• DOLAR 34.671
  • EURO 36.693
  • ALTIN 2932.286
  • ...
Roboski Katliamının Failleri Bulundu (!)
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
BİSMİHİ TEÂLA

Doğrusu başlığa bakınca, insanın içine biraz da olsa ferahlık geliyor. Evet, giden geri gelmiyor ama katliamı yapanların yakalanması ve hesap vermesi, ateşin kor gibi düştüğü yüreklere bir nebze de olsa su serpmiş olacaktı. Ama heyhat ki katliamı yapan ve yaptıranlar danışıklı döğüş yaparak birbirlerini ak(P)ladılar. Tıpkı Şehid İskilipli Atıf Hoca’ya yaptıkları gibi, önce katlettiler ve sonra da yargılıyorlar. Şahıslar değişse de zihniyet değişmiyormuş. ROBOSKİ’de sanki canlar katledilmemiş ve sanki ROBOSKİ’lilerin evlatları hiç yokmuş gibi davranıldı ‘’KOVUŞTURMAYA GEREK YOK’’. Kovuşturma veya soruşturma katliamı yapanlar için artık yok belki ama artık bu devlet ricalinin de ne insafı; ne vicdanı ve ne de imanı var. İnsafsız; vicdansız ve imansız bir yönetim var başımızda.

‘’Kim bir cana kıymayan veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayan bir nefsi öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur.’’ (MAİDE SURESİ 32. Ayet-i Kerime Meali)

Evet Allah’ın c.c. Ayetinden de anlaşılacağı gibi, ROBOSKİ’de katledilen 34 can’a karşı, insanlık 34 kez katledilmiştir. Tabi buna bir de Hukuk ve Adalet katliamını da eklemek lazım.

Sorumluların değil köylülerin kovuşturmaya maruz kaldığı yerin adıdır ROBOSKİ. İdari ve askeri heyetler, şikâyetlerini geri çekmeleri karşılığında bu kovuşturmaları bitirebileceklerini söylüyorlardı. Hâlihazırda katledildikleri için beyanda bulundukları şikâyetleri, öldürdükten sonra bir de soruşturma açıyor hikmetinden sual edilmeyen devletimiz. Katliam var, katliamdan dolayı dile getirilen şikâyetler var, şikâyet edenler hakkında açılan soruşturmalar var. "sen şikâyetini çek, ben de soruşturmayı kaldırayım` diyen devlet var, Devlet içinde de Paralel bir devlet var.

Hülasa, SUÇLU VE SORUMLU OLANLAR, KATLEDİLEN CAN’LARMIŞ. O canları katledenler de, birileri için canan’mış. Candan geçtiler ama canandan vaz geçmediler.
 
Vatan sana canım fedacılığın, topyekûn aklın ve insanlığın fedasına karşılık geldiğini göstermiş oldu katliam mahalli. ROBOSKİ; eskiden yalnızca yaşamaya çalışan köylülerin, ilçeye gitmek için kullandığı yol üstündeki onlarca köyden biri. Şimdi devletin halkını bombaladığı olay mahalli. 34 sivilin ölümü vatan sevicilerin ruhunu okşamış takipsizlik kararına bakılırsa.
Bir de, bu vicdan yoksunlarının katliam kepazeliği üzerine, çıkıp da hala bu katliamı ve süreci meşrulaştırmaya çalışanlar var. ‘’Efendim onlar zaten kaçakçı idi’’ ‘’onlar sınır ihlali yapmışlarmış’’ ‘’Onlar vergi kaçıran vatan hainleri imiş’’ Eğer tüm bunların cezası sizin kanunlarınızdaki yeri top yekün katliam ise, batsın kanunlarınız sizinle birlikte yerin dibine.

Halkını kaçakçılık yapmaya zorlayan, halkına o bölgede hiçbir iş-geçim kapısı açmayan Türkiye Cumhuriyeti’nin "neden kaçakçılık yapıyorsunuz?" diyerek katlettiği 34 insanın katledildiği yer, katillerin Padişahın gölgesi altına sığınmaları ile örtbas edilecek ve unutulacak bir yer ve olay değildir. Kafatasçı zihniyetin ve devlet aklı(!)nın zuhur ettiği kafalar da yok değil sözlükte.
34 tane insan dediğin ne ki! Katledilmeleri Türkiye’de tek bir istifa bile getirmiyorsa onlar altı üstü et, sinir ve kemiktir! Değil mi?
Aslında adaleti, adaletsizliğin olduğu yerde aramak, adaletsizlere bir nevi madalya ve adaleti arayanlarca da adaletsizliktir.
Ne diyeceğimi bilemiyorum ki artık. 34 can yitirildi 2 yıl önce 17 çocuk koşup oynarken parçalandı yok edildi. Başımızdaki zat ta 3’tü 5’ti bol bol çocuk isteyen kişi önce haberim yok diyor şimdi de ne hikmetse haberim var TSK samimi bir şekilde görevini yaptı. Ahmet’e Mehmet’e bakmaz o diyor! Üstüne bir de alay eder gibi ‘’pardon yanlışlıkla oldu dedik özrümüzü diledik ve masum vatandaşları öldürdük ama bakın işte bol keseden tazminatta verdik daha ne istiyorsunuz’’ diyor? Gerçi şaşırmamak lazım değil mi orası doğu, korkulan gidilmekten köşe bucak sakınılan sınır içinde sınır konulan bir yer ve o yerde bir zamanlar kart kurt denilen bir ırkın insanları var değil mi? Yaşamaya hakları yok? Çocuk olmaya hakları yok? Bombaların sesini ninni kabul ederler onlar! Tatili ve rahatlığı bilmezler onlar! Rahat durmayı da bilmezler ve çoban olurlar; keçi güderler, sonra ‘’birileri emir alır bombalar orayı ölürler’’ değil mi?!
 
Türkiye’nin kuruluşundan beri adalet bekleyen o kadar çok şey var ki, ancak kafasını kuma gömüp "devlet te devlet" diye inleyenler bunu göremez. Eğer devletin bekası kendi vatandaşlarını katletmekse, Saddam da bunu yaptı ve şu anda Esed de bunu yapıyor. Peki devletleri baki kaldı mı? Kendilerinin saltanatı kurtuldu mu? Halkın ekseri huzuru buldu mu? Hayır, yine hayır ve koskoca bir hayır.
 
Bu ülkede hemen her kesin ve her kesimin muzdarip olduğu 1990’lı yıllar, birçok insanın kâbusu ve korkulu rüyası idi. Akl-ı Selim ve İmanlı hiçbir insanın bir daha o karanlık günlere dönmek istemediği bir dönemdir 1990’lı yıllar.
Şark illerinin her birinde bir vahşet, her mahallesinde bir kan gölü, her evinde bir gözyaşı ve her ferdin bağrını delip genzini yakan bir gözyaşıdır 1990’lı yıllar.
 
Her ne kadar o karanlık ve kesif ortamın başrolünde olanlar şu anda ortada olmasalar da, biz biliyoruz ki onlar halen de işbaşında ve o eski günlerinin özlemiyle plan ve projeler üretmek ve bunu hayata geçirmekle meşguller.

Her fırsatta, ‘’derin yapıları tasfiye edip kanunun karşısında hesap verdirdiklerini’’ söyleyen bir hükumet varsa da, aslında bu yapıların kökü ‘’FIRATIN DOĞUSUNDA’’ hayatiyetlerini sürdürüyorlar. Bilge köyü katliamında, çocuk/kadın ve erkek 47 masum vatandaşın hunharca katledilmesi veya Roboski’de katledilen 34 Can gibi. Tabi Başbağlar ve Susa katliamlarını da unutmadık ve İnşaALLAH ta unutturmayacağız.
 
Yıllardır Türk/Kürt çatışması çıkarmaya çalışan ve bunu nispeten de olsa başaran DERİN DEVLET ve onların yakınımızdaki akraba/arkadaş/eş/dost/komşu vb. uzantıları, artık eski altın yıllarını yaşayamadıkları için, şu an biraz daha temkinli davranarak kendilerini kamufle etmeye çalışıyorlar. Onların bu kamuflajları aslında bazıları tarafından bildik ama birçoğunca da bilinmeyen tarz bir gizlenme yöntemidir.
 
Bir insan niçin gizlenmek ister? Elbette yaptığı şeyin bilinmemesi ve başkaları tarafından öğrenilmemesi için. Yani bu PARALEL DEVLET veya Derin Devlet (adına her ne menem denirse densin) kendi halkına karşı, kendi vatandaşına karşı ve TC. Devletini kurarken omuz omuza savaşan dedelerin torunlarına karşı MELUN BİR OYUN İÇİNDELER. Evet, bu oyunun A,B,C bilmem hangi planına göre de, bazı masumların kanı akıtılmalıydı. Bunun için de pilot bölge olarak, yine Müslüman; yine Kürt ve yine Mazlum Köylüler seçildi. Artık iş, sadece SAĞANAK ŞEKLİNDE YAĞAN BOMBALAR’a kalmıştı ve bunun da düğmesine yine o bilin(en ama ye)medik el bastı ve buğday başağının rüzgârda savrulduğu gibi; Mazlumların cesetleri dört bir yana savruldu. Bombalar rüzgâr, cesetler de başak olmuştu. Cesetlerin bir parçası Irak’ta, bir parçası da Türkiye’de toprağa saçıldı. Tıpkı Ümmetin parçalanmış manevi bedeni gibi, mazlumların da bedeni paramparça olmuştu. Aynı Allah’a; aynı Kitab’a, aynı Peygamber’e ve aynı Kıbleye yönelenlerin paramparça olduğu gibi, cesetlerin paramparça olmasından sonra ROBOSKİDE ateşin düştüğü yeri yaktığı ailelerin paramparça olduğu gibi.

Kitapsız ve Kıblesizlerin, Ümmetin haline güldükleri gibi, Roboski’de parçalara ayrılan ve yanan cesetleri seyrettikçe keyif ve zevk alan katiller ve zalimler de büyük bir haz almışlardır. Planlarının bir parçası olan parçalanmış cesetleri izledikçe. Zevkten dört köşe olmuşlardır.
 
Evet, bu zevki katliamı yapanlar aldığı gibi, katliama direk veya dolaylı destek veren Hükumet yetkilileri de almıştır. Zira katliamın ardından Hükumet adına yapılan açıklamalar ve Başbakanın açıklamaları bunu açıkça ortaya koyuyor. Şayet Hükumet bu olaydan dolayı rahatsız olmuş olsaydı; ‘’Biz bu olayın Ankara’nın karanlıklarında kaybolmasına izin vermeyeceğiz’’ açıklamasının ardında durur ve suçlu olanları yargı önüne çıkarırdı.
 
ROBOSKİ’de yaşananların bütün dillerdeki karşılığı katliamdır. Katledilen insanların sorumluluğunu ve acısını hissetmeyip, köyün adı üzerinden etimolojik dersler vermeye kalkmak da en hafif tabirle cani olmayı gerektirir.

ROBOSKİ değil Ortasu!

NEWROZ değil Nevruz!

GEWER değil Yüksekova!

AMED değil Diyarbakır!

KÜRDİSTAN değil Doğu veya Güneydoğu!

Adlarını değiştirince (kafatasçı zihniyete) bir rahatlama geldi değil mi?

F16`ların kuyruğuna ilintili püfür püfür yalanlar. Apoletlerin arkasında ise katliamın emir komuta(N)ları.

Öldürülen 34 canın değil de; isminin aslında ne olduğunun tartışıldığı yer. O coğrafyada yıllardır Kürtler yaşadığına göre; yöre halkı tarafından adının Ortasu değil; ROBOSKİ olarak bilinmesinde anlaşılmayacak ne var? Ancak isminin ROBOSKİ olması, yerel dilde yıllardır öyle anılıyor olması katliamı haklı çıkarmadığı gibi, oraya Ortasu denmesi insanlıktan çıkmış yaratıklara, insanlık namına da bir şey katmaz.

Sırf ROBOSKİ demeyle ülkenin bölüneceğini düşünecek kadar akıl ve izandan uzak bir yönetim kadrosu var maalesef başımızda.

Unutulacak mı bu katliam? ROBOSKİ’yi bir daha sadece yıldönümlerinde hatırlanacak nice faili meçhul eylemden sadece birinin vuku bulduğu yer olarak mı anacağız artık.
 
Kim ne derse desin, insanlıktan ne kadar çıkarlarsa çıksınlar, ROBOSKİ; masum 34 genç sivilin katledildiği yer olarak anılacak ve katledilenlerin evlatları yaşadığı müddetçe de bu olayı yapan veya yaptıranları hep lanetle anacaklar.
 
Daha 7 ay önce kendilerini katleden ve özür bile dilemeyen hatta kendilerine yüzlerce kez hakaret eden ordunun kaza yapan üyelerine yardıma koşmakta bir an bile tereddüt etmeyen insanların yaşadığı köyün adıdır ROBOSKİ.
 
İster Ortasu köyü deyin, ister ROBOSKİ, faili malum cinayetin, meçhul faili 34 kişiye mezar olmuş bir coğrafyadır. Faillerin meçhul, meçhullerin de faile karışmadığı Roj-i Mahşerde buluşmak dileği ile…
 
Fi Emanillah Wesselam
 
ŞAHABETTİN ER/doğruhaber
 
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir