• DOLAR 34.642
  • EURO 36.622
  • ALTIN 2940.497
  • ...
Mehmet Akif Ersoy`a Saygılarımla...
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Minnet duymaktan, teşekkür etmekten çok daha öte şeyler de var, hepsinden bahsedeceğim elbette ama öncelikle teşekkürler. Bir Vatan Şairi olarak vatandaşların için elinden gelenin kat be kat fazlasını yaptığın için. Sesleri kulak tırmalayan kurtlar ordusuyla, iman dolu göğsümüzü parçalamaya gelen medeniyet adlı canavarı görüp, yaşamaya dair umudunu kesen biçare halka "korkma" dediğin için, destanlara dayanan dağları yırtışımızı, bir yudum nefes gibi özgürlüğe muhtaç olduğumuzu, *kükremiş sel gibi damla damla haykırdığın için minnetarım sana.
 

Vatan aşkıyla tarumar olmuş, yanmış kavrulmuş ruhundan oluk oluk dua, bir tutam su olmak için yağarken, gencecik şehitlerin kabirlerine, sen tekrar tekrar kuruyordun belki de, eremediğin için şehitlik mertebesine. Emanetinin elinde olmasına karşın, hak yolunda dört nala koşarken vatan aşkıyla, belki de binlerce kez yalvarmışsındır şehadet şerbetini şuan içsem diye Allah`a... Ruhunun etten kıyafetinden sıyrılıp Hakk`ın kucak dolu rahmetiyle buluşması için altmış üç yıl beklemen gerekti, altmış üç yıl boyunca dilinden Rab`bin ismi, elinden Rabb`in sözleri düşmedi... Yarın, emanetinin teslim günüymüş gibi Hakk`a yakın iken hadise karşı boynumuz kıldan ince der gibi riayet ettin rivayet edilenlere ve içindeki merhamet tohumunun çoktan beri köklenmiş bir ağaç gibi sana verdiği "yardım et" emrini yerine getirdin baytar olarak. Yaratandan ötürü çok sevdiğin hayvanların yardıma ihtiyacı olduğu gözler görülür bir haldeydi, o kargaşanın, savaşın ortasında, garbın acımasızlığı altında kan pıhtıları arasında yatan naçar bir taya merhametli bir el gerektiğinin farkındaydın. Ne merhametli bir adamsın ki onca şimşekle dolu kara bulutlar arasında kalakalmış, zavallı akça pakça bir bulutcuk gördüğünde, onu kanatlarının arasına almayı farz bildin ve ne güçlüydün ki zalimlerin birer kor gibi ağzından saçılan pisliklerin altından, alnın ak çıkabildin.
 

Nasıl da severdin vatan topağını efendim, Cennetten kopup dünyaya düşmüş bir salkım gibi gördüğün topraklar... Hani Çanakkale`sinin her metre karesinde, gencecik şehitlerin kanıyla beslenmiş papatyaların olduğu vatanın, hani Sarıkamış`ında binlerce gencin, bir nefeslik ruhunun dolaştığı vatan toprağın... Şimdilerde pantolonu belinden aşağı paraşütle inişe geçmiş, küpesiyle saçıyla cinsiyetini saklamakta usta olmuş canlara emanet, hani o gözünden sakındığın, canını cananını uğruna feda ettiğin, garbın zulmünden koruduğun vatanın varya şimdilerde garbın aşkıyla yanıp tutuşan gençlere emanet... İmam hatip ütopyasının atmosferi de inceldi baya, kızlarımız Paris`in hayalleriyle gecenin ayazında, sıcacık yataklarında düş ırmaklarına dalıveriyor. İnsanlar "batının iyi yönlerini almak" diye bir kılıf uydurmuşlar, kendi yağlarında yozlaşıyolar.
 

Ah efendim, bir görsen Cihangir`i, Hollywood ile arasında yedi fark desen yok. Manhattın almış bohçasını, evden kaçan genç bir köylü kızı misali İstanbula yerleşmiş desen yeridir... "Şimdi Fatih kalksa mezarından ne ben onu tanırım ne o beni tanır, ama İstanbul`u Bizanslılar almış der, tekrar savaşır." diyor ya Necip Fazıl; haklı hemde çok... Ama korkmayın efendim ben emanetinize nefesi pahasına sahip çıkabilecek yürekli, alnı secdeye aşık, yüzü nura bulanmış gençler de tanıyorum. O gençler, istiklalin kaleminizden dökülen anahtarını okurken, gözleri boncuk boncuk dua damlatan gençler, başını yerden kaldırmayan, ne zaman sokakta yürüse, *bastığı yerleri toprak diyerek geçmek yerine altındaki binlerce kefensiz genci tanımaya çalışan iffetli kızlar da yok değil, iman dolu göğsünde o şanlı hilali gururla taşıyan, erdemli gençler tanıyorum. Evet, onlar Asım bin Sabit değiller belki, Cemile binti Sabit yada Zeyd bin Desinne de değiller. Süfyana karşı savaşta da değiller. Onlar nefislerine karşı cihadda, bir elleri içlerindeki şeytanda, diğer elleri nefsin kanında, medeniyet camekanından sarkan çıplaklığa karşı direniyorlar efendim. Onlar, Efendimiz(sav) in de dediği gibi cihad-ı ekberdeler... Sen, üstadım nefsini yerle yeksan eylemiş, dünyayı dünyadayken bırakmayı bilmiş biri olarak bize hak ver, zor bir sınavdan geçiyoruz. Medeniyet denilen canavarın, o tek dişini geçirdiği vatanımızın yaralarını sarmaya çalışıyoruz...

 

Büşra Zorci / Bursa – Yaş: 15
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir