"Ülkemizden israile iğne ucu kadar bile faydanın ulaşmasını istemiyoruz"
Hiçbir ülke menfaatinin, hiçbir siyasal perspektif ve uluslararası çıkarın Gazzeli çocukların kanından daha değerli olmadığını söyleyen Gazeteci Yazar Adem Özköse, Türkiye'den israile iğne ucu kadar dahi fayda sağlayacak bir ticaretin yapılmasına razı olmadıklarını ifade etti.
Siyonist işgal rejiminin 13 aydan fazladır Gazze'ye yönelik sürdürdüğü soykırım aralıksız sürerken maalesef Türkiye limanlarından da işgal topraklarına ticaret gemileri gitmeye devam ediyor.
Soykırımın başladığı ilk dönemde Siyonistlerle ticaretin kesilmesi için sivil toplumun hükümetten yoğun talebi üzerine yetkili makamlardan ticaretin kısıtlandığına, ardından da kesildiğine dair açıklamalar yapılsa da son günlerde Filistin'e gittiği iddia edilen ticaret gemilerinin işgal rejimine ulaştığı belirlendi.
İşgal rejimi ile devam eden ticaret ile ilgili İLKHA muhabirine konuşan Gazeteci Yazar Adem Özköse, "Bir kere biz israili tıpkı PKK gibi, DAEŞ gibi bir terör örgütü olarak görüyoruz. Hatta PKK'dan, DAEŞ'ten daha tehlikeli bir terör örgütüdür. Türkiye'den gemiler veya farklı araçlar PKK'ya veya DAEŞ'e yardım götürseler bunu kimse kabul etmez. Gazze'de on binlerce insan katledildi. Soykırım gerçekleşiyor. Böyle bir soykırım gerçekleşirken iğne ucu kadar bile israile birtakım şeylerin ulaştırılması, Allah muhafaza sadece yöneticileri değil bizi de bu ülkenin halkı olarak hepimizi bu soykırıma ortak eder. Bu konuda bir duyarlılık gösterilmesi taraftarıyız." dedi.
"Hiçbir ülke menfaati Gazzeli çocukların kanından daha değerli değil"
Özköse, "Halkımıza yönelik boykot çağrısı yapılıyor. Marketlerdeki birtakım ürünlerin alınmaması yönünde boykotlar yapılıyor. Evet, halkın boykotu budur. Hükümetlerin de boykotu israil ile ticari ilişkileri tamamen sonlandırmaktır. Türkiye'de kamuoyu bu konuda oldukça duyarlı davrandı. İlk başlarda hükümet bu ticareti reddetmişti. Fakat kamuoyundan gelen sesler, tepkiler sonrası, özellikle de seçimden bu ticaret kabul edildi ve bu ticaret kısıtlandı. Hem kamuoyunun tepkisini hem de buna hükümetin karşılık vermesini olumlu bir adım olarak görüyoruz fakat bir takım ciddi aksaklıkların olduğunu fark ediyoruz. Kısıtlamaya rağmen birtakım iş çevrelerinin israil ile ilişkilerini devam ettirdiğinin farkındayız. Geçenlerde İstanbul'da bir fuarda israile en çok silah tedarik eden firmanın standı açılmıştı. Biz bunu arkadaşlarla protesto ettik. Bu firma Avrupa'da, herhangi bir fuarda bulunup protesto edildiğinde iktidar medyası tarafından alkışlanıyor ama aynı firma gelip İstanbul'da stant açabiliyor. Veyahut da ZİM gibi geçmişi tamamen karanlık olan bir kargo şirketi, gelip Türkiye'de faaliyet yapabiliyor. 7 Ekim'de sonra şirketin CEO'su her türlü imkanlarıyla israil ordusunun yanında olduğunu ifade etmişti. Veya birçok ülke tarafından karasularına girmesi yasaklanan, israile silah taşıyan bir taşımacılık şirketi gelip Haydarpaşa Limanı'na demir atabiliyor. Bu örnekler, aslında kısıtlamaya rağmen ciddi aksaklıkların olduğunu gösteriyor. Bu bağlamda çok önemli bir tarihi süreçten geçtiğimizi düşünüyorum. Hiçbir ülke menfaatinin, hiçbir siyasal perspektifin, hiçbir dengenin, hiçbir uluslararası çıkarın Gazzeli çocukların kanlarından daha önemli olmadığını düşünüyoruz. Hükümetin bu konuda attığı olumlu adımlar da var ama yetmez. Biz bir iğne ucu kadar bile bir şeyin bu ülkeden asla ve asla israile ulaştırılmamasını ve israil ile dayanışma içerisinde olan hiçbir şirketin ülkemizde faaliyet göstermesini, karasularımızı kullanmasını istemiyoruz." diye konuştu.
"Ticaretin bitirilmesine ilişkin çağrılara karşılık verilmeli"
Kısıtlama sürecinde toplumun tepki gösterdiğini ve hükümetin asla israil ile hiçbir ilişkisinin olmaması gerektiğini talep ettiklerini hatırlatan Özköse, "Daha öncesinde olduğu gibi hem sivil toplumun hem siyasi partilerin, hareketlerin, STK'ların aynı süreci devam ettirmeleri gerektiğini düşünüyorum. Son dönemdeki tartışmalardan sonra yine dün bir haber çıktı. Türkiye, aksaklıkların olduğunu fark etmiş ve bu aksaklıkların giderilmesi için yeni bir çalışma başlatılacağını beyan etmiş. Mücadeleyi aynı şekilde sürdürmeliyiz. İsrail ile bir şekilde irtibat içerisinde olan kişi, kurum, şirket, siyasetçiler ifşa edilmeli. Bunlar protesto edilmeye, gündemleştirilmeye devam edilmeli ve hükümete 'bizi asla bu soykırıma ortak etmeyin' şeklinde bir çağrı yapılmalı. Kamuoyu olarak, bu ülkenin sivil insanları olarak, Filistin dostları olarak hükümetin kamuoyunu tatmin edecek açıklamalar yapması gerektiğini düşünüyoruz. Mesela ben Ömer Bolat'ın son olaylarla ilgili baştan sona seyrettim. Bizim birileriyle siyasi bir kavgamız yok. En temel derdimiz hiçbir şekilde israil ile bir irtibatımız olmamasıdır. Mesela orada ne gazeteci ZİM ile alakalı bir soru sordu ne de Ömer Bolat bu konuda konuştu. Açıkçası bu sürecin çok iyi yönetilmediğini düşünüyorum. Evet, gerçekten cumhurbaşkanı söylem bağlamında çok güçlü cümleler kuruyor. İsraili telin anlamında çok güçlü cümleler kuruyor ama fiiliyatta ciddi aksaklık olduğunu görüyoruz. Tabii ki söz önemlidir ama söz nispetinde icraatın da olması gerektiğini düşünüyoruz. Bu bağlamda Filistinli kardeşlerimiz veya bu mücadeleyi Filistin halkı adına yürüten HAMAS'ın bu ticaretin engellenmesi yönünde ciddi açıklamaları var ve Müslüman halklara çağrı yapıyor. Bu çağrının karşılığının verilmesi gerekir. Kesinlikle ülkemizden en ufak bir şeyin israile ulaştırılmaması gerekir." şeklinde konuştu.