• DOLAR 35.392
  • EURO 36.514
  • ALTIN 2999.93
  • ...
SON DAKİKA
Myanmar'da bağımsızlığın 77. yılında çatışmalar sürüyor!
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Myanmar’ın bağımsızlık mücadelesi, İkinci Dünya Savaşı sırasında General Aung San liderliğinde Japon işgaline ve savaş sonrasında İngiliz sömürge yönetimine karşı başlayan direnişlerle şekillendi.

1948'de bağımsızlığını ilan etmesinin ardından sömürge yönetiminden kurtuluşun sembolü haline gelen 4 Ocak, her yıl Myanmar halkı tarafından Bağımsızlık Günü olarak kutlanıyor.

Özgür Rohingya Koalisyonunun kurucularından Nay San Lwin ile Myanmarlı insan hakları aktivisti ve soykırım uzmanı Maung Zarni, siyasi istikrarsızlığın ve insan hakları ihlallerinin devam ettiği Myanmar’da Bağımsızlık Günü’nün toplumda nasıl bir anlam taşıdığını değerlendirdi.

Uzmanlara göre Myanmar, onlarca farklı etnik grubun yaşadığı bir ülke olarak bağımsızlık sürecinde “birlik” ve “eşitlik” idealleri üzerine inşa edilmiş olsa da bu idealler, 77 yıl önce bağımsızlığın kazanılmasından bu yana süregelen etnik çatışmalar ve askeri müdahaleler sebebiyle hayata geçirilemedi.

"Askeri darbe, Aung San’ın mirasını ve adını ciddi şekilde lekeledi"

Bağımsızlığının 77. yılını kutlayan Myanmar, toplamda 52 yılını askeri yönetim altında geçirdi.

Özellikle 2021'de ordunun yönetime el koymasının ardından artan siyasi gerilim ve silahlı çatışmalarda binlerce kişi hayatını kaybederken on binlerce kişi gözaltına alındı veya yerinden edildi.

Özgür Rohingya Koalisyonunun kurucularından Nay San Lwin, ordunun Aung San’ın mirasını koruduğunu iddia etmesine rağmen darbenin aslında Myanmar halkının umutlarını zedelediğini vurguladı.

Myanmar’ın bağımsızlık idealinin askeri darbeler ve çatışmalar nedeniyle kesintiye uğradığını söyleyen Lwin, "2021 darbesi, Myanmar’ın demokratikleşme sürecini tersine çevirmiş, reformları durdurmuş, seçilmiş hükümeti dağıtmış ve sivil özgürlükleri baskı altına almıştır. Bu durum, protestolar ve şiddetli baskılarla sonuçlanarak demokrasiyi ve istikrarı ciddi şekilde zayıflatmıştır." ifadelerini kullandı.

Benzer şekilde Myanmarlı insan hakları aktivisti ve soykırım uzmanı Maung Zarni, "2021 darbesi, Aung San’ın mirasını ve adını ciddi şekilde lekeledi." dedi.

Sömürgecilik döneminde Budist çoğunluk ve Arakanlı Müslümanlar da dahil olmak üzere tüm yerli toplulukların "beyaz adamın ırkçı yönetimine" tabi olduğuna dikkati çeken Zarni, son 70 yılda farklı etnik ve dini gruplara "eşit olanaklar tanınmadığı" duygusunun güçlendiğini ifade etti.

Arakanlı Müslümanlar, etnik temizlik ve insan hakları ihlallerine maruz kalıyor

Uzmanlara göre Myanmar’daki kriz, yalnızca askeri yönetim ile silahlı gruplar arasındaki çatışmalarla sınırlı değil.

Arakanlı Müslümanlara yönelik etnik temizlik ve insan hakları ihlallerinin, bağımsızlığın "birlik" ve "eşitlik" idealiyle çeliştiği değerlendiriliyor.

Arakanlı Müslümanların soykırım, cinsel şiddet, zorla yerinden edilme, keyfi tutuklama ve vatandaşlık haklarının reddi gibi ciddi insan hakları ihlallerine maruz kaldığının altını çizen Lwin, “Myanmar’ın bağımsızlık süreci halkı birleştirmeyi amaçladı ancak zaman içinde Arakanlı Müslümanlar gibi topluluklar görmezden gelindi ve vatandaşlık haklarını kaybetti.” diye konuştu.

Zarni ise bağımsızlık ideallerinin aksine Arakanlı Müslümanların sistematik soykırım ve ayrımcılıkla karşı karşıya kaldığına işaret ederek, bunun ulusal birliği baltaladığı değerlendirmesinde bulundu.

Myanmar’ın bağımsızlık mücadelesi

Uzmanlar, İkinci Dünya Savaşı’nda Japon işgaline karşı mücadeleyi ve sonrasında ise İngiliz sömürge yönetimine karşı direnişi örgütleyen General Aung San'ın Myanmar’ın bağımsızlık mücadelesine liderlik ettiğine dikkati çekti.

Zarni, Myanmar'ın ilk başbakanı olan ve 1947’de General U Saw’un ekibi tarafından düzenlenen suikastta hayatını kaybeden Aung San'ın liderliğini "zamanının ötesinde, eşi benzeri bulunmayan siyasi liderlik örneği" olarak nitelendirdi.

Aung San'ın ülkedeki farklı grupları birleştirerek bağımsızlık müzakeresine öncülük ettiğini ve eşitliği savunduğunu söyleyen Lwin de bağımsızlığa geçiş sürecinde etnik grupları birleştiren Panglong Anlaşması'nın etnik işbirliği adına önemli bir adım olduğunu belirterek "Ancak vadedilen özerklik, eşitlik ve birlik henüz gerçekleşmedi." dedi.

Lwin, Myanmar’ın 77 yıldır bağımsız olsa da demokrasi ve eşitlik arayışının sürdüğünü kaydederek, ülkedeki etnik çatışmaların, askeri kontrolün ve siyasi istikrarsızlığın, barışçıl ve kapsayıcı ulus olma hedefini engellediğini anlattı.

 


AA

 

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir