Yüreğimin Alev Aldığı O Gün
Çocuktum daha Mevsimlerden kış Yağan kar eşliğinde, balkonda kardan adam yapmaya çalışıyordum Zemheri soğukta üşüyen ellerimin uyuştuğunu hissedince sobanın yanında ısınmak için içeri gittim
O soğukta dışarıda olduğum için annemin kızması gerekirdi… Ama beni görmediler bile… Bakışları ekrana kilitlenmişti ailemin… Adeta nefeslerini tutmuşlardı… Annem ve babam tedirginlikle izliyorlardı canlı yayını… Ablamın gözlerinden ürkek bir şekilde yaşlar dökülüyordu… Abim… Abimin ise bakışlarının arkasındaki hüznü ve öfkeyi şuan bile tarif edemiyorum…
‘`Ne oldu..?`` diye soracak cesareti bulamadım kendimde… Bende bir süre TV`ye odaklandım… Bir evin etrafını sarmış birkaç silahlı adam vardı ekranda… Arada bir silah sesleri ve spikerin hararetli hararetli olayı anlatma telaşı… Kötü bir şeyler olduğunu anlamıştım… Ama o kötü şeyin ne olduğu hakkında fikrim yoktu… Alev alev yanan soba bile evdeki buz gibi havanın seyrini değiştirmiyordu… Tekrar oyunuma döndüm…
Ve bir zaman sonra anlamıştım, o gün olanları… Birkaç sene sonra kavramıştım o gün yaşananları…
O gün Hakk taraftarları ile batıl tayfasının belki de en şiddetli bir şekilde mücadele ettikleri günlerden bir gündü… O gün Hakk yarenlerinin; İslam`ın izzeti adına batılın askerlerine karşı sancağı dik tuttukları bir gündü… O gün bir cengâver haykırıyordu İslam`ın en gür sedasını, küfrün kara yüzüne karşı… O gün bir yiğit, kardeşlerine zarar gelmesin diye siper oluyordu cellâtlara karşı…
O gün bir İslam neferi; unutulmuş “Zillet, bizden uzaktır..!” düsturunu canlı canlı gösteriyordu, tüm insanlığa… O gün Kerbela`da Yezid`in askerleri tarafından etrafı kuşatılan Hz. Huseyn gibi yiğitçe çarpışıyordu, zamanın Huseyni…
O gün ‘`İslam için öleceksem; ey kılıçlar, alın canımı..!`` diyen şehitlerin rehberi ile aynı akıbeti paylaşıyordu, kendi zamanının Huseyni…
O gün bir lider, toprağa düşüyordu… O gün bir yiğit, kana boyanıyordu… O gün bir şehid, icazetini alıyordu şehadet mektebinden… O gün bir yiğit ‘`Bu dava çok büyüktür ve en iyileri feda etmek gerekir…`` sözünü ispatlıyordu, kendi canıyla…
O gün yer suskun… Gök suskun… O güne şahitlik ettiği için, zaman suskun… Tarih başını eğiyordu, o günü kendinde barındırdığı için…
Ve o gün ‘`Müslümanlar bitti, İslami uyanış bitti...!`` diye zafer naraları atıyordu, ekrandaki kararmış yüzler…
Heyhat…! Onlar nerden bilecek ki, o gün Huseyni mektebin; yüzlerce, binlerce talebesinin and içtiklerini… Onlar nerden bilecek ki, Huseyni sevdaya gönül veren yiğitlerin ‘`Yolun yolumuzdur, ey şehid…`` dediklerini…
Ve bu gün… Takvimler yine o günü gösteriyor…
Hakikati anlayamayan ümmetin kalbine kor düştüğünden beri,
Yürekler yine mahzun… Gönüller yine kederli…
Açtığın yolda belki tökezledik…
Belki sükût ettik haykırmamız gereken yerlerde…
Ama şahadet vaktinde ahdimiz olsun, ey Can…
Seni unutmadık…
Dava`nı yüklenip, dikenli yolda yürüyeceğiz ardın sıra…
Şehadetin kutlu olsun, ey Rehber…
Fatıma Zehra Baylan / Siverek – Yaş: 21
// Bazen de Yenilmek… Ama Asla Teslim Olmamak…
İşte Gerçek Zafer Budur…//
İşte Gerçek Zafer Budur…//