Namaz Çalıştayı'nın sonuç bildirgesi açıklandı
Şanlıurfa'da Kur'an Nesli Platformu tarafından düzenlenen "Hayat Namazla Güzeldir" çalıştayının sonuç bildirgesinde namaz bilincinin sağlanabilmesi için ebeveynlere çok büyük görevler düştüğü, cami eksenli çalışmalara ihtiyaç duyulduğuna dikkat çekildi.
Kur'an Nesli Platformu tarafından düzenlenen “Hayat Namazla Güzeldir” temalı 6. Namaz Çalıştayı Şanlıurfa’da yapıldı.
Çalıştay, Recep Tayyip Erdoğan Gençlik ve Kültür Merkezi Konferans Salonu'nda gerçekleştirildi.
Sabah ve öğlenden sonra olmak üzere iki oturum şeklinde gerçekleştirilen çalıştayda konuşan alanında uzman 6 kişi, namazın önemini anlattı.
Oturumların ardından çalıştayın sonuç bildirgesi okundu. 12 maddelik sonuç bildirgesinin tamamı şöyle:
"1. İbadetsizliğin ve hayâsızlığın bir hayat nizamı olarak topluma dayatıldığı bu karanlık asırda, çocuklarımızın İslam fıtratı üzerinde yetiştirilmesinin bir gereği olarak küçük yaşlardan itibaren namaz bilincinin, ailede aşılanması anne babaların çocuklarına yönelik en önemli görevi olmalıdır.
2. Çocuklara yönelik namaz eğitimi çalışmalarının cami merkezli, çocukların zihin dünyasında güzel izler bıraktıracak şekilde yürütülmesi ile beraber, yapılan çalışmaların uygun bir üslup ve içerikle daha görünür hale getirilmesi için medya araçlarının maksada hizmet edecek şekilde kullanılması gerekmektedir. Medyanın, hayatımızın nerdeyse tamamını tahakkümü altına aldığı bu süreçte, ibadetlerimizin esası olan namazın sürekli gündem edilmesi, özendirilmesi ve hayatımızın en merkezinde yer aldığına dair hassasiyetimizin ön plana çıkarılması gerekir. Medyanın boş, anlamsız ve ifsat edici yönlerini gölgede bırakacak kadar etkili bir şekilde ibadet anlayışımızı ve özellikle namazımızı işlemeliyiz.
3.Namaz bilinci ile yetiştirilen gençlerin; inançlarına, ailelerine, kültürlerine ve medeniyet değerlerine daha onurlu bir yaklaşım sergileyecekleri muhakkaktır. Namazı ve namaz bilinci yerinde olan gencin kuracağı ailenin de temelleri namaz kadar temiz, değerli ve onurlu olacaktır.
4. Kitaptan sana vahyolunanı oku, namazı da dosdoğru kıl. Çünkü namaz, insanı hayâsızlıktan ve kötülükten alıkor. Allah’ı anmak (olan namaz) elbette en büyük ibadettir. Allah, yaptıklarınızı bilir. (Ankebut-45)
Namaz kötülüklere karşı en etkili kalkandır. Hakkıyla kılınmaması bile bizleri Kur’an-ı Kerim’in uyarısıyla karşı karşıya getirmişken, terkedilmesinin olumsuz sonuçlarını asla kestiremeyiz. Maddi manevi hangi sıkıntı ile karşılaşırsak karşılaşalım öncelikli olarak kontrol etmemiz gereken şey namazımız olmalıdır.
Bugün yaşadığımız ruhsal bunalımların ve toplumsal çalkantıların en önemli sebebi şüphesiz ki maneviyatsızlıktır. Maneviyatı terk edenlerin, nefislerinin esiri olduklarını ve şeytani vesveselerin girdabında debelenip durduklarını üzülerek görmekteyiz. ‘Namaz kötülüklerden alıkoyar’ muştusu gereğince, küçükten büyüğe kadar her Müslümanın titizlikle namazlarını eda etmesinin gereği, bir seferberlik sorumluluğuyla gece gündüz tebliğ edilmelidir.
5. Onların ardından öyle nesiller geldi ki, namaza karşı duyarlılık ve devamlılıklarını yitirdiler, istek ve arzularının peşlerine takıldılar. Bunlar da azgınlıklarının cezasını bulacaklardır. (Meryem-59)
Namazın terki, arkasında yıkık ve çürümüş bir kalp bırakır. Manevi değerlere odaklanma basireti gösteremeyen bir kalbin hayatla ilişkisi saplantılardan öteye geçemeyecektir. Böyle bir bireyin toplumsal yapının dokusunda oluşturacağı hasar, vücutla tanışan kanser tümöründen daha da yıkıcı olacaktır.
6. Tevhidi mücadelenin temel dayanağı ve esası camiler/mescitlerdir. Ümmet olarak mescitlerin inşası kadar ihyasına da gayret ettiğimizde bu tevhidi mücadele hakkıyla omuzlanabilir. Dolayısıyla bizler, camilerde/mescitlerde var olduğumuz kadar güçlüyüz; mescitlerdeki çocuklar ve gençler kadar diri ve hayattayız.
Ashabı-ı Kehf kıssasında üç asırlık tevhidi bir mücadelenin, bir dağın doruğunda (doruklar aşkın âlemi sembolize eder) mescit inşası ile bitmesi, tevhidi mücadelenin esasının mescit olduğunu ortaya koyar. Özellikle bunun gençler üzerinden gerçekleşmiş olduğunun haber verilmesi, Müslüman gençlere önemli bir mesajdır.
7. Camilerimiz, inanç ve kültür kimliğimizi anlamlandıran en önemli sembollerdendir. İbadetlerimizi cemaatle eda ettiğimiz ve toplumsal istişarelerimizi gerçekleştirdiğimiz manevi mekânlarımızdır. Bu mekânlar namazla şenlenir, cemaatle ihya olur, ezan ve kametle toplumsal uyanışımızın merkezi haline gelir. Birlik ve beraberliğimizin nişanesi bu mabetler, çocuklarımızın, gençlerimizin ve ihtiyarlarımızın aynı heyecanla Allah’a en yakın olunan secdelerle ruhi arınmalarını gerçekleştirdikleri, tövbe edip Allah’a yakardıkları ıslah evlerimizdir.
8. Mü’minin miracı olan namazın, Kudüs merkezli gerçekleşen İsra ve Miraç olayından sonra beş vakit olarak farz kılındığı dikkate alınarak, ilk kıble olan Mescid-i Aksa’nın bulunduğu Kudüs ve Namaz birlikteliği zihin dünyamızda daima yer edinmeli, Selahaddin-i Eyyubi’nin aşılamaya çalıştığı gibi namazlar ve özellikle de sabah namazı camilerde hakkıyla ihya edilmedikçe Kudüs’ün özgürleşemeyeceği bilinmelidir. Zira namazların hakkıyla ikame edildiği zamanlarda Kudüs ve Mescid-i Aksa özgürleşmiş, ümmet izzet sahibi olmuş; namazların ihmal edildiği ve hakkıyla ikame edilmediği zamanlarda ise ümmet izzetini kaybetmiş ve Kudüs esaret altına girmiştir.
9.Namaz kılmak bir hayat biçimidir. İnsana ruh verir, mücadele etme kararlılığını kazandırır. Gazze cihadında olduğu gibi daha önceki mücadele örneklerinde de namazın vazgeçilmezliği ve mücadeleye kattığı anlamı ve mücahitlerin en büyük azığı olduğu noktasındaki gerçek ‘namazın dinin direği olduğu’ hakikatini bize bir kez daha göstermektedir.
10. Huşû ve hudû içinde dosdoğru kılınan namaz, günde beş kez Müslümanı her türlü günahtan, manevi kir ve pastan, şeytanî vesvese ve nefsanî dürtülerden temizleyen bir arınma eylemi, bir silkiniş; ve onu "fahşâ ve münkerden alıkoyan"(29/45), bütün kötülüklere karşı koruyan bir kalkan, bir zırhtır. Müminlerin, Allah'a gerçek ve tam anlamıyla teslîm olup boyun eğerken aynı zamanda Allah'ın düşmanlarına karşı zihnî ve fiilî planda kıyâm edip başkaldırmaları ve her alanda mücadele etmeye azmetmeleridir. Dolayısıyla, zulme, küfre, şeytana, tağuta, münkere, fahşâya karşı direniş bilincini sürekli diri tutmak, cihadı inançla ve ısrarla sürdürmek, ancak namaz'ın ikâmesi ve idâmesi ile mümkündür.
Cihatsız namaz faydasız; namazsız cihad ise başarısız olmaya mahkumdur.
11. Bugün işgalci siyonistlere karşı muazzam bir direniş sergileyen mücahitlerin yetiştiği HAMAS hareketinin de, Şeyh Ahmed Yasin önderliğinde cami merkezli başladığı ve mescitlerde geliştiği bilinmeli, HAMAS mücahitlerinin örnekliği ile; direniş ve mücadele saflarında yer alabilmek ve zorluklara katlanabilmek için Hazreti Peygamber misali, en büyük sığınağın namaz olduğu sürekli hatırda tutulmalıdır. Zira Peygamberimize zor, elem verici bir iş gelip çattığı zaman hemen namaza dururdu.
12.'Sabır ve namazla yardım dileyin' (Bakara-153) ayeti ile hükme bağlandığı gibi, küfür ve zulümle savaşta sabırla birlikte en büyük güç ve kuvvet kaynağının namaz olduğu şuuruna sahip bir neslin inşası için gayret gösterilmelidir." (İLKHA)