• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...
HÜDA PAR Genel Başkan Vekili Demir: İslam ümmeti bütün namlularını siyonizme yöneltmek zorundadır
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

HÜDA PAR Genel Başkan Vekili ve Gaziantep Milletvekili Şahzade Demir, HÜDA PAR Genel İdare Kurulu üyesi ve Gaziantep İl Başkanı Faruk Göçer, HÜDA PAR Gaziantep İl Başkanlığında basın mensuplarıyla bir araya geldi.

HÜDA PAR Gaziantep İl Başkanlığı'nda gerçekleşen basın toplantısında konuşan Milletvekili Demir, Gaziantep'in yerel sorunlarından ve gündemde öne çıkan konulara değindi.

Kentin sanayi, tarım, ekonomi, ulaşım, sağlık ve madde bağımlılığıyla mücadele konuları üzerinde değerlendirmelerde bulunan Demir, sorunların ancak adalet temelinde çözülebileceğine vurgu yaptı.

Gaziantep'in Türkiye'nin en önemli fıstık üretimi yapılan şehirlerden biri olduğunu belirten Demir, bu yıl fıstık üretimi ve fiyat noktasında çok ciddi bir sıkıntı yaşandığını söyledi.

Demir, "Genel anlamda üretici noktasında fıstığın para etmemesi, geçen seneye göre fiyatların çok düşük olması ciddi mağduriyet nedenidir. Çünkü maliyetler 2-3 kat artmış, rekolte bu yıl iyi ama fiyat çok düşüktür. Yerel yöneticiler tarafından özellikle bazı alternatifler düşüldü. 1-2 belediye alım yapacağız dediler, alım da yaptılar. Fakat onlar da düşük fiyattan aldıkları için maalesef derman olmadılar. Bu noktada size intikal eden 1-2 talepleri var. Daha önce olduğu gibi Güneydoğu Birliği'nin tekrar aktifleştirilmesi ve Tarım Mahsulleri Ofisi'nin alım yapması ve fiyatların düşmesine engel olmasının sağlanması noktasında talepler var. Siyasi olarak Ankara'da bizim bu yönde taleplerimiz, girişimlerimiz ve görüşmelerimiz olacaktır." dedi.

"Türkiye'nin sağlıklı bir tarım politikası yok"

Kentte ekimi yapılan sarımsak, karpuz, domates, biber, üzüm gibi meşhur ve yaygın ürünlerinde de fiyat noktasında ciddi bir sıkıntı yaşandığını ifade eden Demir, "İşçilik, girdi ve üretim maliyetleri çok fazla yüksektir. Dolayısıyla ürünün satış fiyatı onların masraflarını, yakıtlarını, işçiliklerini, elektrik ve su giderlerini karşılamıyor. Bu noktada çok ciddi bir ıstırap, sorun ve mağduriyet söz konusudur. Onlardan edindiğimiz bilgi, ürünlerinin getirilerinin bu yıl ki üretim masraflarını karşılamayacağı ve gelecek seneye borçlu olarak girecekleri yönündedir." diye konuştu.

Türkiye'nin tarım politikasında çok dalgalı bir sistem uygulandığını söyleyen Demir, "Aslında Türkiye'nin sağlıklı bir tarım politikası yok. Ürünün çok iyi olduğu bir sezonda ihracat kapıların açılması, fazla ürünün dışarıya gönderilmesi gerekirken, ürünün az olduğu dönemlerde de ihracat kapıları kapatılarak iç piyasaya hitap etmesi şeklinde hem çiftçinin hem de iç piyasanın mağdur edilmemesi noktasında istikrarlı ve düzenli bir politika lazımken, maalesef böyle bir politika yok. Bir yıl ihracata yüklenilirken bu aynı şekilde devam ediyor. Sıkıntıların oluşmaması adına yıla, sezona, iç talebe ve piyasa dengelerine göre bir politika yürütülmesi lazım. Böyle bir hassasiyet ve denge gözetilmiyor." şeklinde konuştu.

İntihar vakaları ve uyuşturucu sorunu

Gaziantep'te çok ciddi intihar vakalarının olduğuna dikkat çeken HÜDA PAR Milletvekili Şahzade Demir, "İşsizlik, manevi buhranlar, eğitim sisteminin gençlerimize bir şeyin vermemesi, ahlakın ve maneviyatın verilememesi, TV'lerde ve sosyal medyalarda yaygın bir şekilde işlenen şiddete, ahlaksızlığa yönelik yayınlar, filimler ve paylaşımlar özellikle yeni nesillerde oluşturdukları tahribatların çok önemli bir sebebi var. Toplumdaki aile düzeninin bozulması ve çökmesi, gençlerimizi ayakta tutan anne ve baba unsurunun her geçen gün daha da zayıflanması, boşanmaların artması, evliliklerin azalması da gençleri aile içerisinde besleyen önemli bir unsur olmaktan çıkmış. Bugün gençlerimiz ve neslimiz bundan da mahrumdur." dedi.

Uyuşturucu faktörünün de bu intiharlarda etkili olduğuna işaret eden Demir, bu soruna tüm ilgili kurumlarının birlikte mücadele etmesi gerektiğini söyledi.

Demir, "Gaziantep ve çevre illerde de uyuşturucu yaygın olarak önümüze çıktı. Çok yaygın bir uyuşturucu kullanımı var. İlkokul 4'üncü sınıfa kadar indiği konuşuluyor. Uyuşturucu ile mücadele noktasında ilgili kurumların görevlerini yapmadıklarını ya da yetersiz yaptıklarını biz biliyoruz. Bunun Türkiye'de çok ciddi anlamda üzerinde durulması gereken bir zaaf, toplumun geleceğini tehdit eden hastalık ve durumdur. Güvenlik tedbirleri de çok ciddi anlamda yetersiz kalıyor. Çok basit tedbirlerle geçiştiriliyor. Satıcılarla ya da kullanıcılarla mücadele ediliyor ama bu işin asıl baronluğunu, üreticiliğini, dağıtımını yapan ve sektöre dönüştüren kişilerin üzerine maalesef gidilmiyor. Bunun çok ciddi bir eksiklik olduğunu görüyoruz. Hatta bu işin ileri derecede yapanların bir kısmının özellikle güvenlik sektöründe yer alan bazı yetkililere kadar çıkması da çok üzüntücü bir durum. Elbette tüm güvenlik birimleri töhmet altına bırakma gibi lüksümüz yoktur. Bu noktada fedakârca çalışan ve canlarını veren kardeşlerimiz de malum var. Fakat suiistimal eden insanlar da çıkabiliyor. Bu noktada yürütülen mücadelenin yetersizliğini ortaya koyma anlamında en basit ve somut örnektir." değerlendirmesinde bulundu.

Demir, konuşmasının devamında kentin sağlık ve havaalanı sorunlarına ilişkin şunları kaydetti:

"Devlet ve şehir hastanesinin, sağlık güvencesi ile hizmetinin alınabildiği kurumlara gidildiğinde hizmete ulaşamayan vatandaşlarımız, çareyi yine mecburen özel hastanelerde aramak zorunda kalıyor.

Bazı uçak şirketlerinin ortaya koyduğu sıkıntılar, rötarlar, düzensizlikler ve dengesizlikler hakikaten Gaziantep'e ulaşım ve gidiş gelişlerde ciddi bir mağduriyete ve sıkıntıya sebep oluyor."

"Ciddi bir hayat pahalılığı, bir enflasyon ve fahiş fiyat sorunu var"

Türkiye'de çok ciddi bir ekonomik krizin olduğunu ifade eden HÜDA PAR Milletvekili Şahzade Demir, "Yetkililer her ne kadar buna kriz demiyorlarsa da bize göre bir krizdir. Çünkü çok ciddi bir hayat pahalılığı, bir enflasyon ve fahiş fiyat sorunu var. Enflasyon düşmüyor, her geçen gün artıyor. Fiyatlardaki dengesizlikler ve hiçbir ölçüye takılmayan, rastgele, fahiş bir şekilde artmalar hakikaten insanları mağdur ediyor. Özellikle dar ve düşük gelirli, sabit gelirli insanların yaşadığı sorunların haddi hesabı yoktur. Çok ciddi bir mağduriyet var. Bir ev kirasının bir maaş kadar olduğu bir dönemden söz ediyoruz. Bazı yerlerde asgari ücretin çok çok üzerinde fiyatlar var, ev kiraları, konut fiyatları aynı şekilde." diye konuştu.

"Böyle bir ekonomi politikasıyla ekonominin düzlüğe çıkması mümkün değildir"

Demir, "Şu anda bu krizden çıkışın faturası tamamıyla dar gelirlinin sırtına yükleniyor, vergiler ha bire artırılıyor, ha bire vergi cezaları geliyor ve çok ciddi bir mağduriyet, bir şikâyet, bir haksızlık söz konusu. Artık stok vergileri, dükkânda olmadığı halde stok vergisi konuluyor. Dükkandaki, fabrikadaki işleyen makinelerin değer kazandığı iddia edilerek bir sonraki yılda 3-4 katı vergi alınıyor. Buna benzer çok ağır vergi cezaları da geliyor. Geriye dönük çok ciddi bir inceleme, araştırma ve cezalandırma söz konusu. Böyle bir ekonomi politikasıyla, böyle bir vergi sistemiyle adaletin sağlanması, ekonominin düzlüğe çıkması mümkün değildir. Bu enflasyonla, bu faiz oranlarıyla ekonominin düzlüğe çıkması gerçekten mümkün değildir. Ve bu faiz her geçen gün artıyor." dedi.

"Denk bütçe uygulanmalı"

HÜDA PAR Genel Başkan Vekili Şahzade Demir, şu değerlendirmede bulundu:

"Adil bir vergi sistemi, denk bir bütçe, israfın önüne geçme ve yolsuzluklar ile usulsüzlüklerin önüne geçme acilen atılması gereken adımlardır. Bunlar yapılmadığı müddetçe fakir fukaranın ödeyeceği cezalarla bu ekonomi maalesef düzelmez. Sadece (kemer) sıkma ile sadece fukaraya yüklenmeyle bu iş olmaz. Eğer hep beraber bir sorun yaşıyorsak hep beraber bu yükün altına elimizi koymamız gerekir. Bu verginin herkese yayılması lazım, vicdanlı olması lazım, makul olması lazım ve devletin de tasarruf etmesi lazım.

Denk bütçe; özellikle parti programımıza koyduğumuz ve anayasal güvence ile uygulanması gerektiğini düşündüğümüz bir uygulamadır. Param varsa harcamayı ona göre yapacağım, param yoksa gidip fakir fukarayı faiz borcu altına koymanın bir anlamı yok. Eğer denk bütçe olursa her yıl ödediğimiz 3 trilyonu vermek zorunda kalmayabiliriz. Belki ilk iki üç yıl ciddi yatırımlar yapamayabiliriz ama cepte kalacak olan faize giden paralarla, fakir fukarayı da ezmeden ve havuzda birikecek paralarla her türlü yatırımı da alt yapıyı da yaparız. Faize ödenen 3 trilyon parayla GAP'ın tamamı bitirilir, bu memlekette ne sulama sorunu kalır ne elektrik sorunu kalır ne tarım sorunu kalır ne de istihdam sorunu kalır. Bunlar ciddi olarak görülmesi gereken sorunlar ve atılması gereken adımlardır. "

Ahlaki yozlaşma

TV'lerde yapılan yayınların ve sosyal medyanın ahlaki değerler üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çeken Demir, "Her türlü ahlaksızlığın, her türlü arsızlık ve namussuzluğun, her türlü sapıklığın yaygınlaştırıldığı, iftihar vesilesi olarak ön plana çıkarıldığı, gençler arasında bunun teşvik edildiği, boşanmanın teşvik edildiği, evlilik yaşının 35-40'lara çıktığı hatta artık evliliğin düşünülmediği bir topluma doğru hızla gidiyoruz. Böyle bir süreçte, bu toplumu ayakta tutmamız, geleceği inşa edecek olan neslimizi muhafaza etmemiz imkansızdır. Ülke olarak buna çözüm bulmamız lazım.   Bununla hep beraber mücadele etmek zorundayız, bir duyarlılık, bir farkındalık oluşturmak zorundayız. Bize göre, Türkiye'nin en önemli sorunlarından bir tanesi budur. Alt yapı sorunları giderilir, telafi edilir, deprem sorunları telafi edilir, bunlar üç beş yıl içerisinde telafi edilir ama toplumun temel dinamiklerden yoksun bırakılmasının telafisi 100 yılda olmaz, belki hiç olmaz." şeklinde konuştu.

İşgalci siyonistlerin Lübnan saldırıları

İşgalci siyonistlerin Gazze'nin ardından Lübnan'a saldırı başlattığını ifade eden HÜDA PAR Genel Başkan Vekili ve Gaziantep Milletvekili Şahzade Demir, "Ümmet sessiz kaldı, İslam ülkeleri sessiz kaldı ve her geçen gün bu boyut daha da genişleyecek. Gazze'ye sessiz kaldığımız için durmadı, yaygınlaştı. Lübnan'a da sessiz kalırsak bu Suriye'ye geçecek, Irak'a geçecek. Emin olabilirsiniz ya siyonizmin hizmetkarı olacağız ya da biz de hedef olacağız. Bu kaçınılmaz bir durum." dedi.

Demir, siyonizm urunun, siyonizm kanserinin, hastalığının durdurulması için İslam ülkelerinin ve ümmetin hep beraber harekete geçmesi gerektiğini belirterek, hükümeti bu konuda adım atmaya davet etti.

Türkiye'deki bazı medya organlarında Lübnan ile işgal rejimi arasında yapılan savaşla ilgili "kötü algı yürütüldüğünü" söyleyen Demir, şunları kaydetti:

"Sanki bu katliamlar hiç yokmuş gibi, sanki vahşetler hiç yokmuş gibi 'acaba'larla birçok töhmet, birçok itham, birçok iddia ile mesele manipüle ediliyor. Sanki orada katledilen insanlar suçludur, siyonizm haklı bir mücadele yürütüyor, soykırım ile haklılık noktasındadır. Onlara karşı mücadele edenlerin akideleri bozuktur, katildir, canidir… Yani çok farklı bir noktaya taşınıyor.

Bu, çok bilinçli bir üst aklın yaptığı bir algıdır. Herkesin hatası olur, herkesin yanlışı olur, herkesin zamanında yapacağı şeyler olur. Biz hiç kimseyi savunmak durumunda değiliz. Ama bugün tek düşmanımız var. Gazze'yi yakıp yıkan, İslam beldelerini yakıp yıkan siyonizm, İslam ümmetinin tek hedefidir, tek düşmanıdır (şu an için söylüyorum.) Biz birbirimizle uğraşacak durumda değiliz. Dolayısıyla 'düşmanımızı iyi tespit edelim' derken kastım budur. Bugün İslam ümmeti bütün namlularını siyonizme yöneltmek, ona doğrultmak zorundadır. Bugün meşruiyet ölçüsü, haklılık ölçüsü ve doğruluk anlayışı siyonizme karşı duruştur. siyonizme ve bu vahşete karşı dik durmayan, tavır ortaya koymayan insanlar akide noktasında, İslam ümmetine aidiyet noktasında da bize göre sıkıntılıdır.

Herkesin kendine göre hatası, yanlışı, kusuru olur. Buna mezhebi şeyler diyebilirsiniz, buna savunma refleksi diyebilirsiniz, buna farklı farklı izahlar, yorumlar getirebilirsiniz. Biz o tartışmaya girecek değiliz, zamanında yapılan hataları hep beraber eleştirdik, Suriye meselesini hep beraber zamanında eleştirdik, ilgili bütün tarafları eleştirdik.

Suriye'de söz konusu odakların yaptıkları hatalar kadar Türkiye'nin de hatası var. Oradaki istikrarsızlığın, Suriye iç savaşının geldiği noktada Türkiye'nin günahı diğer ülkelerin günahından bize göre az değildir. Herkes hata yaptı. Suriye'nin bu hale gelmesinde herkes hatalıdır. Herkes hatasının sorumluluğunu almak zorundadır. Ama şu anda hepsini geride bırakmak zorundayız. Niye? Çünkü siyonizm, İslam ümmetini kasıp kavurmaktadır. Bugün herkesin hedefi siyonizme dönmek zorundadır, bizim hedefimiz siyonizmdir. Diğer şekilde küçük, basit meseleleri bir kenara bırakıp bir vahdet, sözde dahi olsa, medya dahi olsa, fikirde dahi olsa bir birlik, bir vahdet, bir kardeşlik ortaya koymamız lazım. Diğer algılara da kesinlikle prim vermememiz gerekiyor." (İLKHA)





Bu haberler de ilginizi çekebilir