Evsel ürünlerdeki gizli tehlikeye dikkat!
Evlerin mutfağında bulunan teflon kaplar, kağıt mutfak gereçleri, leke ve kir tutmayan tekstil ürünleri ile fast-food ambalajlarının dayanıklılığını arttırmak için PFC (fazla sayıda flor içeren kimyasal) maddesinin kullanıldığını belirten uzmanlar, bu maddenin bir çok sağlık sorununa yol açtığına dikkat çekti.
MERSİN - Hayatın her alanında kullanılan dayanıklı evsel ürünlerle ilgili çarpıcı açıklamalarda bulunan Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bilgehan Güzel, bu ürünlerde kullanılan maddenin birçok sağlık sorununa yol açtığını söyledi.
Prof. Dr. Bilgehan Güzel, evsel ürünlerin kalitesini artırmak için kullanılan PFC maddesinin, doğurganlığın azalması, düşük riski, hiperaktivite, kolestrol düzeyinde artış, triod hormon düzeyinde bozulma ve mesane kanserine yol açtığına dikkat çekti. Prof. Dr. Güzel, ürün alırken içinde PFC maddesinin olup olmadığına mutlaka dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.
PFC’ler nedier ve hangi ev gereçlerinde bulunur?
Evsel ve endüstriyel ürünlere uzun süre dayanıklılık ve ayrıcalıklı pek çok özelliklerin kazandırılması için, perflorooktan sülfonat (PFOS), perflorooktanoik asit (PFOA) gibi fazla sayıda flor içeren kimyasal (PFC) maddelerin kullanılıyor. Kir tutmayan halılar, suya ve yağa dirençli kumaşlar, yanmaz döşemeler, teflon kaplı tüm mutfak ve ev ürünleri (tencere, tava, ütü servis kaşığı vb.), fast-food ambalajları, kağıt tabak ve bardaklar, kozmetik ve eczacılıkta kullanılan bazı tutkallar, elektronik, temizlik ürünleri, otomobil pasta ve cilaları, böcek ilaçları, boyalarda kullanılabilmektedir. PFC’ler mükemmel dayanımları nedeniyle birçok endüstriyel kullanım için ideal kimyasallardır, ancak bu dayanıklılık hem çevre hem de insan sağlığı açısından büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Araştırmalar, yarılanma sürelerinin insan bünyesinde PFOS için 5,4 yıl, PFOA için ise 3,8 yıl olduğunu bildirmektedir.” dedi.
Bünyemize nasıl alıyoruz?
PFC’lerin insan vücuduna beslenme yolu ile çok çabuk alındığını belirten Prof. Dr. Bilgehan Güzel şunları söyledi: “PFC’lerin insan vücuduna geçişleri henüz ayrıntılı olarak anlaşılamamış olsa da, beslenme yoluyla alımların en önemli kaynak olduğu bilinmektedir. Özellikle fast-food türü yiyeceklerin paketlenmesinde kullanılan malzemelerin yağ ve suya karşı direnç sağlayan kaplamalardaki PFC’ler yiyecek üzerine geçerek vücudumuza taşınmaktadır. Mikrodalga fırında pişirilen patlamış mısır torbaları PFC’leri yiyecek üzerine aktaran malzemelerin başında geliyor. Hayvansal ve bitkisel ürünler, içme suyu, teflon ve benzeri pişirme kapları beslenme yoluyla PFC alımının diğer kaynakları. Kir ve yağ tutmazlık işlemleri yapılmış halı ve döşemelik kumaşlar, bu malzemeler için hazırlanan özel deterjanlar, taş ve ağaç için geliştirilmiş yeni nesil izolasyon malzemeleri temas veya solunum yoluyla PFC’lerin vücudumuza alımının kaynakları arasında. Vücudumuza bu kadar kolay aldığımız PFC’lerin alınan miktarının yarısını ancak 5,4 yılda atabilmemiz, dikkat etmediğimiz takdirde vücudumuzda birikimini her geçen gün arttıracağını göstermektedir. Hamilelik öncesi etkilerinin yanı sıra, hamilelikte kordon yoluyla, doğum sonrasında ise anne sütüyle bebeklere PFC’lerin geçtiğinin belirlenmiş olması bayanların bu konuda çok daha duyarlı olması gerektiğini göstermektedir.” şeklinde konuştu.
İnsanlardaki PFOS ve PFOA düzeyi nedir?
Prof. Dr. Bilgehan Güzel, PFOS ve PFOA miktarını belirlemek amacıyla kan, göbek bağı kanı, karaciğer dokusu, döllenme sıvısı, yeni doğum yapmış bayanların sütü olmak üzere insan vücudu geniş çapta incelenmiştir. Yapılan incelemeler hemen hemen herkesin kanında belirlenebilir miktarda PFOS, PFOA ve diğer PFC’lerin bulunduğunu göstermektedir. ABD’de 12-18 yaşındaki çocuklarda 2000 yılı öncesi PFOS ve PFOA miktarları 35,2 ng/mL iken, bu tür kimyasalların yasaklandığı 2000 yılı sonrasında bu değerlerin 4 yıl içinde yüzde 30 oranında düşerek 25,2 ng/mL ye gerilediği bildirilmiştir. Yetişkinler üzerinde 2000 yılı sonrası yapılan çalışmalarda (20-80 yaş) bu miktarların A.B.D.’de 25 ng/mL, Danimarkda 38 ng/mL, Kanada’da 18 ng/mL iken ülkemizde olduğu gibi hiçbir yasaklamanın bulunmadığı Çin’de ise 141 ng/mL olduğu belirlenmiştir.” dedi.
İnsan sağlığı üzerine etkileri?
PFC’lerin insan sağlığı üzerindeki etkilerine değinen Prof. Dr. Bilgehan Güzel şunları söyledi: “PFC’lerin insan sağlığı üzerine etkilerini geniş ölçekte inceleyen az sayıda çalışma bulunmaktadır. Bu çalışmalarda PFC’lerin;
- Kadınlarda doğurganlığı azalma,
- Erkeklerde sperm kalitesinde düşüş,
- Düşük kilolu doğum,
- Hiperaktiviteye,
- Toplam ve kötü kollestrol düzeyinde artma,
- Troid hormon seviyesini değişme,
gibi etkilere neden olduğu bildirilmiştir. Ayrıca bu tür kimyasalların üretildiği bölgelerde yaşayanlar üzerinde yapılan çalışmalarda ise hamile kadınların tansiyonlarında düzensizlik, düşük yapma, ürik asit düzeyinde yükselme gözlenmiştir. Bu tür kimyasalların üretim tesislerinde çalışanlarda ise yukarıda sayılan rahatsızlıklara ek olarak prostat ve mesane kanserine yakalanma risklerinde yükselme olduğu bildirilmiştir. Görüldüğü gibi cenin düzeyinde başlayıp, bebeklik, çocukluk gibi insanın tüm gelişim evrelerinde etkin olan bu maddeler önlem alınmadığı takdirde tüm topluma yayılan bir sorun olarak karşımıza çıkacaktır." dedi.
PFC alımına karşı neler yapmalıyız?
Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bilgehan Güzel
PFC alımına karşı alınacak tedbirleri şöyle sıraladı;
- PFC leri ürünlerle temas sonrası birşeyler yemeden önce mutlaka elimizi yıkamalıyız.
- Fast food veya paketlenmiş hazır gıdalardan uzak durmalı, özellikle bu ürünleri kendi paketlerinde kesinlikle ısıtmamalıyız.
- Florlu ürünlerle işlem gördüğü belirtilen halı ve mobilyadan uzak durmalı hatta bu tür ürünleri satın alırken PFC kullanılıp kullanılmadığını sorgulamalıyız.
- Leke ve kir tutmayan tekstil ürünleri ile teflon kaplı malzemelerden uzak durmalıyız.
- Kişisel bakım ürünlerinde içerikleri mutlaka istemeli ve incelemeliyiz (Pudra, oje, traş kremi, losyonlar v.b.)
- İç mekanlarda tozumayı mümkün oldukça azaltmalı, polen filitreli veya su tuzaklı elektrikli süpürgeler kullanmalıyız.
- Klimalarımızın temizlik ve polen filtresi değişimini yılda bir kez mutlaka yapmalıyız.” diye belirtti. (A. Hakim Kurt - İLKHA)