Dr. Kuruçay: Şiddet algısı, İstanbul Sözleşmesi üzerinden yönlendiriliyor
Toplumdaki şiddet ve cinayetlerin zaman zaman İstanbul Sözleşmesi ve kadın cinayetleri konularına kaydığına vurgulayan Aile Akademisi Genel Başkan Yardımcısı Dr. Yasin Kuruçay, daha iyi uygulanan ülkelerde aile yapısının parçalandığı, kadına yönelik şiddetin ve cinsel istismar vakalarının arttığı görüldüğünü belirtti.
Son yıllarda şiddet ve cinayet olaylarının artmasıyla neredeyse her gün farklı bir yerde sapkın ilişkiler, kan dondurucu cinayetler ve basit sebeplerle yaşanan katliamlarla ilgili haberler gündemde yer almaya devam ediyor.
Toplumda yaşanan olumsuz olaylar üzerine İLKHA muhabirine açıklamalarda bulunan Aile Akademisi Genel Başkan Yardımcısı Dr. Yasin Kuruçay, bu sorunları aşmak için hem ülkemize hem de insanlığa medeniyet değerlerimize dayalı güçlü bir perspektif sunmamız gerektiğini vurguladı.
"Temel problem, ahlaki problem ve eğitim problemidir"
Toplumda, maalesef bir kamplaşmayla karşı karşıya olduğunu belirten Kuruçay, "Bütün konular, iktidara yakınlık ya da karşıtlık üzerinden değerlendiriliyor. Öncelikle, bizim bu sarmaldan kurtulmamız gerekiyor. Meseleleri ideolojik ya da kamplaştığımız coğrafyayı ve düşünceyi merkeze alarak yorumlama hatasından çıkmamız lazım. Bir genç, iki tane genç kızı öldürdü. Buradan yola çıkarak bir kesim, bunu İstanbul Sözleşmesi'ne, kadınlara ya da erkeklerin kötülüğüne yorumladı. Temel problem, ahlaki problem ve eğitim problemidir. Meseleye eğitim ve ahlak açısından, evrensel insani değerler açısından baktığımız zaman sorunu çözebiliriz. Çünkü öldürülen bir insanın, kadın ya da erkek olması bir faktör olduğu gibi, hangi ülkenin olduğu, hangi inançtan olduğu ya da göz rengi gibi onlarca, yüzlerce faktör söz konusu olabilir." dedi.
"Failin erkek olması, erkeğin suçlu olmasını doğurmaz"
Toplumun değerlerini, toplumdaki anneyi, babayı ve aileyi hedef tahtasına oturan kesimlerin, neden olaylarda faile odaklı bir yaklaşım sergilediklerini söyleyen Kuruçay, "Bu noktanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Failin erkek olması, erkeğin suçlu olmasını doğurmaz. Satanizm gibi zararlı akımlarla uğraşan, aile ilişkileri parçalanmış, alkol kullanan, sigara kullanan, uyuşturucu kullanan, kötü arkadaş çevresinde yaşayan bir takım gençler var ve ortada böyle bir sıkıntı var. Kendini koruyamayan bir genç kızımız var, mağdur olmuş. Dolayısıyla olayları öncelikle ahlak ve eğitim temelli yorumlamak; evrensel insani değerler merkezi bir yaklaşımla olaylara bakmak gerekir." diye belirtti.
"İstanbul Sözleşmesi uygulanan ülkelerde aile yapısının parçalandığı, kadına yönelik şiddetin ve cinsel istismar vakalarının arttığı görülmektedir"
Toplumdaki şiddetin zaman zaman İstanbul Sözleşmesi ve kadın cinayetleri konularına kaydığına dikkat çeken Kuruçay, "Kesinlikle bir algı yürütülüyor. Finlandiya'da kadına şiddet, Türkiye'nin bir nokta üç katı kadar fazladır. Finlandiya ve İsveç'te cinsel istismar vakaları, Türkiye'den daha yüksektir. Bu ülkelerde kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği İstanbul Sözleşmesi'nde ruhunu bulmuştur. Toplumsal cinsiyet eşitliği uygulamaları, Türkiye'den birçok ülkeye göre daha iyi uygulanmaktadır. Ancak bu daha iyi uygulanan ülkelerde aile yapısının parçalandığı, kadına yönelik şiddetin ve cinsel istismar vakalarının arttığı görülmektedir. Bu nedenle, yaşanan olaylardan yola çıkarak, hem ülkemize hem de insanlığa yönelik medeniyet değerlerimize dayalı bir perspektif sunmalıyız." ifadelerini kullandı.
"İnanç medeniyet ve kültürel perspektifimiz toplumsal sorunları çözecek bir altyapıya sahiptir"
Kuruçay, "Bizim inanç değerlerimiz, medeniyet değerlerimiz ve kültürel perspektifimiz, bu sorunları yorumlayacak ve çözecek bir altyapıya sahiptir. Yeter ki bu altyapıya uygun düşünmeye çalışalım ve bilgilenelim. Olayları bu şekilde analiz ederek, hukuk sistemimizi, eğitim sistemimizi ve akademik dünyamızı buna göre şekillendirelim. Böyle bir yaklaşım benimsediğimizde, sorunların çözüleceğini ve gençlerin daha mutlu, daha özgür, daha erdemli bir yaşam süreceğini düşünüyorum." şeklinde konuştu.
"Eğitim sisteminin ciddi bir revizyona ihtiyacı var"
Temel meselenin eğitim olduğunu ifade eden Kuruçay, "Eğitimde güzel şeyler yapılıyor. Fakat eğitimin mutlaka beceri temelli, ahlaki becerileri yükseltecek; fiziksel ve bilişsel becerileri geliştirecek; değerlerle yücelecek bir nesil yetiştirmek amaçlı kazanımlara, ders içeriklerine ve projelere çok acil ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Eğitim sisteminin ciddi bir revizyona ihtiyaç var ve bu revizyonun YÖK'ü ve üniversiteleri de kapsaması gerektiğini düşünüyorum. Türkiye'nin, İsviçre'den ve Fransa'dan alarak yamalayarak oluşturduğumuz hukuk sisteminin kesinlikle inanç ve medeniyet değerlerimiz ışığında yeniden yazılması gerekir. Çünkü seküler, liberal, eğlenceye, kazanmaya, hırsa ve rekabete dayalı bir dünyanın getirdiği nokta buradadır." dedi. (İLKHA)