• DOLAR 34.539
  • EURO 36.633
  • ALTIN 2928.996
  • ...
İSLAMİ STK’LARA saldıranları devlet mi koruyor?
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
M. Sait Adiyaman / Diyarbakır
Dava Partisi Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Türkiye ve dünyadaki son gelişmeleri düzenlediği basın açıklamasında değerlendirdi.
 
HÜDA PAR Diyarbakır İl Başkanlığı binasında gerçekleştirilen basın toplantısında konuşan Yapıcıoğlu, Suriye’deki gelişmelerden Mısır’da gerçekleştirilen referanduma; partilerine yönelik yapılan komplo ve yasadışı dinlemelerden, İslami kuruluşlara yapılan saldırılara ve Batman’da BDP/HDP’nin yapmaya çalıştığı ahlaki yozlaşmaya kadar birçok konuda açıklamada bulundu.

BİR TARAFTA YOLSUZLUK DİĞER TARAFTA AHLAKİ YOZLAŞMA
Batman başta olmak üzere toplumda yaşanan ahlaki yozlaşmaya değinen Yapıcıoğlu, Kürdistan bölgesinde fuhuş, sapıklık ve uyuşturucu gibi toplumsal ahlakı erozyona uğratan faaliyetlerin hız kazandığına dikkat çekti.
 
Yapıcıoğlu, “Ülkenin bir bölümü yolsuzluk ve rüşvet gibi ahlaki yozlaşmanın bir çeşidini konuşurken, özellikle Kürdistan bölgesinde ise fuhuş, sapıklık ve uyuşturucu gibi toplumsal ahlakı erozyona uğratan faaliyetlerin hız kazandığı görülmektedir.
 
Sivil toplum kuruluşları eliyle, toplumun inanç ve ahlaki değerlerine zıt fikir ve davranışlara meşruiyet kazandırılmakta ve nesil emniyeti tehdit edilmektedir. Batman’da geçtiğimiz hafta yapılan Kürt ve Kürdistan mücadelesi kılıfı altında meşrulaştırılmaya çalışılan cinsi sapıklık paneli buna tipik bir örnektir” dedi.

“CİNSİ SAPIKLIĞIN ÖZENDİRİLMESİ KABUL EDİLEMEZ”
Ahlaksızlığın meşrulaştırılmasının halka yapılmış en büyük ihanet olduğunu söyleyen Yapıcıoğlu, “Fuhuş ve uyuşturucunun her türlüsüne merkezi ve yerel otoritelerin göz yumduğu, bu sebeple hemen her köşede satıcısı ve müptelası bulunan uyuşturucu belası def edilememişken, fuhuş ve cinsi sapıklığın özendirilmesi kabul edilemez girişimlerdir.
 
Türk Solu ve marjinal sapkın görüşlerin, Kürt halkının oyları ile siyaset sahnesine taşınmasının kilometre taşlarından biri olan sapıklık paneline ön ayak olan ve bu imkanı tanıyan, hoş gören her kim olursa olsun sandıkta bedelini ödeyecektir” şeklinde konuştu.

DEVLETİN TAVRI ACZİYET Mİ, YOKSA AZMETTİRME Mİ?
Diyarbakır’ın Ergani ilçesinde bir medreseye içerisinde öğrencilerin bulunduğu sırada silahlı saldırı düzenlenmesine tepki gösteren Yapıcıoğlu, “Aynı hafta Batman’da İslami faaliyetleri ile öne çıkan Bilge Eğitim Derneği Pazaryeri Şubesi’ne kimliği belirsiz kişi veya kişiler tarafından ses bombası atıldı.
 
Yerel seçimler yaklaştıkça bu türden saldırıların artması bir yana, devletin saldırganları yakalamakta gösterdiği acziyet, saldırganların devlet eliyle korunup kollandığı veya azmettirildiği ihtimalini kuvvetlendirmektedir” ifadelerini kullandı.

PKK VE BDP’NİN KAYITSIZLIĞI BARIŞA VURULMUŞ BİR DARBEDİR
İslami dernek ve vakıflara yönelik yüzlerce saldırı yapıldığını ve bunlardan birinin bile failinin bulunmadığını söyleyen Yapıcıoğlu, “Açıkça ortaya çıkmıştır ki, devlet içindeki bir takım karanlık yapılar, Kürtler arasında yeni bir çatışmanın çıkması için var gücüyle çalışmaktadır.
 
Kendi tabanlarından devşirilen çetelerin kullanıldığı ve kışkırtıldığı açık olan bu saldırılar karşısında PKK ve BDP’nin kayıtsızlığı, kan ve ölüm üzerinden siyasi rant elde etmeye alışık olmalarından ileri gelse de Kürt halkının başta kendi iç huzur ve barışının tesisine vurulmuş bir darbedir. Bu kesimleri, devlet içindeki derin yapıların maşası haline gelmiş bilinçsiz gençleri kontrol etmeye, kimden gelirse gelsin veya kime yönelirse yönelsin bu tür saldırılara karşı açıktan tavır almaya davet ediyoruz” diye konuştu.

YASADIŞI DİNLEMELER TÜM HIZIYLA DEVAM EDİYOR
Kuruldukları günden beri partilerinin yasadışı dinlendiğini söyleyen Yapıcıoğlu, “Emniyet veya MİT kaynaklı yasadışı dinlemelerden nasibini çokça alan partimize yönelik, böcekli ve araçlı dinlemelerin deşifre edilmesinin ardından, düzenlenen sahte evraklarla mahkemeler eliyle partimiz üyelerinin ve adaylarının da telefonlarının bu süreçte dinlemeye alındığı ortaya çıktı.
 
Partimizin kuruluşundan 3 ay kadar sonra pek çok yöneticimizin de aralarında bulunduğu yüzlerce arkadaşımız, telefon ve ortam dinleme suretiyle 8 ayı aşkın bir süre ile takip edildikleri anlaşılmıştır. Bu takipler ile ilgili belgeleri de daha sonra basın ile paylaşacağız” şeklinde konuştu.
DARBECİLERİN ANAYASASI MEŞRUİYETİNİ YİTİRMİŞTİR
Dış gündeme ilişkin olarak Mısır’da gerçekleştirilen referanduma değinen Yapıcıoğlu, “Anayasa referandumuna katılımın, Müslüman Kardeşler teşkilatının boykot çağrıları üzerine yüzde 40’ın altında kaldığı Mısır’da cunta yönetimi baskısını sürdürüyor. Referandum aleyhtarı gösterilere yönelik sert müdahaleler sonucu onlarca Müslüman şehid olurken, halkın boykot çağrılarına uyması ile düşük bir oranla kabul edilen Anayasa, meşruiyetini şimdiden yitirmiştir” dedi.

“BUDİSTLER AZDIKÇA AZIYOR”
Myanmar’da Budist çetelerce düzenlenen baskınlar sonucu 60 kişinin hayatını kaybettiğini söyleyen Yapıcıoğlu, “Müslüman devletlerin adeta Budistlerin insafına terk ettiği, vahşi bir şekilde her gün can veren mazlum Myanmar Müslümanlarının sahipsizliği, tarihe kara bir leke olarak geçecektir.
 
Müslüman devletlerin askeri hiçbir etkinlik göstermemesi kabul edilebilir gibi görünse de siyasi alandaki nemelazımcılığının hiçbir mazereti olamaz. Emperyalist emeller söz konusu olduğunda süper güçlerin emrinde her türlü askeri ve siyasi varlığını ortaya koyan Müslüman devletler, Müslümanlara yönelik gerçekleştirilen bu ve benzeri katliamlardaki sessizlikleri ile pay sahibi olduklarını unutmamalıdırlar” şeklinde konuştu.

CENEVRE’DE BİR SONUÇ ÇIKMASI BEKLENEMEZ
2012 yılının Haziran ayında gerçekleşen Cenevre-1’in ardından, Cenevre-2 Konferansının başladığını belirten Yapıcıoğlu, yapılan bu konferansın uluslararası kamuoyunun beklentilerini karşılayacak ve Suriye’ye sükûnet getirecek bir sonuç doğurmasının beklenemeyeceğinin altını çizdi.
 
Yapıcıoğlu, “Emperyalist güçler ile bu güçlerin yanında konumlanmış bölge ülkelerinin bilek güreşine dönüşen vekaleten savaşın sürdüğü Suriye’de esas önemli olan bu savaşın bir an önce durması, yeni oluşturulacak yönetimde tüm halkların ve kesimlerin adil temsiliyetinin sağlanmasıdır.
 
Suriye’de yaşayan halklara rağmen ve onlar adına yapılacak anlaşma veya görüşmelerin netice vermesi ve meşruiyet kazanması mümkün değildir. Her türlü etnik, inanç ve mezhep aidiyetinin temsili, Suriye’de akan kanın durması ve adalet üzere yeni bir gelecek inşası için elzemdir” dedi.

İNSANLIK DRAMI HER GEÇEN GÜN ARTIYOR
Suriye’de iç savaş nedeniyle insanlık dramının her geçen gün daha da ağırlaştığını söyleyen Yapıcıoğlu, “Başta Yermük Kampı olmak üzere ülkenin hemen her yerinden açlık ve sefalet manzaraları geliyor. İki gün önce de işkence edilerek öldürülmüş kişilere ait fotoğraflar basına servis edildi. Beşşar Esed’in zalimliğini anlamak ve tescil etmek için esasen bu fotoğraflara ihtiyaç yoktur. Bu fotoğrafları gördükten sora Esed’in zalim olduğunu daha yeni anlamış olanlar aklı gözünde olanlardır.
 
Dünyanın sessiz ve duyarsız kaldığı bu insanlık dramına Müslüman halklar sessiz kalmamalı, maddi manevi her türlü desteğini Suriye halkından esirgememelidir” ifadelerini kullandı.

DAVETİN GERİ ÇEKİLMESİ DİPLOMATİK SKANDAL
Cenevre-2 Konferansının iki gün öncesine kadar İran’ın da katılacağının açıklandığını dile getiren Yapıcıoğlu, ABD Dışişleri Bakanı Kerry’in talebi üzerine BM Genel Sekreteri Ban’ın, İran’a yaptığı daveti geri çekmesini de diplomatik bir skandal olarak değerlendirdiklerini ifade etti.

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir