`Roboski İçin Adalet Arayışından Vazgeçilmemeli`
Van`da bulunan İslami sivil toplum kuruluşları, geçtiğimiz günlerde askeri savcılar tarafında takipsizlik kararı verilen Roboski davasıyla ilgili adalet arayışından vazgeçilmemesi çağrısında bulundular.
VAN- Roboski kararı hakkında değerlendirmelerde bulunan Mustazaflar Cemiyeti Van Şubesi, İnsan ve Medeniyet Hareketi ile Gökkuşağı Derneği yöneticileri, Roboski’de işlenen adaletsizliğin katlanarak devam ettiğini belirterek, gerek mağdurların gerekse sivil toplum kuruluşları ve insan hakları savunucularının Roboski katliamı ile ilgili adalet arayışından vazgeçmemeleri gerektiğini belirttiler.
“Bu sonuç davanın askeri mahkemeye devredilmesinin sonucudur”
Bugüne kadar kapalı kapılar ardından alınan kararlardan medet ummanın doğru olmadığını belirten Mustazaflar Cemiyeti Van Şube Başkanı Recep Karabulak, süreç içerinde izlenen politikanın baştan beri yanlış olduğunu belirterek, “Hal böyleyken burada olumlu bir sonuç çıkmasını beklemek akıl karı değildir. Şeffaf bir ortamda yapılmayan bir davanın, suçlular tarafından ele alınması ve kontrol edilmesi bu sonucu ortaya çıkarmıştır. Ortada 34 tane parçalanmış ceset olmasına rağmen faillerin bulunmaması bizlere ne kadar da çirkin bir komplo içerinde olunduğunu göstermektedir” dedi.
Bugüne kadar kapalı kapılar ardından alınan kararlardan medet ummanın doğru olmadığını belirten Mustazaflar Cemiyeti Van Şube Başkanı Recep Karabulak, süreç içerinde izlenen politikanın baştan beri yanlış olduğunu belirterek, “Hal böyleyken burada olumlu bir sonuç çıkmasını beklemek akıl karı değildir. Şeffaf bir ortamda yapılmayan bir davanın, suçlular tarafından ele alınması ve kontrol edilmesi bu sonucu ortaya çıkarmıştır. Ortada 34 tane parçalanmış ceset olmasına rağmen faillerin bulunmaması bizlere ne kadar da çirkin bir komplo içerinde olunduğunu göstermektedir” dedi.
“Müslüman Kürt halkına yapılan her cürüm sümen altı edilmiştir”
Davanın askeri savcılara devredilmesi, suçluların devlet eliyle koruma altına alındığını gösterdiğini belirten Mustazaflar Cemiyeti Van Şube Başkanı Recep Karabulak, “Devlet eliyle yapılan cürümlerin neticesi ne olursa olsun devlet lehine işliyor. Malumunuz Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana Fırat’ın doğu yakasındaki Müslüman Kürt halkına karşı yapılan her türlü cürüm sümen altı edilmiştir. Dersim’de, Zilan’da, Özalp’ta ve yakın tarihte Roboski katliamında onlarca sivil insanımız katledildi. Ama bu bizzat devlet eliyle yapıldığı için sümen altı edildi. Fırat’ın diğer yakasındaki herhangi bir yerde Allah muhafaza böyle bir olay vuku bulsaydı emin olun çok daha farklı neticelenirdi.” Tespitinde bulundu.
Davanın askeri savcılara devredilmesi, suçluların devlet eliyle koruma altına alındığını gösterdiğini belirten Mustazaflar Cemiyeti Van Şube Başkanı Recep Karabulak, “Devlet eliyle yapılan cürümlerin neticesi ne olursa olsun devlet lehine işliyor. Malumunuz Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana Fırat’ın doğu yakasındaki Müslüman Kürt halkına karşı yapılan her türlü cürüm sümen altı edilmiştir. Dersim’de, Zilan’da, Özalp’ta ve yakın tarihte Roboski katliamında onlarca sivil insanımız katledildi. Ama bu bizzat devlet eliyle yapıldığı için sümen altı edildi. Fırat’ın diğer yakasındaki herhangi bir yerde Allah muhafaza böyle bir olay vuku bulsaydı emin olun çok daha farklı neticelenirdi.” Tespitinde bulundu.
“Halk nezdinde bu dava kesinlikle bitmeyecek”
Eski İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in o dönemki açıklamalarının devletin olaya bakış açısını ortaya koyduğunu aktaran Karabulak, tüm bunlara rağmen bölgede faaliyet yürüten STK yöneticileri ve insan hakları savunucularının olayın üzerine gitmesi gerektiğini ifade ederek, “Halk nezdinde bu dava kesinlikle bitmeyecek. Her ne kadar Dersim, Zilan ve Roboski katliamları devlet nezdinde bitmiş olsa da halk nezdinde ve hak nezdinde hiç bitmedi bu saatten sonrada bitmeyecektir. Burada bizlere düşen görev mademki bir mazlumiyet var. Mazlumiyet’i dile getirmek Müslüman olarak kendi görevimizdir ve cemiyet olarak da biz bu konudaki bütün atılımları en önde yapmaya çalışacağız.” Diye konuştu.
Eski İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in o dönemki açıklamalarının devletin olaya bakış açısını ortaya koyduğunu aktaran Karabulak, tüm bunlara rağmen bölgede faaliyet yürüten STK yöneticileri ve insan hakları savunucularının olayın üzerine gitmesi gerektiğini ifade ederek, “Halk nezdinde bu dava kesinlikle bitmeyecek. Her ne kadar Dersim, Zilan ve Roboski katliamları devlet nezdinde bitmiş olsa da halk nezdinde ve hak nezdinde hiç bitmedi bu saatten sonrada bitmeyecektir. Burada bizlere düşen görev mademki bir mazlumiyet var. Mazlumiyet’i dile getirmek Müslüman olarak kendi görevimizdir ve cemiyet olarak da biz bu konudaki bütün atılımları en önde yapmaya çalışacağız.” Diye konuştu.
Yapılan cürüm karşısında sessiz kalanların da bu katliamı yapanlarla ortak olduğu uyarısında bulunan Karabulak, “Onun için bu olayın karşısında sesiz kalmadığımızı ve sesiz kalmayacağımızı tekrar ediyoruz” ifadelerinde bulundu.
“Takipsizlik kararı katliamı örtbas edemeyecek”
28 Aralık 2011’de gerçekleşen saldırının bir katliam olarak insanlık tarihinde kara bir sayfada yer aldığını belirten İnsan ve Medeniyet Hareketi (İMH)Yönetim Kurulu Başkanı Abdurrahman Eren, bütün devletlerin hata edebileceklerini ancak önemli olan bu yapılan hatayı telafi etmeleri olduğunu belirterek, “Bu ise çıkıp devlet adına özür dilemektir. Ancak bunun yerine verilen bu takipsizlik kararı olayı örtbas etmeye yöneliktir. Hâlbuki katliamda vuran pilot belli emri veren komutan belli ve onunda emir aldığı yer de bellidir.” Dedi.
Bu kararın arkasında kamuoyunda saklanan gerçeklerin yattığına işaret eden Abdurrahman Eren, “Bugüne kadar yapılan girişimlere rağmen takipsizlik kararı verilmişse demek ki burada gizli olan bazı şeyleri halkla paylaşmak istemeyişleri yatıyor.” İfadelerine yer verdi.
“Askeri savcının kararı belliydi”
Kararın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşınmasının bile Türkiye için büyük bir ayıp olduğunu savunan Eren, bu olayın sivil mahkemelerden alınarak askeri mahkemelere verilmesinin bir acziyet ifadesi olduğunu belirterek, “Askeri savcının ne yapacağı zaten belliydi. Çünkü emir aldığı yer bellidir. Eğer adaletli bir yargılama istenseydi. Bu askeri mahkemeye verilmezdi. Yani askeri savcılara üstünüzü yargılayın denilmezdi.” Diye konuştu.
Kararın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşınmasının bile Türkiye için büyük bir ayıp olduğunu savunan Eren, bu olayın sivil mahkemelerden alınarak askeri mahkemelere verilmesinin bir acziyet ifadesi olduğunu belirterek, “Askeri savcının ne yapacağı zaten belliydi. Çünkü emir aldığı yer bellidir. Eğer adaletli bir yargılama istenseydi. Bu askeri mahkemeye verilmezdi. Yani askeri savcılara üstünüzü yargılayın denilmezdi.” Diye konuştu.
“Roboski’de sadece skandallara imza atıldı”
Arada geçen 2 yılda Roboski’de devletin sadece skandallara imza attığını ifade eden Gökkuşağı Derneği Genel Sekreteri Kemal Çelen ise, “Roboski davasıyla alakalı şuana kadar devletin atmış olduğu ciddi bir adım yok. Sürekli bekletilen sürekli sümen altı edilmek istenen bir tutumla karşı karşıyayız. Maalesef Türkiye’de bazıları yargıyı sürekli birilerinin tekelinde işletmeye çalışmaktadır. Yargı için bağımsızlık bu güne kadar hep lafta kaldı” ifadelerini kullandı.
Arada geçen 2 yılda Roboski’de devletin sadece skandallara imza attığını ifade eden Gökkuşağı Derneği Genel Sekreteri Kemal Çelen ise, “Roboski davasıyla alakalı şuana kadar devletin atmış olduğu ciddi bir adım yok. Sürekli bekletilen sürekli sümen altı edilmek istenen bir tutumla karşı karşıyayız. Maalesef Türkiye’de bazıları yargıyı sürekli birilerinin tekelinde işletmeye çalışmaktadır. Yargı için bağımsızlık bu güne kadar hep lafta kaldı” ifadelerini kullandı.
Kararın AHİM’e gitmeden çözülmesi gerektiğini de ifade eden, Çelen, dava süreci ve takipsizlik kararında son zamanlarda varlığı tartışılan paralel yapılanmaların etkisinin olabileceğine de işaret ederek, “Türkiye’de yönetim devlet erki sadece göründüğü boyutuyla değildir. Görünen boyut belki bir buz dağlarının görünen boyutu kadardır.” Değerlendirmesinde bulundu.
Çelen, ayrıca verilen takipsizlik kararının çözüm sürecini etkilemediğini de sözlerine ekledi. (Murat Dalgın-İLKHA)