`Hükümet-Cemaat arasındaki atışmadan halk zarar görüyor`
Konya İnanç Özgürlükleri Platformu yaptığı basın açıklamasında, Hükümet ve Cemaat arasında yaşanan atışma ve çatışmalardan doğan maddi ve manevi zararlara dikkat çekti.
KONYA - Konya İnanç Özgürlükleri Platformu yaptığı haftalık 330. basın açıklamasında Hükümet ve Cemaat arasında yaşanan atışma ve çatışmalardan doğan maddi ve manevi zararlara dikkat çekti.
Platform adına basın açıklamasını okuyan Osman Gürel, "Ameller maksat ve hedefleri, niyetleri, meydana geldikleri zaman ve ortaya çıktıkları mekânla değerlendirilmelidir. Yapılan değerlendirmeler saymış olduğumuz şartların dışında ortaya çıkarsa eksik, kusurlu ya da yanlış olacaktır. Niyet okuyucusu değiliz, kimsenin niyetleri üzerinden de konuşacak da değiliz. Böyle bir yetki ancak gayb bilgisine sahip olanın elindedir. Maksat ve hedefler ise sonuçlardan ve ulaşılmak istenen yerlerden anlaşılabilir. Bu iki hizbin müttefik oldukları zamanda taraflardan her hangi birine yöneltilen tenkitlerde diğer tarafta eleştiri kendisine yapılıyormuş gibi hemen savunmaya geçiyordu. Birinin suçlu dediğini öteki yakalayıp hapsediyordu. Bu ittifakta problemlerin olduğunu söyleyenlere tepki her iki taraftan da geliyordu. Menfaat birlikteliği fiziksel bir aynilik biçiminde görülüyordu." dedi.
"Öküz mü öldü? Yoksa başka bir sebeple mi oldu?" diye soran Gürel, "Ortaklık bitince tarafeyn karşı taraf hakkında ortaya atılan geçmişteki bütün iddiaları katmerleşerek sahiplenmeye başladı... Bu iddialar ya doğrudur ya da yanlıştır. Doğru ise; Siz geçmişte bunları kabul etmiyor ve gereğini yapmıyordunuz? Yani yanlışı savunuyordunuz, suçun o gün ortağı idiniz. Yok, o gün yanlış ise; bugün bu yanlışı sahiplenerek niye insanlara zulmediyorsunuz?" dedi.
Gürel son olarak, "Müslümanlar olarak, herhangi bir insanı ve grubu, iman ettiğimiz dinimiz için eleştirmekten çekinmemeli, kınayıcıların kınamasından korkmamalıyız. Çünkü eleştirmekle amacımız, insanların şahısları, malları, kazançları, ticaretleri v.b. değildir. Her insanın uyarılmaya, eleştiriye ihtiyacı vardır. Eleştirmemek, sorunları halının altına süpürmek ve yapılan haklı eleştirileri taammüden örtbas etmek bilakis kınanmalıdır. Belki de bizim eleştirimiz, yanlış yolda olan bir tek kişinin bile olsa, yanlıştan dönmesine vesile olacaktır. Önemli olan, eleştiride adaletli olmak, insafı elden bırakmamak, sırf zanna dayanarak eleştiri yapmaktan kaçınmaktır. Tarafeyne olan uyarılarımız; `Din nasihattir` ilkesinden dolayıdır." ifadelerini kullandı.
Platform adına basın açıklamasını okuyan Osman Gürel, "Ameller maksat ve hedefleri, niyetleri, meydana geldikleri zaman ve ortaya çıktıkları mekânla değerlendirilmelidir. Yapılan değerlendirmeler saymış olduğumuz şartların dışında ortaya çıkarsa eksik, kusurlu ya da yanlış olacaktır. Niyet okuyucusu değiliz, kimsenin niyetleri üzerinden de konuşacak da değiliz. Böyle bir yetki ancak gayb bilgisine sahip olanın elindedir. Maksat ve hedefler ise sonuçlardan ve ulaşılmak istenen yerlerden anlaşılabilir. Bu iki hizbin müttefik oldukları zamanda taraflardan her hangi birine yöneltilen tenkitlerde diğer tarafta eleştiri kendisine yapılıyormuş gibi hemen savunmaya geçiyordu. Birinin suçlu dediğini öteki yakalayıp hapsediyordu. Bu ittifakta problemlerin olduğunu söyleyenlere tepki her iki taraftan da geliyordu. Menfaat birlikteliği fiziksel bir aynilik biçiminde görülüyordu." dedi.
"Öküz mü öldü? Yoksa başka bir sebeple mi oldu?" diye soran Gürel, "Ortaklık bitince tarafeyn karşı taraf hakkında ortaya atılan geçmişteki bütün iddiaları katmerleşerek sahiplenmeye başladı... Bu iddialar ya doğrudur ya da yanlıştır. Doğru ise; Siz geçmişte bunları kabul etmiyor ve gereğini yapmıyordunuz? Yani yanlışı savunuyordunuz, suçun o gün ortağı idiniz. Yok, o gün yanlış ise; bugün bu yanlışı sahiplenerek niye insanlara zulmediyorsunuz?" dedi.
Gürel son olarak, "Müslümanlar olarak, herhangi bir insanı ve grubu, iman ettiğimiz dinimiz için eleştirmekten çekinmemeli, kınayıcıların kınamasından korkmamalıyız. Çünkü eleştirmekle amacımız, insanların şahısları, malları, kazançları, ticaretleri v.b. değildir. Her insanın uyarılmaya, eleştiriye ihtiyacı vardır. Eleştirmemek, sorunları halının altına süpürmek ve yapılan haklı eleştirileri taammüden örtbas etmek bilakis kınanmalıdır. Belki de bizim eleştirimiz, yanlış yolda olan bir tek kişinin bile olsa, yanlıştan dönmesine vesile olacaktır. Önemli olan, eleştiride adaletli olmak, insafı elden bırakmamak, sırf zanna dayanarak eleştiri yapmaktan kaçınmaktır. Tarafeyne olan uyarılarımız; `Din nasihattir` ilkesinden dolayıdır." ifadelerini kullandı.
(İlyas Yavuz/ İsmail Yılmaz - İLKHA)