisi Sözcüsü Said Şahin’in kaleme aldığı ev ziyaretlerinden kısmından örnek vereyim…
Ziyaret edilen bir eve, bir hafta aralıkla sehven ikinci defa gidiliyor. İkinci ziyarette evden çıkarken, evin hanımı adeta yalvarıyor: “Ne olursunuz bir daha gelin. Çünkü önceki gelişinizden beri eşim bir haftadır namaz kılıyor.”
Ziyaret ekiplerinden biri, bir evin kapısını çalıyor. Kapıya çıkan beyefendiye kendilerini tanıtıyorlar ve: “Biz HÜDA PAR’dan geliyoruz, sizi Allah’ın dinine davet ediyoruz” diyor, ekibin başı. Sonrasını ekibin başından dinleyelim: “Aslında ‘sizi Allah’ın dinine davet ediyoruz’ cümlesi ilk defa o ziyarette gayr-i ihtiyari ağzımdan çıktı. Yoksa bu ifade, ziyaretlerde kullandığımız bir ifade değildi. Tabi ben bu ifadeyi kullanınca, adam dondu kaldı. Olduğu yere çakılmış gibi bir tuhaf oldu. Biz de şaşırdık kaldık. Biraz kendimizi anlattıktan sonra, broşürümüzü verip ayrıldık. Çevre ziyaretleri bitirdik ama aklımız o adamda kaldı, acaba ne oldu diye? Tekrar kapısını çalmaya karar verdik ve: “Biz sizden endişelendik, acaba size bir şey mi oldu diye soralım dedik. Adam da madem ki geldiniz söyleyeyim: ‘Ben dün gece Resulullah’ı (sav) rüyamda gördüm ve bana sizin kullandığınız ifadenin aynısını kullanmıştı. Siz de aynı ifadeyi kullanınca ben tuhaf oldum ve dondum kaldım’ dedi…
Olay bu ben ne kadar bu çalışmalardan uzak isem de dualarımız onlarla çünkü gaye hizmet çizgisi tebliğdir, davadır, rızayı İlahidir, cenneti ealaya varmaktır vardırmaktır.
Nerede kalmıştık bir (1) de bu nedir gözü görmeyen kulakları sağır olanlara cevaptır aslında sizler nereden bahsettiğimi anladınız (oy pusulasında bir (1) ) kör olan medyaya bir atasözü ile cevap vermek istersek “yiğidi öldür hakkını yeme” selam ve dua ile Allah (c.c.) emanet olun.
İlyas Tunç / Rize