`Müslümanların asıl eksikliği güzel ahlak`
Bursa Emir Buhari Kültür Merkezi`nde konuşan Prof. Dr. Süleyman Uludağ, günümüzde Müslümanların asıl probleminin güzel ahlak eksikliği olduğuna dikkat çekti.
BURSA - Emir Buhari Kültür Merkezi’nde alanında uzman isimlerin konuşmacı olarak katılacağı Tasavvuf Okulu Programı başladı. Bursa Büyükşehir Belediyesi, BURFAŞ ve Türkiye Yazarlar Birliği Bursa Şubesi’nin katkılarıyla düzenlenen programın ilk konuğu Prof. Dr. Süleyman Uludağ oldu. Prof. Dr. Uludağ, tasavvufun temel yapısı hakkında katılımcılara önemli bilgiler aktardı.
Türk kültüründe sohbet geleneğinin canlı bir geçmişi olduğunu vurgulayan Uludağ, “Her insanda bilgi eksikliği vardır. Zira her bilenin üzerinde bir bilen vardır. Eskiden bu bilgi eksikliği yazışmalar ve sohbetle giderilirdi. Mesela Sufiler arasında da benzer sohbetler düzenlenirdi bunun gayesi de başka amaçların yanı sıra bilgi eksikliğini gidermekti” dedi.
Son dönemde Müslümanların yaşadıkları sıkıntılara işaret eden Uludağ, “Müslümanların bugünkü hallerine baktığımızda bilgi eksikliğini gidermenin ne kadar önemli olduğu daha net bir şekilde görülüyor. Maalesef Müslümanlar buna yeterince ilgi göstermemekteler. Bu ilgisizliğin en yeni sonucu Suriye’de yaşanan ihtilaflardır. Orada Müslümanlar arasındaki ihtilafların kökeninde bu yatmaktadır” ifadelerini kullandı.
Kuran ve sünnete uygun olmayan tasavvuf da vardır
Bazı araştırmacı ve düşünürlerin İslam’da tasavvuf diye bir şeyin olmadığını iddia ettiklerine değinen Uludağ, “Tasavvufu ikiye ayırmadan bu konu üzerinde konuşmak zordur. Kuran ve sünnete uygun tasavvuf vardır ve bu makbul tasavvuftur. Diğeri ise merdud tasavvuf yani Kuran ve Sünnete uymayan tasavvuftur. Bu tasavvufta farzlar yerine getirilmez ve Kuran’ın reddettiği bazı şeyler yapılır.” diye konuştu.
Ehli Sünnet tarafından kabul edilen tasavvufun beş esasa dayandığını dile getiren Uludağ, bunlardan ilk üçünün sahih iman, ihlaslı ibadet ve doğru ahlak olduğunu ifade etti.
Müslümanların en büyük eksikliklerinden birinin ahlak olduğunun altını çizen Uludağ, “Kendimizi ahlak konusunda batılarla kıyasladığımızda onların çok altında olduğumuz anlaşılıyor. Mehmet Akif’e Batı’ya yaptığı bir seyahat dönüşü neler gördüğünü sormuş çevresindekiler. O da “Batılıların işleri dinimiz gibi düzgün; dinleri ise bizim işimiz gibi bozuk” diyerek Müslümanların ahlaken zaaf içinde olduklarını belirtiyor” şeklinde konuştu.
Sufilerin, insanın kötü bir huyunu iyi bir huya dönüştürmesini en büyük keramet olarak değerlendirdiklerinin altını çizen Uludağ, “Tasavvufta fena kişinin kötü huylarını yok etmesidir beka ise bunun yerine güzel ahlakı koymasıdır” dedi.
Tasavvufun yapısını oluşturan temel dayanaklardan son ikisinin ise keramet ve keşf olduğunu dile getiren Uludağ, bunların önem itibariyle ilk üç esastan sonra geldiğini vurguladı. İlk mutasavvıfların ‘Allah’tan istikamet isteyin keramet istemeyin’ uyarısında bulunduğunu kaydeden Uludağ, istikametin güzel ahlak olduğunu, kerameti nefsin istediğini istikameti ise Allah’ın istediğini belirtti.
Tasavvuf ve sanat ilişkisine de kısaca değinen Uludağ konuşmasının ardından katılımcıların sorularını yanıtladı.
(Veysi Siyah - İLKHA)