Eski UNRWA yöneticisi Takkenberg: israil, Filistin tarihini silmeye çalışıyor
Eski UNRWA yöneticisi Hollandalı Takkenberg, israil'in UNRWA'yı hedef alan saldırılarının "Filistin halkını ve tarihini silme" girişiminin bir parçası olduğunu söyledi.
Birleşmiş Milletler (BM) Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansında (UNRWA) 31 yıl görev yapan Hollandalı Lex Takkenberg, israil'in UNRWA'yı hedef alan saldırılarının "Filistin halkını ve tarihini silme" girişiminin bir parçası olduğunu söyledi.
UNRWA'da 31 yıl boyunca çeşitli üst düzey görevlerde bulunan ve bu sürenin 10 yılını Gazze'de geçiren Takkenberg, israil'in UNRWA'ya yönelik geçmişten bugüne süren saldırılarını, kendi dönemindeki kısıtlamaları ve son dönemde artan baskıları değerlendirdi.
BM Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese ile birlikte "Uluslararası Hukukta Filistinli Mülteciler" kitabını yazan Takkenberg, israil'in UNRWA'yı hedef almasının, Filistin halkının fiziksel varlığını, kurumlarını, eğitim sistemini ve tarihini sistemli bir şekilde yok etme planının parçası olduğunu kaydetti.
israil'in UNRWA ile sorunlu ilişkisi
Takkenberg, israil'in UNRWA ile ilişkisinin 1967'den bu yana problemli olduğunu belirterek, "İsrail işgalci güç olarak hizmetleri kendisinin sağlamak zorunda kalacağını bildiği için UNRWA'nın Filistinlilere hizmet vermeye devam etmesini istedi. Ancak İsrail'in BM ile nefret-sevgi ilişkisi UNRWA'ya da yansıdı." dedi.
israil'in UNRWA çalışanlarına yönelik suçlamalarının yeni olmadığını vurgulayan Takkenberg, "İlk kriz, UNRWA okullarında kullanılan Mısır ve Ürdün’ün ders kitaplarında antisemitik unsurlar bulunduğu iddiasıyla başladı. İsrail, bu ders kitaplarını sansürlemeye ve (BM Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü) UNESCO'yu da bu sürece dahil ederek UNRWA'ya saldırmaya başladı." ifadelerini kullandı.
Ajansta çalıştığı yıllarda da israil'in, Gazze ve Batı Şeria'daki UNRWA personelinin terör eylemlerine karıştığını iddia ettiğini anlatan Takkenberg, "UNRWA her seferinde 'Bize kanıt gösterin, derhal harekete geçelim' dedi, ancak İsrail iddiaları medyaya servis etti fakat hiçbir zaman somut delil sunmadı. Bu durum son saldırılarda da devam etti. UNRWA, kurum itibarını korumak adına tedbirli davranıp bazı personelin görevine son verse de İsrail'in öne sürdüğü ciddi suçlamaların hiçbiri kanıtlanmadı." diye konuştu.
Takkenberg, mevcut israil hükümetindeki aşırı sağcı partilerin ve siyasetçilerin UNRWA'ya yönelik saldırıları yönlendirdiğine işaret ederek, "(İsrail Başbakanı Binyamin) Netanyahu koalisyonunu korumak zorunda olduğu için bu kesimlere hayır diyemiyor." değerlendirmesinde bulundu.
israil'in UNRWA'ya yönelik saldırılarının yeni hükümetin göreve gelmesi ve 7 Ekim'den sonra tırmandığına dikkati çeken Takkenberg, "Özellikle Uluslararası Adalet Divanının (UAD) soykırım davasında ilk ara kararını açıkladığı gün İsrail, bazı UNRWA çalışanlarının 7 Ekim saldırılarına karıştığı iddiasını ortaya attı." dedi.
- Filistin halkını ve tarihini silme amacı
Takkenberg, israil'deki aşırı sağcı politikacıların UNRWA'yı "uluslararası toplumun Filistin davasına devam eden sorumluluğunun bir tezahürü" olarak gördüğünü vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Gazze'deki soykırımda açıkça gördüğümüz gibi, Filistin halkını hem fiziksel olarak hem de tarihleri, arşivleri, kurumları, eğitim sistemleri ve üniversiteleri açısından silme sürecindeler. UNRWA'ya yönelik saldırıları, İsrail'in 75 yıldır Filistinlileri tarihi Filistin'den silme çabasından ayrı düşünemeyiz."
Bölgede 30 bin çalışanı bulunan UNRWA'nın önemine değinen Takkenberg, "UNRWA, eğitim, sağlık hizmetleri, sosyal hizmetler, mikrofinans ve barınma desteği sağlayan büyük bir kamu hizmeti sağlayıcısı. Çatışma dönemlerinde okullar acil barınaklara, sağlık merkezleri acil servislere dönüşüyor. UNRWA şu anda soykırımdan kurtulanların hayatta kalmasına yardım etmeye çalışan insani yardım sisteminin belkemiği." ifadelerini kullandı.
Takkenberg, özellikle Avrupa Birliği üyesi ülkelerin UNRWA'yı desteklediğini belirterek, "Avrupa, UNRWA'nın çökmesi durumunda 2015'teki gibi yeni bir mülteci kriziyle karşılaşılabileceğinden endişe ediyor. Halihazırda Mısır, Lübnan ve Suriye'de yüz binlerce Filistinli var." diye konuştu.
AA