Günümüz modern anne-babaları her ne kadar eski çağlarda olduğu gibi kızlarını diri diri toprağa gömmeseler de onları dünyanın aldatıcı kucağına atarak ahiretlerini geçici dünya uğruna kurban etmektedirler. Maalesef dünyalık sistemlerin anne-babalarının önlerine geçici arzu ve hedefler koyarak onları kandırmaya çalıştığı ve kundaktaki bebeklerine dahi göz diktiğini hepimiz görüyoruz. Peki, çocuklarımızı onlara mı teslim edeceğiz? Ey anne-babalar gelin de birlikte Kuran’ı Kerim’e şöyle bir göz atalım da anneler neler yapıyorlarmış?

Kısır bir kadın olan İmran’ın karısı Hanne bir gün Allah’a kendisine bir çocuk vermesi için dua eder. Duâsı kabul edilirse çocuğunu Beytül-Makdis’e, Allah’ın dinine hizmetçi olarak adayacağını söylüyor.

“Bir zamanlar İmran’ın karısı şöyle demişti: Rabbim, karnımda taşıdığım çocuğu sadece Sana hizmet etmek üzere adadım. Bunu benden kabul et.” (Âl-i İmrân, 35).

Hanne bu adamayı yaparken çocuğunun bir kız olma ihtimalini bile aklına getirmemişti. Eğer çocuk kız olursa Beytül-Makdis’te hizmette bulunması nasıl mümkün olabilirdi ki? Kadınların özel durumları buna müsaade etmediği gibi, kurallara göre de bu imkânsız bir şeydi. Hanne erkek çocuğu beklemesine rağmen her şeyi en iyi bilen Allah(cc) kendisine Meryem adında bir kız çocuğu vermişti. Hanne, kız çocuğu olmasına rağmen Allah’ın istediğinin bu olduğunu kabul edip kızını Beytül-Makdis’e götürerek, orada görevli bulunanlara teslim etmiş.

Böylece Hz. Meryem, bir peygamberin koruması altında yetişti. Hz. Meryem orada sürekli ibâdet ve duâ ile meşgul olurdu. Uzun bir dini eğitim ve terbiyeden geçen Hz. Meryem en güzel bir şekilde yetişmiş oluyordu.

“Böylece Rabbi onu (Meryem’i, annesinden) güzel bir kabûl ile kabûl etti ve onu güzel bir bitki (bir çiçek) gibi yetiştirdi…”( Âl-i İmrân, 37).

Evet, bu olay Kuran’da niye geçiyor biliyor musunuz? Bu sahnenin sadece tarihi bir olay olmadığı ve tarih kitaplarında okutulsun diye değil dünya olduğu sürece Hanne’lerin olması gerektiğini vurgulanmaktadır. Eğer Hanne’ler olmazsa Meryem’ler de olmayacaktır.

İşte günümüz anneleri de Hanne örneğini sergileyip kızlarını İslami eğitim alıp, Allah’ın davasının birer hizmetçileri olsun diye medreselere gönderdiler. Türkiye’nin dört bir tarafından gelip ve Batman’da okuyan bu Meryem’ler 4 yıl gibi uzun bir süre İslami ilimleri öğrendiler. Bu kızlar da Meryem gibi temiz bir ortamda, iffetli ve şerefli bir şekilde yetiştiler. Eğitimlerini bitirip icazetlerini alan bu kızlar birer Meryem olup Allah’ın dinine hizmet etmek için memleketlerine doğru yola çıktılar. Peki, size sorarım Batman’daki bu olay Kuran’daki Hanne ve kızı Meryem olayının bir daha yaşanması değil de nedir? Evet, bu tarihi olaya Kuran gözüyle bakın da binler yıl sonra Batman’da nasıl da tekrar 144 Hanne ve 144 Meryem’in meydana çıktığını görün.

Allah erkek çocuk bekleyip Allah’a adamak isteyen Hanne’ye neden erkek değil de kız çocuğu veriyor? Neden erkek çocuklarından önce kız çocukları adamamız gerektiğini bizden istiyor biliyor musunuz? İşin en can alıcı noktası da burada yatıyor. Allah erkek çocuklarımızdan önce kız çocuklarımızı Allah’a adamamız gerektiğini bildirerek bize adeta şunu diyor: “Sizler kızlarınızı Meryemler gibi yetiştirin ben de size İsa’ları göndereyim. İşte Batman’daki olayın Müjdesi de bundan sonrasında ortaya çıkmaktadır.

Ey dünya! Batman kızlarını Meryem’ler gibi güzel bir bitki misali yetiştirip mezun etti. Dini için mücadele edecek, gecesini gündüzüne katıp İslam dinine hizmet edecek Meryem’lerini Allah’a adadı.

İŞTE ŞİMDİ HERKES BEKLESİN İSA’ları …

Muhammet ONUTÇU