BİR ÖZLEM MEKTUBU
Kalbimizin hiç kapanmayan yarası tekrar kanamaya başladı.
Senin acını en derin hücrelerimizde bile hissediyoruz yüreğimiz yanıyor.
Senin acının bir tek zerresini bile unutamamışken aradan kaç yıl geçse de biz seni nasıl unutabiliriz ki…
Sen bizim ruhlarımıza al kızıl kanınla işlenmişsin, biz sende ve senin acında kaybolmuşuz, bunun içindir ki sen bize benliğimizden ötesin. Hal böyle iken seni nasıl unutalım ki ey kalbimizin yanan hiç sönmeyen ateşi. Biz kendimizi bildik bileli yaz mevsiminin muharrem ayında yas tutardık. Muharrem ayını matem ayı diye bilirdik çünkü biz Kerbela’yı o zaman yaşamıştık.
Nereden bilebilirdik ki bir Kerbela’yı da kışta yaşayacağımızı, en ağır darbeleri kışta yiyeceğimizi ve en büyük acılar Ocak yanının on yedisinde yaşayacağımızı nereden bilirdik?
Aslında sen bize anlatmıştın da biz anlayamadık. Hani sen demiştin ya; bu dava çok değerlidir en iyilerimizi feda etmek gerek ve öyle oldu da bu dava uğruna en iyilerimiz feda oldu.
Ve işte sen hiç düşünmeden kendini de feda ettin bu dava uğruna 33 kuruşunu bağrında topladın.
Bize ikinci bir Kerbela’yı yaşattın, kış mevsiminde içimiz yandı.
Ocak ayının karı içimizdeki ateşi söndürmeye yetmedi.
Yani anlayacağın Hüseyin can aradan değil yıllar asırlar geçse de biz senin acını asla unutmayacağız.
Sen gittin bizi yapayalnız ve kimsesiz bıraktın, mevsimleri karıştırdık ve acı üstüne acı yaşadık.
Zalim Yezid’ler bizleri rahat bırakmadılar; bize Kerbela’yı tekrar tekrar yaşattılar. Nereye baksak hangi yöne dönsek yeni bir Kerbela ve yeni bir Hüseyin’le karşılaştık.
Senden sonra o kadar çok Hüseyin’i kurban verdik ki biz şaşırdık hangisi için nerede ne zaman kaç gün kaç gece yas tutacağımızı bilemedik, hangi Hüseyinler için ağlayıp yanacağımızı, hangileri için yas tutup karalar bağlayacağımızı bilemedik şaşırdık,
Yazın kavurucu sıcakları altında susuzluktan dili damağı kurumuş ve dudakları çatlamış halde başı gövdesinden koparılarak mübarek naaşı kurda kuşa yem edilip şehid olan Hüseyine mi ağlayalım,
Yoksa kışın dondurucu soğuk karları altında 33 yarayla şehit olan Hüseyin’e mi yanalım.
Yoksa, yoksa onların yolundan gidip onlar gibi şehit olan Hüseyinler için mi? Hangisi için kaç gün kaç gece yas tutacağımızı bilemedik.
Senden sonra Hüseyin can sadece, sadece yolumuzu değil, kendimizi de kaybettik.
Her taraftan kuşatıldık, en yakın dost olarak gördüklerimizden bile üst üste ihanet darbeleri yedik. Biz sensiz Kerbela’larda yapayalnız kaldık ve sen gittikten sonra bize her türlü çile ve eziyet reva görüldü. Bütün yollarımız kapandı, sadece geri dönüş yolunu gösterdiler bize. Yezidlerin torunları bizi yolumuzdan döndürmek için ellerinden gelen her şeyi yaptılar, biz bu yola girdiğimizde her şeyden vazgeçmiştik, her şeyi adamıştık bu davanın uğruna, bir tek canımız kalmıştı onu da vermeye hazırdık.
Her şeye rağmen geri dönmeyecektik, Rabbimize söz vermiştik, sözümüzü tutma zamanıydı.
Rabbimizin izniyle ve yardımıyla geri dönmedik, var gücümüzle mücadele etmeye devam ettik, hiç kimseye hiçbir şeyi terk etmeden aylarca yıllarca gözyaşlarımızı içimize akıttık. Senin ve yolunda yürüyen Hüseyin’lerin yasını tuttuk, içimiz kan ağladı. Yüreğimizde kasırgalar fırtınalar koptu yine de rabbimizin biz emrettiği gibi sabrettik bu yolda sabrın en acı meyvesini de biz tattık.
Rabbimizin; “Üzülmeyin, gevşemeyin, eğer inanıyorsanız zafer sizindir” ayetiyle ayakta durduk, Rabbimizin bize vaad ettiği zaferin ve yardımın geleceği günü bekledik.
Bir anda gece bitti, güneş doğdu, bütün yollarımız açıldı, hani derler ya zahmetten sonra rahmettir, evet evet bu kadar şeyden sonra daha bu dünyadayken Rabbimizin bize gönderdiği apaçık rahmetiydi, hani Hz İsa söylemişti ya; ‘Dile getirmekten korktuğunuz kelimeleri gün gelecek çatılardan haykıracaksınız’ ve gün o gündü.
İçimizde o kadar çok şey birikmişti ki artık içimizi boşaltma zamanıydı. Yerimizde duramıyorduk, küçük alanlar bize dar geldi, meydanları doldurduk. Senin davanı haykırdık, meydanlarda içimizi döktük, çektiğimiz her şeyi unutup geride bıraktık ama ne seni ne de acını unutamadık hiçbir zaman da unutmayacağız Hüseyin can. Bugüne kadar her türlü zorluğa göğüs gererek sahip çıktığımız emanetine bugünden sonra da Allah’ın izniyle malımız ve canımız pahasına sahip çıkacağımıza söz veriyoruz ve sözümüzde durucağız inşaallah.
Aklime Duman/doğruhaber