Bursa’da yüreklere kazınan anma: Aksa Tufanı ve Yasin Börü
HÜDA PAR Bursa İl Başkanlığı, 10 yıl önce Kurban Bayramı'nda muhtaç ailelere kurban eti dağıtırken PKK/HDP'liler tarafından vahşice katledilen Şehid Yasin Börü ve Aksa Tufanının yıldönümünde "Aksa Tufanı ve Yasin Börü" temasıyla bir program düzenledi.
PKK/HDP'lilerin 6-8 Ekim 2014'teki saldırılarında başta Diyarbakır'da Yasin Börü, Hüseyin Dakak, Hasan Gökgöz, Riyad Güneş, Turan Yavaş ve Cumali Güneş olmak üzere bölgede birçok dindar insanın katledilmesinin üzerinden 10 yıl geçti.
İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın 7 Ekim 2023 tarihinde başlattığı "Aksa Tufanı" operasyonun üzerinden tam bir yıl geçti.
Siyonist işgalciler, 7 Ekim'den bu yana Gazze'de 11 binden fazlası çocuk ve 6 binden fazlası kadın olmak üzere 41 bin kişiyi şehit etti.
HÜDA PAR Bursa İl Başkanlığı tarafından merkez Yıldırım ilçesinde bulunan Barış Manço Kültür Merkezi'nde, "Aksa Tufanı ve Yasin Börü " programı düzenledi.
Düzenlenen programa İlahiyatçı-Yazar Mehmet Göktaş, HÜDA PAR Mersin Milletvekili Faruk Dinç, önceki dönem Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, HÜDA PAR Bursa İl Başkanı Zeki Aras, HÜDA PAR İstanbul İl Başkanı İsa Güvendik, HÜDA PAR Marmara Koordinatörü Mehmet Şimşek, AK Parti Bursa İl Başkan Vekilli Kamil Bayramiç, AK Parti Bursa İl Başkan Yardımcısı Salih Bahadır, Saadet Partisi Bursa İl Başkanı Ali Osman Karahan, Bursa Filistin Evi Derneği Başkanı Muhammed Yazıcı, Bursa Peygamber Sevdalıları Derneği Başkanı Kamil Yıldırım, Bursa Umut Kervanı Başkanı Ahmet Cihan partililer, STK temsilcileri ve vatandaşlar katıldı.
Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programda şehitlerin hayatının anlatımı ve Özlem Ajans sanatçılarının seslendirdiği ilahi ve ezgilerle sürdü.
Program, salondaki herkesi duygulandıran "6-8 Ekim" sinevizyonu ve HÜDA PAR Bursa İl Gençlik Kolları Başkanı Yasin Söğüt'ün selamlama konuşmasıyla devam etti.
Programda HÜDA PAR Mersin Milletvekilli Faruk Dinç, bir konuşma yaptı.
"Kudüs davası, bu davaya sahip çıkan özgür insanlarındır"
Aksa Tufanı operasyonunun üzerinden tam bir yıl geçtiğini söyleyen Dinç, "Bir ağaç olsaydı, bir yıl içerisinde çağırır, yapraklarını döker, kupkuru olurdu belki. Ama bir yıldır dünyanın gözleri önünde bir halk katlediliyor. Çocuklar parkta oynarken katlediliyor, okuldayken katlediliyor. Kadınlar, siviller, hastanede katlediliyor kardeşlerim. Haşlanmış kurbağa sendromu gibi bu ölümlere alışmadığımızı göstermek için böyle bir araya geliyoruz. Sürekli her yerde, her ortamda bu Gazzeli mücahitlerin haklı ve meşru davalarının yanında olduğumuzu göstermek istiyoruz. Şunu unutmayınız ki Kudüs davası, bu davaya sahip çıkan özgür insanlarındır. Köle zihniyetli insanlar bu davaya sahip çıkamazlar. Gazze'deki kardeşlerimiz gıdasız kalıyor; anestezi yapılmadan ameliyatlar gerçekleştiriliyor. İnsani gıdaya ulaşamıyorlar. Ve bu mağduriyetler her gün dünyanın gözleri önünde devam ediyor. "dedi.
"7 Ekim, bir milat olacaktır"
Siyonist terör şebekesinin, hiçbir kural, hiçbir ilke, hiçbir ahlak, hiçbir hukuk tanımadan bu soykırımlarına devam ettiğini söyleyen Dinç, "Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, insan hakları, çocuk hakları, kadın hakları ve insan hakları bildirgesi gibi kavramları tanımadan bu soykırımlarına devam ediyor. Aslında bir yönüyle Batı'nın ne kadar barbar olduğunu, Gazze'deki gelişmeler bir kez daha gözler önüne seriyor. Batı bugüne kadar bizi süslü kanunlarla, suçlu kelimeleriyle ve suçlu bildirgeleriyle kandırdı. Ancak bugün mücahitler, onların o sahtekârlığını ortaya koydu. Onların maskesini düşürdü. Artık 7 Ekim, bir milat olacaktır. 7 Ekim, Aksa Tufanı sonrası yeni bir dünya düzeninin gerekeceği bir dönüm noktasıdır. Artık insanlık, özellikle gençlik, bu durumu sorgulamaya başlamıştır. Bugün siyonizme destek veren, her zaman yanında olan ve her türlü silah desteğini sunan Amerika'da bile gençlik, intikam hareketini başlatıyor." diye belirtti.
"Artık Batı'nın bir bataklık olduğunu, bizzat Batı'nın evlatları da fark etti"
Amerika'nın kırk üniversitesinde gençler, küresel intifada başlatarak "Filistin'de çocuklar ölüyor" diyerek yürüyüşler yaptıklarını ifade eden Dinç, "Dediler ki, 'Filistin'de bir soykırım var.' Evet, bu çok şey anlatıyor. Artık Batı'nın bir bataklık olduğunu, bizzat Batı'nın evlatları da fark etti. Artık Batı'daki gençlik de bunu sorgulamaya başlıyor. Çünkü onların da vicdanı, aklı ve fıtratı var. Evet, akılda kalp iman etmese de vicdanda hakikati sorguluyor. Ve onların vicdanı, artık bu konuda harekete geçmiştir. Allah'ın izniyle bu hakikat ortaya çıkacaktır. Güneş doğmuş ve dünyayı aydınlatacaktır. Asla iradenizi kaybetmeyin. Biz işimize bakacağız; bize düşen görev ve sorumluluklara odaklanacağız. Asla pes etmeyeceğiz. Bugün hangi devlet yetkilisi olursa olsun, kim olursa olsun, halkımız ve milletimiz için Filistin davasının haklı ve meşru davasına destek sunmak için elimizden ne geliyorsa, biz onu yapacağız." şeklinde konuştu.
"Bizim hedefimiz siyonizmdir"
Dinç, "HÜDA PAR'ın Milletvekilleri olarak 'Filistin davası için ne yaparız, ne yapabiliriz?' diye oturduk, düşündük. Biz üzüm yeme derdindeyiz. Evet, hükümetin eksiklikleri var. Bizim derdimiz hükümeti zor durumda bırakmak değildir. Bizim derdimiz hükümetin Filistin davasına destek bulması için zorlamaktır. Bunu net bir şekilde söyleyeyim. Bizim hedefimiz siyonizmdir. Hedefimiz soykırımcılardır, ve biz onlara kilitlenmişiz. Onlar insanlık düşmanıdırlar. Onlar Müslüman düşmanıdırlar. Kendi çıkarlarına ters olan her şeyin düşmanıdır. Aslında Avrupa'ya da söylüyorum. Vallahi sizin çıkarlarınıza ters düşerse size de düşmandırlar. Hatta kendi ülkesinde bile katliam gerçekleştirmiyorlar mı? Siyonizm bir yumurtasını pişirmek için kendi komşusunu ateşe veren böyle sapık bir ideolojidir. Ülkemde siyonist istemiyorum kanun teklifini TBMM'ye sunduk ve ön görüşmesi için meclisten geçti." dedi.
"Gazze'ye doğrultulan namlu, Bursa'ya, İstanbul'a ve Ankara'ya doğrultulmuştur"
Dinç, son olarak konuşmasına şöyle devam etti:
"Meclis açılışında Sayın Cumhurbaşkanı şunu söylemişti: 'israilin asıl hedefi Türkiye'dir.' Biz buna her zaman vurgu yapıyoruz. Yeryüzünde tüm ülkelerin, bir haritası vardır. Ama biliyor musunuz işgalcilerin bir haritası yoktur. Çünkü onlar hiçbir şekilde sınırlarına sadık kalmamışlar. İmparatorluk kurmak istiyorlar ve bunun mücadelesini veriyorlar. Bugün diyoruz ki, Gazze'ye doğrultulan namlu, Bursa'ya, İstanbul'a ve Ankara'ya doğrultulmuştur. Müslümanlara doğrultulmuştur. Bunu her zaman hatırlatmaya da devam edeceğiz. Siyonistlerle hiçbir ticaret yapılmaz. Siyonist teröristler bir devlet değildir; o bir terör şebekesi olarak tanınmalıdır. Onlarla ikili ilişkimiz olmamalıdır. Kürecik ve İncirlik hava üsleri, Amerika ve siyonistlere kapatılsın. Siyonistlerin firmalarını bizim ülkemizde istemiyoruz." diye konuştu.
"Allah'ın dini sanki yeni geldiği hissi uyandı"
7 Ekim'in, Allah'ın nurunun Gazze'ye indiği gün olduğunu söyleyen Araştırmacı- Yazar Mehmet Göktaş, "7 Ekim'den itibaren Allah'ın nuru, Kabe'ye, Mescid-i Nebevi'ye ve Mescid-i Harama da inmedi. O günden itibaren Allah'ın nuru, gerçekten Gazze'deki o kız çocuklarının diline indi, yavruların diline indi, annelerin diline indi, babaların diline indi. Allah'ın nuru oradan dünyanın dört bir tarafına yayılmaya başladı. Ve özellikle Avrupa'ya gitti. Dedik ki, 'Allah'ın nuru Gazze'ye gitti.' Allah'ın dini sanki yeni geldiği hissi uyandı." dedi.
"Allah'ın nuru 7 Ekim'den itibaren Gazze'de başladı"
7 Ekim'den bu yana yüz binlerce umreci Müslümanımızın, ne Kabe'de ne de Mescid-i Nebevi'de elini bir defa açıp Gazze'ye dua edemediğini ifade eden Göktaş, "israile lanet edemediler; ettirmediler. Onun için biz diyoruz ki, Allah'ın nuru gerçekten 7 Ekim'den itibaren Gazze'de başladı. Filistin'e inmeye başladı ve oradan da dünyanın diğer ülkelerine, özellikle Batı'ya, özellikle Amerika'nın ve Fransa'nın üniversite öğrencilerinin yüreğine indi. O ayet-i kerimelerle, daha önce dünyada görmediğimiz olaylar oldu. O Hristiyan çocuklar, o meydanlarda, o ateist çocuklar, o deniz çocukları, gençler meydanlarda namaz kıldılar, tekbir getirdiler. Bu şekilde devam ediyor. Onun için ben diyorum ki, yüzlerce alimimiz, yüzlerce yazarımız, Allah'ın dinini, İslam'ı Batı'ya götürmek için çok uğraşmıştır. Ama hiç böyle gitmedi. Hiç görmedik böyle gittiğini. Bu şekilde Allah'ın nurunun o taraflara gittiğini görememiştik." şeklinde konuştu.
"Siyonist terör örgütü hiç beklenmedik bir anda çökecektir"
Göktaş, "Gazze'de 43 bin kardeşimiz katledilmiştir. Milyonlarca kardeşimiz aç bırakılmıştır. Yerle bir olmuştur evleri. Ama bilmiyoruz, hayrın nerede olduğunu bilemiyorum. Sizi aldatmasınlar. israil denilen terör örgütü var ya, bu terör örgütü hiç beklenmedik bir anda çökecektir; hem de dünyanın her yerinde. Çünkü Allah'ın nuru öyle bir geliyor ki, biz var ya, İslam'ı gerçekten sıfırdan yeniden öğrenmeye başladık. Allah'ın velilerini hep kitapların orta sayfalarından arardık. Gazetelerin orta sayfalarından, menkıbelerinden Allah'ın dostlarını arardık. Oralardan öğrenmeye çalışırdık, hayatı sahabe kitaplarından öğrenmeye çalışırdık. Ama Gazze'de gördük. Gazze'de şunu da gördük: Demek ki Allah'ın velileri her zaman var; 21. yüzyılda da var, daha sonra da var. Hem de öylesine Allah'ın velileri ki, abartmıyoruz sahabe gibi yaşadılar. Sahabe, nasıl anlıyorsa Kur'an-ı Kerim'i, Allah yolunda onlar nelerini feda etmişlerse, inanınız onlardan çok daha fazlasını Allah yolunda, Allah'ın dini uğrunda harcadılar, gösterdiler ve hakkı ortaya çıkardılar. Allah'u Teala, sadece hakkı, hakikati, Allah'ın nurunu, vahyini göstermedi; aynı zamanda işte firavunlar bunlardır, işte Nemrutlar bunlardır, işte despotlar onlardır, işte zalimler bunlardır diye bütün dünyaya ilan etti." ifadelerini kullandı.
"Bazı putlar yıkıldı"
Eğer bu durum Müslümanlara bırakılmış olsaydı ve "Dünyanın zalimlerini tanıtalım" denilseydi, milyarlar harcayıp milyonlarca belge hazırlasalar bile, bu kadar etkili bir şekilde dünyaya duyuramayacağını belirten Göktaş, "Ancak Allahu Teala, bu gerçeği kendiliğinden tüm dünyaya ilan etti. Bunları küçük nimetler olarak görmeyiniz. İnanınız ki, Allah'ın nuru öyle bir zamanda geliyor, öyle kişilerle geliyor ki, bu gerçekten bizim için büyük bir sevinç kaynağıdır; büyük bir mutluluktur. Allah'ın nurunun dünyanın dört bir yanına yayılması büyük bir mutluluktur. Bazı putlar yıkıldı; öyle putlar yıkıldı ki, dikkat ediniz, Müslümanlar bile onları putlaştırmışlardı. 'siyonizm yıkılmaz, israilin demir kubbesi bilmem ne olmaz, bir sinek bile geçemez' deniliyordu. Nelere kadir olduğunu Allah Teala, müminlerin eliyle gösterdi." dedi.
"Yarının en büyük lanetlisi olarak Netanyahu ilan edilecek"
Bir put daha insanlar arasında dolaştığını söyleyen Göktaş sözlerine şöyle devam etti:
"Dünyada en zeki siyasiler Yahudilerdir. Dünyanın en ahmak liderleri Yahudi liderleridir. Tarih boyunca kendi toplumlarını katliama götüren Yahudilerin liderleridir. Ve tarih boyunca hiç durmadan katliama uğramışlardır. Allah'ın laneti liderlerinin eliyle gelmişti. Bakmayın bugün biraz ekranlarda Avrupa ve Amerikan ekran gösterdiğine yarının en büyük lanetlisi olarak Netanyahu ilan edilecek biz değil Avrupa ilan edecek Yahudiler ilan edecek Yahudilerin o zararını geri kalan Yahudiler İsrail'den kaçan Yahudiler bizim Başınıza bütün bu belaları, bu şerefsiz, bu manyak bu sapkın adam getirdi diye lanetle anılacak. Bunlar peygamberlerine ihanet eden insanlardır. Biz bir şeyi yanlış yapıyoruz. Nerede Kudüs ve Mescidi Aksa anılırsa bizim birinci kıblemiz peygamber efendimiz Mescidi Aksa'ya gitmiş. Asıl büyük bir mesele var. Nedir biliyor musunuz? Kudüs ve civarı Allah'ın peygamberinin meftun olduğu, kabrinin olduğu, yattığı yerdir. Kudüs Filistin bütün peygamberler orada yatıyor. Kabirlerinde rahatsızlar. Üzerlerinde gezenler o toprakları işgal eden bu siyonistlerden peygamberleri kurtaracağız. Biz varırsak ancak onların ruhu şad olacaktır. Kudüs'ü kurtarırsak, Hazreti Yakup'u kurtaracağız. Bütün peygamberleri bu melun insanlardan kurtaracağız ve ancak o zaman dünyaya huzur gelebilir." diye konuştu.
Program ezgi ilahilerin okunmasıyla, akabinde yapılan dua ile sona erdi. (İLKHA)