• DOLAR 34.542
  • EURO 36.534
  • ALTIN 2891.409
  • ...
`Şeyh Said`i katleden ve köyleri yakan, aynı zihniyettir`
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
DİYARBAKIR – Bir dönemin tanıklarından Kamil Diril, Şeyh Said kıyamı ve köylerin yakılması ile ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu.

Şeyh Said’in kıyamından yaklaşık 10 yıl sonra doğduğunu ancak o zamanlar bile topraktan sıcakkan kokularının geldiğini ifade eden Diril, şimdi bile köylerinin bazı bölgelerinde taptaze cesetler ve kan kokularının geldiğini söyledi.
 
O zamanlar köylerinde yüzlerce katliam olduğunu söyleyen Diril, Şeyh Said kıyamından sonra yine aynı zihniyetin köylerinde kendilerine rahat vermediğini, çevredeki birçok köyü yaktığını, köylüleri ise meydana toplayıp katlettiğini söyledi.
 
“Şeyh Said Allah’ın davası için kıyama kalktı”
Şeyh Said’in kıyama başladığı yerden başlayarak kendi köyleri olan Bingöl Genç ilçesi Kawar köyüne geldiğini söyleyen Diril, “Şeyh Said sırf Allah rızası için, Allah’ın davası elden gidiyor diye kıyama kalktı. Bizim köye geldi ve bizlere davasını anlattı. Bizim babalarımız ve akrabalarımız ona güvendi davasının samimi olduğuna inandı. Ancak Şeyh Said Diyarbakır’a gidince Mardinkapı’da bizim insanlarımız onlara bir komplo kurdular. Şeyh Said ve arkadaşlarına iftira attılar ve idama kadar götürdüler. Şeyh Said’i  27 arkadaşıyla şuan Dağkapı da bulunan Alman Hastanesinin arkasında astılar. Bunların hepsini Mustafa Kemal Atatürk ve onun askerleri yaptı.” dedi.
 
Aynı zihniyetlerin 1927’de köylerini yakmaya başladıklarını ifade eden Diril, “Askerler yine birgün köylerimizi yakmaya geldiklerinde Hacı Hamid diye bir köylümüz gidip askerlere dedi ki müsaade edin de içeride Kuranımı alayım çünkü Kuran benim hayatımdır. Onlarda hayır izin vermiyoruz ne Kuran-ı dediler. Ve herkesi dışarı çıkarıp evlere benzin döküp tüm köyü yaktılar.” ifadelerini kullandı.
 
“Köylerimizde dehşet verici katliamlar yaşandı”
Köylerinde dehşet verici katliamlar yaşandığının altını çizen Diril, “Babamın anlattığına göre O zamanlar askerler bizim köyün arkasında nenemi yakalayıp bağladılar. Bağladıktan sonrada işkence edip öldürdüler. Amcam da küçük olduğundan dolayı sürünerek annemin yanına gitti ve işkenceden dolayı dışarı çıkan bağırsakları ile oynadı. Babam da amcamı görür görmez gidip onu oradan uzaklaştırdı. Sonra da askerlere yakalanmadan kaçıp gittiler. Yine ben henüz küçükken babamın amcası ile birlikte dolaşıyordum amcam bana dedi ki, bu ormanlığın altında bir çukur vardı askerler geldiklerinden dolayı 5-6 kişi oraya saklandık. Yaya olarak ve atla gelen askerler bizim üzerimizden geçtiler. Ancak bir tane atın ayağı bizim saklandığımız yere doğru indi ve benim omuzuma değdi. Ben acılar içinde kıvranmama rağmen ses çıkarmadım. Çünkü en ufak bir ses çıkardığımda gelip bizi yakalayıp öldürürlerdi. Askerler gittikten sonra da çıkıp evlerimize gittik.” İfadelerine yer verdi.
 
“Askerlere yakalanma korkusundan kendi kızını elleriyle dereye atıp boğdu”
Bir annenin askerlere yakalanma korkusundan dolayı kendi kızını elleriyle dereye atıp boğduğunu ifade eden Diril son olarak, “Bizim köyde Zekiye adında biri vardı kendisi ölmüş ama kızları halen yaşıyor. Bir gün tekrar askerler köyü basınca köylünün tamamı saklanmak zorunda kaldı. Askerler her yeri didik didik arıyorlar. Bizim köylüler de dere kenarında saklanıyorlar askerlere yakalanmamak için. Askerler tüm köyü yaktı ancak ona rağmen köylüleri arıyorlardı hepsini öldürmek için. Zekiye’nin de küçük bir kızı vardı. Çocuk sürekli ağlıyordu ne yaptılarsa bir türlü susturamadılar. Askerler de yavaş yavaş kendilerine doğru yaklaşıyordu. Ne yapalım ne edelim derken Zekiye çocuğunu tutup dereye attı ve boğdu. Çocuğun sesinin kesilmesinden dolayı askerler kendilerini göremeden geri gittiler.”  İfadelerini kaydetti. 
 
(Ömer Yasin Ergin - İLKHA)

Bu haberler de ilginizi çekebilir