`Bizimkisi parti davası değil, dava partisidir`
HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Bingöl`de düzenlenen belediye adaylarını tanıtım programında referanslarının İslam olduğunu vurgulayıp, ehil adaylarla adaleti tesis etmeye talip olduklarını söyledi.
BİNGÖL- Hür Dava Partisi`nin Bingöl belediye başkanları tanıtım programında konuşan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, referanslarının İslam olduğunu söyledi. Kendilerinin kutlu hedeflerinin olduğunu ifade eden Yapıcıoğlu, "Bizimkisi parti davası değil dava partisidir" dedi.
Gündemdeki hükümet-cemaat meselelerine de kısaca değinen Yapıcıoğlu, kullanılan üslubu eleştirerek, "28 Şubat sürecinde örtüsünden dolayı yaka paça okulların kapılarından sürüklenerek çekilen, zorla başlarındaki örtüleri alınan bacılarımıza bu muameleyi yapanlara böyle bir beddua edene o cenahtan rastladınız mı?" diye sordu.
"Kutlu hedeflerimiz var"
Birçok kişinin kendilerine `Türkiye`de bu kadar siyasi parti mevcut iken bir yenisine gerek var mıydı?` diye sorduğunu söyleyen Yapıcıoğlu, Türkiye`de HÜDA PAR`a ihtiyacın olduğunun kuruluşundan bu yana net bir şekilde anlaşıldığını ifade ederek, "Bu ihtiyacı gösteren şey neydi? Biz yola çıkarken söyledik. Dedik ki; bizim referansımız İslam`dır. Bu Türkiye`de bir ilk idi. İlk defa bir siyasi parti lafı dolandırmadan, eğip bükmeden bizim referansımız İslam`dır dedi. Bu bizim en temel en belirgin farkımızdır. Biz bir şey daha dedik. Biz dedik ki bizimkisi aslında bir parti davası değildir. Bizim bir davamız var. Bizim bir sevdamız var. Bizim kutlu hedeflerimiz var. Bizimkisi parti davası değil dava partisidir dedik." ifadelerini kullandı.
"Siyasetimiz âlemlerin rabbi olan Allah içindir"
Siyaset yapmanın kendileri için bizatihi hedef olmadığını belirten Yapıcıoğlu, "Siyaset yapmak suretiyle ulaşılması imkân dâhilinde olan makamlar bizim için amaç değildir. Bizim çok daha büyük bir amacımız var. Biz rıza-i ilahiye talibiz. Bizim hedefimiz odur. Bizim ibadetlerimiz, hayatımız ve ölümümüz âlemlerin rabbi olan Allah içindir. Biz diyoruz ki bizim ticaretimiz, siyasetimiz, akrabalık ilişkilerimiz, selamımız, sadakamız, yürüyüşümüz ve buğzumuz ancak ve ancak âlemlerin rabbi olan Allah içindir. Elbette her şeyini bu hedefe yürümek noktasında bir araç olarak gören bizler siyaseti de bu noktada bir araç olarak görecektir." dedi.
"Allah`ın rızasına talibiz"
"Biz Allah`ın rızasına talibiz. Onun rızasına ulaşmak için, manevi dereceleri kat edebilmek için her şeyimizi merdiven yaparız." diyen Yapıcıoğlu, "Siyaset de bu merdivenlerden bir tanesidir. Dikkat ediniz arada çok ciddi bir fark vardır. Dini siyasete alet edenler, dini merdiven yaparak siyasi makamlara tırmandılar. Ama biz inşallah siyaseti bir merdiven gibi kullanıp rıza-i ilahiye ulaşmak için, halkımıza hizmet edebilmek için siyaseti bir merdiven yapacağız. Bu bizim en temel farkımızdır. Bu belirgin farktan dolayı partimizin kuruluşundan kısa bir süre sonra ilk önce siyaset çevreleri ve basın bizi görmezden geldi. Bizi yok farz etti. Sandılar ki halka ulaşmanın tek yolu televizyon ekranlarına çıkmak, gazete sütunlarına veya manşetlerine konu olmaktır. Fakat bizim aziz kardeşlerimiz bu işi de ibadet bilinci ile yaptığı için kısa bir süre içerisinde elhamdülillah şehir şehir, mahalle mahalle, ev ev dolaştılar." ifadelerine yer verdi.
"28 Şubat sürecinde dindar insanlara kan kusturuldu"
Ülke gündeminde yer alan son gelişmelere değinen Yapıcıoğlu, 28 Şubat davası tutuklularının serbest kalmasını eleştirdi. Yapıcıoğlu, 28 Şubat sürecinde dindar insanlara yapılan zulümlere dikkat çektiği açıklamasını şöyle sürdürdü;
"Son günlerde memleketin gündeminde bir operasyon var. Aslında bu operasyonun geçmişi çok kişiye söyledik ve böyle 17 Aralık falan değil. Hatta bunun geçmişi çok daha eskilere dayanıyor. 1980 yılında askeri bir darbe oldu. Bir askeri cunta memleketin yönetimine el koydu. 1982 yılında da yaptıkları anayasayı da referanduma sundular. Bingöllü kardeşlerim o konuda tek örnektir. Cunta anayasasına hayır deme cüretini gösteren tek vilayettir. Daha sonra bir post-modern darbe oldu 28 Şubat. Geçtiğimiz birkaç ay içerisinde 28 Şubat ile ilgili bazı tutuklamalar oldu. Sonra birileri dedi ki, `ben cezaevindeki o yaşlı başlı adamları görünce benim yüreğim parçalanıyor. Elimde olsaydı hepsini bırakırdım.` Bu bir mesajdı, o mesaj yerini buldu. Şu anda 28 Şubat davasından bir tek tutuklu yok biliyor musunuz? Memleketi ne hale getirdiler. 28 Şubat sürecinde adeta bütün kesimleri ile birlikte dindar insanlara cemaat farkı gözetmeksizin kan kusturdular. Memurlar işlerinden, öğrenciler okullarından oldu. Birkaç ay tutukluluktan sonra birisinin ciğeri yandı hepsi tahliye oldu.
Adalet mekanizmasına bakar mısınız? Şimdi bu operasyonun bununla bağlantısı yok mu? Talimatla bir memleketin insanlarının malını ve canını korumakla hükümlü olan emniyet kuvvetleri eğer 2 yıl birilerini takip ediyorsa, iddiaya göre bunların da ciddi miktarlarda yolsuzluk yaptığını görüyorsa operasyon düğmesine basmak için niye bu kadar bekler? Çok af buyurun bunlar insanlarımızı hiç bir şeye aklı ermeyen bidon kafalı zannediyorlar. Başkasını ahmak yerine koyandan daha ahmak kim vardır? Hiç kimse ahmak değildir. Her şey gözler önündedir. Fakat bu vesileyle bizim buradan hükümete de çağrımız şudur. Bu operasyonları fırsata çevirebilirler. Neyin fırsatına? Çevrelerinde çöreklenmiş hortumcu, menfaatçi, vurguncu insanları temizlesinler. Bu memleket bunu hak etmiyor."
"Mesele menfaat meselesidir"
Son günlerde hükümet ile Gülen cemaati arasında yaşananlara da değinen Yapıcıoğlu,"Üsluba aslında değinmek bile istemiyorum. Birbirlerine hitap ederken, seslenirken kullandıkları dil ve üslub, beddualar bir Müslüman`a yakışacak cinsten değil. 1948 den beri her gün Filistinli Müslümanlara zulmeden Yahudilere bile böyle beddua ettiklerine biz şahit olmadık. 28 Şubat sürecinde örtüsünden dolayı yaka paça okulların kapılarından sürüklenerek çekilen, zorla başlarındaki örtüleri alınan bacılarımıza bu muameleyi yapanlara böyle bir beddua edene o cenahtan rastladınız mı? O zaman mesele menfaat meselesidir." dedi.
Hür Dava Partisi Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu son olarak, "Bizim çok sık tekrar ettiğimiz şeylerden bir tanesi şudur; biz asla şahsi menfaatlerimizi veya grup menfaatlerimizi, parti menfaatlerimizi memleket menfaatlerinin önüne geçirmeyiz. Bizim aleyhimize bile olsa biz adaleti ayaklar altına almayız." şeklinde konuştu. (Emrullah Araz-İLKHA)