• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...
Tarihte bugün: 25 Kasım
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

1893: Orhun Kitabeleri, Kopenhag (Kopenag) Üniversitesi Genel Dilbilimi Profesörü ve Danimarka Kraliyet İlimler Akademisi Üyesi Wilhelm Ludwig Thomsen (Vilhem Ludvig Tomsen) tarafından okundu. Thomsen (Tomsen), Orhun alfabesini çözdüğünü Danimarka Kraliyet İlimler Akademisinde sunduğu bildiriyle bilim dünyasına açıkladı. Orhun Yazıtları, Göktürk Yazıtları ya da Köktürk Yazıtları, Türklerin bilinen ilk alfabesi olan Orhun alfabesi ile Göktürkler tarafından yazılmış yapıtlardır. Bilge Kağan ve Kül Tigin yazıtlarını Yolluğ Tigin yazmıştır. Yolluğ Tigin aynı zamanda Bilge Kağan’ın yeğenidir. Yazıtlarda bu abidelerin sonsuzluğa kadar kalması temennisi ile “Bengü Taşlar” denmiştir. Yazıtlar, 1889 yılında Moğolistan’da Orhun Vadisi’nde bulunmuşlardır. Bu yazıtlar İkinci Göktürk Kağanlığı’na aittir. Yazılış tarihleri milattan sonra 8’inci yüzyılın başlarına dayanmaktadır. Yazıtlardan Kül Tigin Yazıtı 732, Bilge Kağan Yazıtı 735 yılında yazılmışlardır. Yazıtların yabancı bilim adamlarınca çözülmesi, Türkçülük ve Türk milliyetçiliği yapanlar adına büyük bir ayıptır. Bu da aslında milliyetçilik yapanların, aslında öyle bir davalarının olmadığını ispatlamaktadır. Yapılmak istenen, o dönemin koşullarında büyük pirim yapan milliyetçiliği kullanarak kendi kirli emellerine ulaşmaktır.

 

1922: Kahramanmaraş’ta Fransız işgaline karşı ilk kurşunu atıp kurtuluş mücadelesinin fitilini ateşleyen Sütçü İmam şehid edildi. 31 Ekim 1919’da Fransız-Ermeni lejyonerleri 3 kadına “Burası artık İslam memleketi değildir. Fransız müstemlekesinde peçe ile gezilmez!” diyerek kadınların peçelerini zorla açmak istemişlerdir. Olaya ilk müdahale eden Çakmakçı Sait; Fransız-Ermeni Lejyonerlerinin üzerine yürüdü. Üzerinde silahı olmayan Çakmakçı Sait, silahlarıyla karşılık veren işgalciler tarafından yaralanmıştı. Bunu gören Sütçü İmam yanındaki silahıyla ateş açmış ve bir Fransız-Ermeni Lejyoner askerini öldürmüş, bir diğerini de yaralamıştır. Çakmakçı Sait şehid düşmüş yaralanan Ermeni ise ölmüştü. 1 Kasım 1919’da ölen Ermeni için büyük bir cenaze töreni düzenlendi. Ermeni ve Fransız askerleri Sütçü İmam’ı aramaya başlayınca Sütçü İmam bir atla Ağabeyli köyüne gitti. Ermenilerin ve Fransızların bütün çabalarına rağmen Sütçü İmam, o günlerde bulunamadı. İşgalcilere ilk kurşunu atarak Kahramanmaraş’ta kurtuluş hareketini başlatan Sütçü İmam, direnişin 3’üncü yılında şehadete ulaştı.

 

1925: Şapka giyilmesi konusundaki kanun, Meclis’te kabul edildi. Kanun, 28 Kasım’da yürürlüğe girdi. Kanun kabul edilirken, Rize’de şapka ve dayatılan diğer batı tarzı devrimlere karşı gösteriler yapıldı. Göstericilerden bazıları idam edildi. Şapka gibi Batı tarzı giyinmek istemeyen bir halkın, sırf bu nedenle idam edilmesi dünya tarihinde benzeri görülmemiş bir zulüm olarak kaydedildi.

 

1943: Sir Winston Churchill (Sör Vinstın Çörçiıl), Franklin D. Roosevelt (Frenklin Di Ruuzvelt) ve Çan Kay-Şek Kahire’de bir araya geldiler; Japonlar teslim olana kadar savaşa devam kararı alındı. ABD, Japonların beklenmedik direnişini, Japon halkının üzerine atom bombaları yağdırarak kıracaktır.

 

1948: Öğrenci velilerinin talebiyle, ilkokullara isteğe bağlı din dersi kondu. Halkın tepki ve öfkesiyle karşı karşıya kalan tek partili laikçi rejimin temsilcisi CHP, bu tepkiyi azaltmak için istemeyerek de olsa dini duygulara hitap edecek adımlar attı. Ancak bu da imaj düzeltme adına yeterli olmayacak ve ilk çok partili seçimlerde halk tarafından neredeyse siyaset sahnesinden silinecekti.

 

1967: Türkiye ve Yunanistan arasında Kıbrıs sorunu hayatiyetini sürdürüyor. ABD Başkanı Johnson’un (Cansın’ın) Kıbrıs Özel Temsilcisi Cyrus Vance (Sayrus Vans), Atina’nın önerilerini Ankara’ya getirdi. NATO Genel Sekreteri Brosio (Brosyo) da arabuluculuk için Ankara’ya geldi. BM Güvenlik Konseyi, savaştan kaçınılması çağrısı yaptı.

 

1998: Türkiye’de 55’inci Hükümet, gensoru ile düşürüldü. Başbakan Mesut Yılmaz, istifasını Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e sundu. Türkiye parlamento tarihinde gensoru önergelerinin kayıtları bir asır öncesine dayanırken, önergelerle 2 hükümet düşürülmüştür. 1977’de Altan Öymen, CHP grubu adına “içte ve dışta güvenliği sağlayamadığı, cephecilik anlayışıyla ulusal birliğimizi zedelediği, Türkiye’nin gelişmesini engellediği, halk çoğunluğunu yoksulluğa sürüklediği ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni Anayasa’nın belirlediği kurallardan ve çerçeveden uzaklaştırmaya çalıştığı iddiasıyla” dönemin Başbakanı Süleyman Demirel hakkında gensoru önergesi verdi. Önerge kabul edildi ve Süleyman Demirel Başbakanlığındaki İkinci Milliyetçi Cephe hükümeti düşürüldü. 30 Haziran 1997’de ANAP, DSP ve DTP’nin oluşturduğu, ANASOL-D olarak da bilinen ve bağımsızlarla CHP’nin de desteklediği Mesut Yılmaz Başbakanlığındaki 55’inci Hükümet kuruldu. Bu dönemde Türkbank ihalesindeki gelişmeler patlak verdi.

İşadamı Korkmaz Yiğit’in de açıklamalarının ardından DYP ve FP Grubu 11 Kasım’da; CHP Grubu da 12 Kasım’da Mesut Yılmaz ve Devlet Bakanı Güneş Taner hakkında “mafya ve çete liderleri ile yakın ilişki içinde ve Türkbank’ın satışı ihalesinde bir işadamına fiyat teklifi, para ve kredi temini konularında yardımcı olduğu” iddiasıyla gensoru önergesi verdi. Önergeler, Genel Kurul’da birleştirilerek görüşüldü ve gündeme alınması kabul edildi. Yapılan oylamada, güvensizlik önergeleri salt çoğunlukla kabul edilerek, Mesut Yılmaz Hükümeti düşürüldü.

 

1999: Yargıtay 9’uncu Ceza Dairesi, Abdullah Öcalan hakkında verilen idam cezası kararını onadı. İdam kaldırıldığı için verilen ceza, ağırlaştırılmış müebbet hapse çevrildi. O dönem hükümet ortağı olan MHP, Abdullah Öcalan’ı idam etmedi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli daha sonraki seçim süreçlerinde meydanlarda Abdullah Öcalan’ı idam etmesi için iktidara ip atıyordu. Siyasetin hükümette iken ayrı, muhalefette iken ayrı tutumu, MHP özelinde bir kez daha ortaya çıkıyordu.

 

2014: Kadına şiddeti sözde protesto eden zihniyet, Kürd’ün ve İslam’ın kadim geleneği çarşafa hakaret etti. PKK-HDP güruhunun bu tavrı, hiçbir kutsal ve ahlâki değeri tanımadıklarını bir kez daha gösterdi. Şırnak’ın Silopi ve Mardin’in Mazıdağı ilçelerinde HDP’nin organize ettiği sözde kadına yönelik şiddete hayır adı altında yapılan yürüyüşte, çarşaflı kadınlar elleri zincirli bir şekilde köleliğin simgesi olarak gösterildi.

Bu haberler de ilginizi çekebilir