PKK/PYD, Esadın Satranç Oyununda Neyi Temsil Ediyor?
HÜSEYİN SAĞLAM / DOĞRUHABER / ANALİZ
PKK/PYD’nin Suriye Kürdistanı’nda muhtarlık görevine getirilmesinden sonra garip bir tutuma yöneldiğini biliyorsunuz.
Muhtarlık piyangosunu “Devrim” olarak nitelemekle yetinmedi, “Devrim”e devrim demeyenlerin de karşısına dikildi. Bahşedilen konumuyla övünmekle yetinmedi, bu konumu hazzetmediği diğer Kürt kesimlerine karşı adeta silaha dönüştürdü. Konumlamasına “Devrim” demeyen herkesi deyim yerindeyse “Tekfir” etme yoluna gitti.
“Devrim tekfirciliği” üzerine inşa ettiği yeni silahını ilk başta Rojava’daki diğer Kürt gruplarına çevirdi, ardından da Kuzey ve Güney Kürdistan’a yönelerek tek yanlı hesaplaşma sevdasına girdi.
Güney’de KDP’yi hedefine koyarken Kuzey’de de İslami camialara yöneldi.
“Devrim tekfirciliği” tüm acımasızlığıyla sürerken aslında Rojava’daki konumlanması üzerine yapılan tartışmaları ve şüpheli pozisyonunu bastırarak “Tarihsel devrimcilik” kahramanlığını ispatlamaya çalışmaktaydı.
Aslında farklı yerlerden farklı aktörlerden “Devrim” hülyası üzerine çok şeyler söylendi, belgeler sızdırıldı, işbirlikçilik suçlamaları birbirini izledi. Oysa Şam’dan yönelen bakış açısı, “Devrim ile işbirlikçilik” arasındaki ince perdeyi yırtacak cinsten olmasına rağmen Şam cephesi genellikle sessiz kalmayı yeğledi. Belki de Şam’dan gelecek mesajlara medya organlarının kapılarını tümden kapatmasının da etkisi bulunmaktaydı. Ta ki geçen ay bizzat Beşar Esad’ın bir gazeteye verdiği mülakatta PYD’nin Rojava’daki konumlamasını “Vatan savunması” olarak adlandırmasına kadar.
Meğer PKK/PYD’nin “Devrim” dediği şey, Esad’a göre “Vatan savunmasının” bizatihi icrasıydı.
İsterseniz şimdi de Şam’dan yükselen bir başka sese kulak verelim. Bu sesin sahibi Suriyeli değil, ama uzun zamandan beridir Şam’da yaşıyor. Esad’a ve yönetime çok yakın. Akademisyen kimliğiyle Şam’da üstlendiği görevleri yazmaya kalksak buraya zor sığar. Şam Üniversitesi’nde öğretim görevlisi. Suriye devlet başkanının resmi Türkiye ziyaretleri ve resmi Türk devlet erkânı ve heyetlerinin Suriye ziyaretleri esnasında Türkçe-Arapça, Arapça-Türkçe tercümeden sorumlu. 2004 tarihinde Şam Üniversitesi–Yüksek Dil Enstitüsü bünyesinde kurulan Türkçe ve Almanca öğretim merkezlerinin genel koordinatörü. Yani anlayacağınız, Şam’daki resmi havayı iyi derecede teneffüs eden bir isim.
Adı: Mehmet YUVA. Ara sıra Ulusal Kanal’a çıkar, Aydınlık Gazetesi’nde yazılar kaleme alır.
Aydınlık Gazetesi’nde 18.11.2013 tarihinde “Messod Barzan-Erdoğan Şifresi” başlığıyla yazdığı yazının “Esad’ın Satranç Oyunu” ara başlığı altında PYD’nin Rojava’daki konumuna getirdiği açıklık, tabii ki Şam yönetiminin uygulanan Rojava politikasına ayna tutmaktaydı.
Mehmet Yuva, alt başlık altında şu cümleleri sıralıyordu:
“İşte o sıcak ve rutubetli 2012’nin şart ve ahvalinde, Banu Avar ile “Suriye Kürtleri ne yapar?” “Suriye bölünür mü?” “Bu bölge Türkiye’ye karşı ne kadar etkin kullanılabilir?” “Davutoğlu dini-dar tekfiri gruplarla Kürtleri Esad’a karşı birleştirebilir mi?” soruları üzerinde kafa yormaktaydık. Naçizane katkılarımla Banu Avar, “Suriye Kürtleri” için müthiş bir tanımlama yaptı: “Esad’ın akıllı ama tehlikeli satranç oyunu”. Özetle mesele Banu Avar’ın şu satırlarında saklıydı: “Suriye yönetimi aylardır sürdürdüğü ‘savunma’ pozisyonundan farklı bir pozisyona yol almıştır. Şimdi oyun yön değiştirmekte ve Esad yönetimi farklı satranç hamleleri yapmaktadır. Emperyalist hedeflere karşı bir ‘Kürt kartı’ inşa etmektedir... Sınır kentlerinin Kürt gruplarından Esad’a yakın PYD’nin eline geçmesi ve bu grubun Müslüman ‘biraderler’, El Kaide ve ‘Özgür’ Suriye Ordusu’ndan bölgeyi temizlemesi, Selefi gruplara karşı kavga vermesi akılları hepten karıştırdı... Esad, sınır bölgelerinde kontrolü PYD’ye bilerek ve isteyerek bırakmıştı. Bu hamle, Washington stratejistlerinin ‘Hatay- Halep arası bir güvenli bölge oluşturulması’ hamlesini bozguna uğrattı... Esad’ın satranç hamlesiyle Suriye, kendine yakın Kürt gruplarla, Türkiye-Suriye sınırında bir ‘güvenli bölge’ açtı. Bu gruplar Batı’nın paralı askerleriyle, Selefilerle, El Kaide militanları ve Müslüman ‘biraderlerle’ mücadele etmeye başladı... PYD ile PKK’nın bağlı olduğu odaklar birbiriyle uyumlu değil. Görünen o ki Esad, Erdoğan’ı PYD ile köşeye sıkıştırıyor...”
Evet… M. Yuva’nın deyimiyle Esad akıllı bir hamleyle bir “Satranç Oyunu” kurdu ve bu oyun şu anda yürüyor. Ama önemli olan, satranç oyununda “Devrimci” rol üstlenen PKK/PYD’nin gerçekte hangi işlevi yürüttüğüdür.
Bildiğimiz kadarıyla “Satranç Oyununda” “Şah, Vezir, Kale ve Piyon” gibi taşların yer aldığı, “Devrim” diye bir taşın olmadığıdır. “Satranç oyununun” kuralları değişmemişse eğer, PKK/PYD’nin oyunda hangi taşı temsil ettiğini bir daha düşünmesi gerekmektedir.
İsterseniz Rojava’daki “Devrim” palavralarının Şam’daki yansımalarını bir tarafa bırakıp bizatihi Rojava’daki yansımasına bakalım.
Öyle ya, “Devrim” dediğin şey, tüm kurum ve kuruluşlarıyla eski düzenin tahakküm nişanelerinin kökünden silinmesi ve yepyeni, kendine özgü bir anlayışın hâkim kılınması olayı değil midir?
“Dünya nedi”ler tarafından diğer Kürt bölgelerine “devrim” diye pazarlanarak minnet beklentisine girişenlere karşı bizzat PYD lideri Salih Müslim bakın ne diyor, hem de Özgür Gündem Gazetesi’nde!
Ö.Gündem’den M.Ali Çelebi’ye mülakat veren Müslim, bakın “Devrim” palavrasına nasıl bir cevap veriyor? Soru-cevaplar aslında muhabirin de “Devrim” denen hülyaya kendini ne derecede kaptırdığını da gözden kaçırmamanızı öneririm:
***
Soru: Arap Kemeri politikası gereği Kürtlere kimlik verilmiyordu. Kimlik verilmeyen Kürtler resmi evraklı bir şeyi alıp-devredemiyordu. Seçimlere hazırlanılırken Rojava Kürdistan kimlikleri ya da pasaportları çıkarılacak mı?
Soru: Arap Kemeri politikası gereği Kürtlere kimlik verilmiyordu. Kimlik verilmeyen Kürtler resmi evraklı bir şeyi alıp-devredemiyordu. Seçimlere hazırlanılırken Rojava Kürdistan kimlikleri ya da pasaportları çıkarılacak mı?
Cevap: Şimdi o dertten kurtulduk. Herkes geldi müracaat etti. Herkesin kimliği var.
Soru: Rojava kimliği mi?
Cevap: Suriye vatandaşlık kimliği. Rojava bir bölgedir. Halk kendi kendini yönetiyor. Suriye’de bir çözüm bulununcaya kadar.
Ayrı bir şeydir veyahut ayrı bir devlettir veyahut ayrı sınırlar çizilecek diye bir şey yok. Ne olursa, bütün Suriye içinde bir çözüm bulunursa olacak.
***
Şimdi S.Müslim’in verdiği şu cevabı, isterseniz Beşar Esad’ın geçen ay Türk medyasında yer alan ve PYD’nin çabalarını “Vatan Savunmasına” indirgeyen röportajıyla karşılaştırın.
Salih Müslim bile açıktan “Devrim” söylemini reddediyorsa, tekrarlamakta fayda vardır ki PKK/PYD Esad’ın “satranç oyununda” hangi taşı temsil etmektedir:
Şah mı, Vezir mi, Piyon mu?