• DOLAR 34.473
  • EURO 36.421
  • ALTIN 2908.311
  • ...
Mirzabeyoğlu `bitti` Demeden 28 Şubat Bitmez...
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Kaç gündür beynimi kemirip duruyor Balbay`ın serbest bırakıldığı gün yaşananlar.

Tüm kanallar adeta ortak yayına geçmişti. Öyle bir mizansen hazırlanmış ki sormayın. Balbay`ın çocuğu otobüsün geleceği yere konulmuş. Yanında bir adam elinden tutmuş, arkada ise kameralar hazır bekliyor.

Balbay`ın içinde olduğu otobüs görünüyor ve adam çocuğun elinden tuttuğu gibi otobüse doğru koşuyor. Adam koşarken çocuğu da adeta kolundan sürüklüyor. Mizansenin bozulmaması için her saniye çok önemli çünkü.

Kameralar saniye saniye kayıtta. Adam çocuğu sürükleyerek otobüsün önüne geliyor ve Balbay otobüsten inip çocuğuna sarılıyor. Flaşlar patlıyor, kameralar o anı kayıt altına alıyor...

İşte o an mizansenin tam merkezini oluşturuyor. Bütün hesaplar o an ve o bir kare için yapılmıştır. Çünkü bilirler ki Türk insanı duygusaldır. Hele konu çocuksa ve daha da ötesi çocuğuna yıllar sonra kavuşacak bir adamsa duygusallıkta sınır tanımaz.

Ve öyle de oldu. Mizansen tamamlandı. Akşam haber bültenleri defalarca o görüntüyü ekrana getirdi. Gazeteler o tek kareyi neredeyse tam sayfa yayınladı ve darbecilikten ceza almış birinden yine kahraman çıkarmayı başardılar.

Bizim tatlı su muhafazakarları ve rüzgar gülleri de ellerinden geldiğince çorbaya bir kaşık tuz katkısında bulundu.

Bir kişinin de aklına gelmedi tabi `Yahu Balbay, sen o `Genç subaylar rahatsız` manşetini neden attın?` diye sormak. Hele hazır bulmuşken "Sen madem gazetecisin darbecilerle kol kola ne işin vardı?" diye sormayı kimse düşünmedi. Bu soru beyinlerinin kıvrımlarına dahi uğramadı.

İşte o akşam bu görüntüleri seyrederken aklıma Salih Mirzabeyoğlu geldi.

Balbay`ı bugün kahraman yapan o kameralar 16 yıl önce 28 Şubat için çalışıyordu.

Çok iyi hatırlıyorum o günleri. Beşinci yılını deviren, çömezlikten yeni çıkmış bir gazeteciydim o günlerde.

Sakallı bir adam ahır gibi bir yerde polisler tarafından yakalanmıştı. Akşam haberlerinde spikerler heyecanla operasyonu anlatıyor ve o sakallı adamın Salih Mirzabeyoğlu isimli bir terörist olduğunu söylüyorlardı.

Show TV iyice uçmuş haberi `Hücreevine baskın` başlığı ile veriyordu. Anlatılanlara göre adam kaçarken hücre evinde yakalanmıştı.

O akşam haberleri dinleyen herkes rahat bir nefes aldı. Ne de olsa azılı bir terörist yakalanmıştı. Herkes artık huzur içinde yaşayabilir, çocuklarını rahatça okullarına gönderebilirdi...

Ama yıllar sonra bin yıl sürecek dedikleri 28 Şubat`ın o kadar sürmeyeceği anlaşılınca gerçekleri de öğrenmeye başladık. O günlerde korkudan susanlar ve korkmasalar da sesini duyuramayanlar konuşmaya başladıkça, 28 Şubat`ın ilk kurbanlarından olan Mirzabeyoğlu ile ilgili gerçekler bir bir ortaya çıktı.

Ancak o gerçekler çok acıydı. Hatta bugün Balbay`ı alkışlayan tatlı su muhafazakarlarının utançtan yüzlerini kızartacak kadar acı.

Hani 16 yıl önce bizlere `Kaçarken hücre evinde yakalandı` dedikleri terörist (!) Mirzabeyoğlu, o sabah evinden çıkmış okula gidiyordu.

Mirzabeyoğlu`nun elinde bomba yoktu o gün. Ekranlarda gösterdikleri gibi hücre evinde de yakalanmamıştı. Mirzabeyoğlu`nun avuçlarında 2 minik el yani çocukları vardı. Her sabah yaptığı gibi çocuklarını okula bırakmaya gidiyordu.

Ama nereden bilsin okulun tam önüne geldiğinde nedenini dahi öğrenemeden çocuklarının gözü önünde yaka paça gözaltına alınacağını...

Çocuklarının ağlama sesleri arasında bindirdiler Mirzabeyoğlu`nu polis aracına ve götürdüler...

Şimdi aradan tam 16 koca yıl geçti.

Bu süre içinde ayda bir o da sadece 15 dakika görebildi çocuklarını. Geçen yıl hem annesini ve hem de babasını kaybetti. Darbecilere tanınan hak ona tanınmadı ve anne ve babasının cenazesine katılmasına dahi izin verilmedi.

İşte bunları düşündüm Balbay çocuğuna sarılırken. Acı acı izledim sahnelenen mizanseni.

16 yıl önce hazırladıkları mizanseni yutturdukları gibi yutturdular bunu da hepimize.

Ve şimdi ortada iki mizansen, 2 adam, 2 çocuk ve 2 yaşam var...

Mizansenin birinde darbeci bir adam kanunsuz bir şekilde serbest bırakılıyor ve çocuğu üzerinden kahraman yapılıyor. Aynı ellerce hazırlanan diğer mizansende ise masum bir adam çocuklarının gözü önünde terörist damgası vurularak içeri atılıyor.

Darbeci olanına `Sen içeride haksız yere 5 yıl kaldın, hadi artık çık` denilirken, masum olanı tam 16 yıldır içeride tutuluyor.

Tüm bunlar yaşanırken de birileri hala `Bin yıl sürecek 28 Şubat bitti` diyebiliyor ama akıllarına bir türlü Mirzabeyoğlu gelmiyor..

Siz şimdi `Bin yıl sürecek 28 Şubat bitti` diye övünüyorsunuz ya...

Bitmez arkadaş...

Mirzabeyoğlu içeriden çıkmadıkça ve okul önünde zorla koparıldığı çocuklarına Balbay gibi sarılmadıkça bitmez.

Siz bitti deseniz bile Mirzabeyoğlu `Bitti` demedikçe bu 28 Şubat bitmez...

AHMET MEMİŞ / ROTAHABER
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir