• DOLAR 34.604
  • EURO 36.197
  • ALTIN 2984.981
  • ...
SON DAKİKA
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan kritik açıklama: israilin bir sonraki hedefi biziz!
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

HAMZA DURMAZ-     Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar;

Bu yıl ve önümüzdeki yasama yıllarında da meclisimiz gayretli, özverili bir çalışma dönemi geçirecek, inşallah milletimizin ihtiyacı olan kanunları çıkaracaktır. Yeni yasama yılının uyum, uzlaşma, karşılıklı anlayış ve hoşgörü içinde, hepiniz için özellikle aziz milletimiz için hayırlı, bereketli, verimli bir yıl olmasını Cenab-ı Allah'tan niyaz ediyorum. Bu yüksek şuurla milletimize hizmet edecek siyasi partilere, bütün milletvekili arkadaşlarımıza, meclisimizin tüm çalışanlarına yeni yasama yılında başarı dileklerimi iletiyorum.

Şu an çatısı altında beraber olduğumuz Türkiye Büyük Millet Meclisi, 23 Nisan 1920'de açılmış, Polatlı'dan top sesleri yankılanırken milli mücadeleyi sevk ve idare etmiş, İstiklal Harbi'mizi zafere taşımış, 29 Ekim 1923'te de Cumhuriyetimizi kurmuştur. Gerek meclisimizin açılması gerekse Cumhuriyetimizin ilanı milletimizin yakın tarihinde önemli dönüm noktaları olmakla birlikte, Türkiye devlet ve parlamento tecrübesi bakımından asırlara sari bir birikime sahiptir.

Şunu gururla ifade etmeliyim ki, yüzyıllar boyunca onlarca devlet kurmuş olan milletimiz, 11. yüzyılda kurulan Büyük Selçuklu Devleti'nden bugüne kadar süren kesintisiz devlet tecrübesiyle dünya üzerindeki istisnai milletlerden biridir. İnşallah devletimiz ebet müddet baki kalacaktır. Aynı şekilde bölge ülkeleri kıyaslandığında parlamento tecrübemizde 1876 gibi oldukça erken bir dönemde başlamış, zaman zaman inkitaya uğrasa da günümüze kadar gelmiştir.

Tıpkı devletimiz gibi bir şurâ makamı, bir meşveret ve istişare makamı olarak biz milletimizin hürriyetinin ve istiklalinin somut nişanesi olarak inşallah ebed müddet var olacak, daima açık kalacak, milletimize daha nice seneler alnının akıyla hizmet edecektir.

Kurtuluş Savaşı'mız sırasında düşman kuvvetlerinin çok yaklaşmasına rağmen, meclisimiz çalışmalarını cesaretle, fedakarlıkla ve sarsılmaz bir imanla ifa etmiştir. Meclisimiz Gazi ünvanını bileğinin gücüyle elde etmiştir. Yine 15 Temmuz gecesi, işgal kuvvetlerinin hain uşakları tarafından ele geçirilmeye çalışılan ve bombalanan meclisimiz, milletvekillerimizin kahramanca direnişi sayesinde hem milletimize cesaret vermiş, hem kendisini savunmuş, böylece Gazi ünvanını bir kez daha teyit etmiştir.

Burada şunu öncelikle vurgulamak isterim. Bu meclis, 104 yıllık tarihi boyunca şartların en çetin olduğu dönemlerde bile bir çözüm yolu, bir çıkış yolu bulmayı başarmıştır. Bu meclis, tüm zorluklara rağmen hemen arkamızda yazan "Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir" şiarına hakkıyla sahip çıkmıştır. Yine bu meclis, milletimizin ufkunu genişletecek, barışı ve demokrasiyi güçlendirecek, ekonomik büyüme ve refaha, en önemlisi de özgürlüklere daha fazla alan açacak, Cumhuriyet tarihimizin en kuşatıcı anayasasını yapma tecrübesine, bilgisine ve kudretine ziyadesiyle haizdir.

YENİ ANAYASA

12 Eylül askeri darbesi sonrasında silahların gölgesinde milli iradeye dayatılan mevcut anayasa, meclisimiz ve milletimize biçilmiş dar bir gömlektir. 1982'den beri yapılan irili ufaklı 20'den fazla değişiklik, milletin mevcut anayasadan memnuniyetsizliğini açıkça göstermektedir. Bir nevi yamalı bohçaya dönen 82 anayasasının miadı artık dolmuştur. Türkiye'nin 21. yüzyılda büyük hedef ve iddialarını gerçekleştirmesi ancak yeni, uzlaşmacı, özgürlükçü, katılımcı, sivil bir anayasa ile mümkündür.

Demokrasimizin yeni anayasa ihtiyacının günden güne kendini daha fazla belli ettiğini görüyoruz. Burada şu hususu da açık yüreklilikle ifade etmek arzusundayım. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak yeni anayasayla ilgili olarak elbette biz kendi hazırlıklarımızı hem de çok titiz bir şekilde yapıyoruz. Ama bu demek değildir ki diğer tüm fikirlere kapımızı kapatıyoruz. Yeni anayasanın hazırlık sürecinde her türlü fikre saygı duyarız, her düşünceyi ilgiyle dinleriz, her yapıcı teklifi hayırhahlıkla değerlendiririz.

Yeni anayasanın kutuplaştırıcı değil, uzlaştırıcı, ayrıştırıcı değil, birleştirici, yasakçı değil, özgürlükçü olması, farklılıklarda değil, ortak noktalarda buluşturması temel ve sarsılmaz ilkemizdir. Milleti ve devleti birbirinden ayrı düşünmek mümkün değildir. Millet varsa devlet vardır, devlet varsa, millet varlığını idame ettirir. Devlet milletin üzerinde değildir. Millet de devletsiz ayakta ve hayatta kalamaz. Ne devletimizin zayıflatılmasına, ne milletimizin bu yolla ayrıştırılmasına eyvallah etmeyeceğimiz bilinmelidir. Milletin refah ve huzurunun, bununla birlikte daha fazla hürriyetin, devletimizi daha da güçlendireceği kanaatindeyiz.

Yeni anayasa, devleti ve milleti ayrı yerlere koyan değil, devlet ile milleti buluşturan, kucaklaştıran, kaynaştıran niteliklere haiz olmalıdır. Şuna tüm kalbimle inanıyorum: Milletin muazzez iradesini temsil eden insanlar olarak insanımızın hiçbir ferdini dışlamadan, hiçbir ferdin özgürlüğünü kısıtlamadan, azami müştereklerde buluşturan bir anayasayı yazabilir, yapabilir, Allah'ın izniyle bu yüce meclis eliyle hayata geçirebiliriz.

Yeni yasama yılında milletimizin ve meclisimizin yeni bir anayasa inşası için daha fazla gayret göstereceğine inancımız tamdır. Biz bugüne kadar her fırsatta dile getirdiğim gibi, yeni anayasa sürecinde yapıcı davranmaya devam edeceğiz. Bugün bir kez daha tüm partileri ve milletvekillerini, toplumumuzun tüm kesimlerini, Türk demokrasisini yeni ve sivil bir anayasa ile taçlandırma mücadelemize omuz vermeye davet ediyorum.

Tıpkı tabiat gibi toplumlar ve devletler de bir düzene, nizama, bir sisteme sahiptir. Esasen düzen, devletin ve milletin temel direğidir. Düzeni sağlayan kanundur. Kanunun ruhu ise adalettir. Adalet, mülkün temelidir. Bir devleti var eden ve ayakta tutan adalettir. Milleti huzur, refah ve güvenlik içinde tutan adalettir. Devleti her türlü tehditten koruyacak olan adalettir. Ekonomiyi büyütecek, eşit dağılımı sağlayacak, çalışanı, çalıştıranı, üreticiyi, tüccarı, sanayiciyi mutlu edecek olan adalettir. Suçlu ile masum birbirinden ayırt edilmezse, suçlu elini kolunu sallayıp gezerken masum cezalandırılırsa, adalet sarsılır. Adalet sarsılırsa, devlet sarsılır. Devlet sarsılırsa milletin bekası tehlikeye girer.

''HİÇ KİMSE YARGIYI BASKI ALTINA ALMAYA ÇALIŞMAMALI''

düzen yani hukuk, yani adalet, devletimizin ve milletimizin temel dayanağıdır, temel direğidir. Askerimizin ve kolluk birimlerimizin güven içinde kalması için devletimiz her türlü fedakarlıkta bulunmaktadır. İmkanlar ölçüsünde daha fazlasını da yapacaktır. Kanun ve düzen dışına çıkanlar ise, adaletin tesisi, devletimizin bekası adına hiç tereddüt edilmeksizin yargı karşısına çıkacaklardır. Bu arada yargı mensuplarımızın da görevini kanunlar ve hukuk çerçevesinde yerine getirdiği, özellikle hatırlatmak isterim.

Mevcut kanunları uyguladıkları ya da kanunların sınırları içinde kaldıkları için hiç kimse yargı camiamızı yıpratmaya, gündemine gelmek uğruna mahkemelerimizi baskı altına almaya kalkışmamalıdır. Yargı mensuplarımız ile Türk milleti adına karar veren mahkemelerimizin tehdit edilmesine hiçbirimiz müsaade etmemeliyiz. Şayet, polisin, jandarmanın, savcı ve hakimlerimizin suçu önleme, suçu cezalandırma, karar ve infaz konusunda sıkıntıları varsa şüphesiz bu evvel emirde kanunların konuşulmasını gerektirir. Kanun koyucu ise milletimiz adına, Türkiye Büyük Millet Meclisi'dir.

Meclisimiz yeni yasama yılında suçun önlenmesine, infaz ve ıslah konusuna daha fazla eğilmeli, milletimizin giderek yükselen taleplerine daha çok kulak vermelidir. Bakanlıklarımız ve kurumlarımızla birlikte meclisimizin bu hususta daha hassas bir yaklaşım içinde olacağına yürekten inanıyorum. Yürütme ve yasama organları olarak inşallah elbirliği içinde çalışarak, adalet ve güvenlik hizmetlerimizin standardını daha da yükselteceğiz.

EKONOMİ

Değerli milletvekilleri, asrın felaketi olan 6 Şubat depremlerine ve bölgemizdeki sıcak çatışmalara rağmen ekonomide belirlediğimiz hedeflerimize kararlılıkla ilerliyoruz. 14-28 Mayıs seçimleri sonrasında uygulamaya başladığımız istikrar ve reform programımız meyvelerini veriyor. Ekonomi programımızda meclisimizin de desteği ile son 1 yılda önemli mesafe kat ettik.

İSRAİL HER TÜRLÜ PROVOKASYONU DENİYOR

İşgal güçleri Lübnan topraklarına karadan girdiğini duyurdu. Aynı anda bölge ülkelerini de kendi ateşine çekmek için her yola başvuruyorlar. İsrail, her türlü provokasyonu deniyor. Ne yazık ki bütün bölgeyi ateşe atmaya çalışan, 42 bin insanı katleden İsrail, dünyadan gerekli ve yeterli tepkiyi almıyor. Tüm insanlık adına utanç verici bu tabloya rağmen bazı ülkeler İsrail'e destek vermeye, finansal veya askeri destek sağlamaya devam ediyor. Diğer bazı ülkeler de susarak bu vahşete maalesef ortak oluyor. Ne yaparsa yapsın İsrail, er ya da geç durdurulacak. Hitler nasıl durdurulduysa Netanyahu da durdurulacak. Bugün içim kan ağlayarak söylüyorum. İsrail'in Gazze'ye soykırımı başlayalı tam 360 gün oldu. 42 bin kardeşimiz canlı yayınlarda alçakça şehit edildi. Annelere, enkaz altında kalan ciğerparelerinin parçalarını toplattılar. İnsana dair ne kadar değer varsa hepsini çiğnediler. Asırlık kiliseleri de bombalarla enkaz yığınına çevirdiler.

SİYONİST LOBİNİN İTİBAR SUİKASTLARINA BOYUN EĞMEYECEĞİZ

Müslüman ülkeler bir ortak tepki göstermedi. Müşterek bir tavır dahi sergilenmedi. Hamas'ın kabul ettiği ateşkese zorlayıcı hiçbir adım atılmadı. Susmak, bu şebekenin saldırganlığından kurtaramayacak. Bu duygusuzluğun sona ermesi için hakkı savunmaya, zalimler karşısında dimdik durmaya devam edeceğiz. Siyonist lobinin itibar suikastlarına boyun eğmeyeceğiz.

İSRAİL'İN GÖZÜNÜ DİKECEĞİ YER BİZİM TOPRAKLARIMIZ

Vadedilmiş topraklar hezeyanıyla hareket eden İsrail yönetiminin, Filistin ve Lübnan’dan sonra gözünü dikeceği yer bizim vatan topraklarımız olacaktır. Netanyahu hayallerine Anadolu'yu da katıyor. Türkiye tarafsız olsun diyenlere, Hamas terör örgütüdür diyenlere sesleniyorum; karşımızda bir devlet değil kandan beslenen bir katil sürüsü var. Karşımızda tüm bölgeyi ateşe atmaya niyetli işgal şebekesi var. Böyle bir katliam şebekesi karşısında zerre vicdan taşıyan kimse sessiz kalamaz. Sessiz kalanlar, yarın çocuklarınızın yüzüne nasıl bakacaksınız. İsrail'in saldırganlığı Türkiye'yi de içine almaktadır. Vatanımız için, bağımsızlığımız için bu saldırganlığa elimizdeki tüm imkanla karşı durmayı sürdüreceğiz.

TÜRKİYE ELİNDEN GELENİ YAPACAKTIR

Bedeli ne olursa olsun Türkiye İsrail karşısında durmaya ve dünyayı da bu onurlu duruşa davet edecektir. Bir insanlık cephesinin kurulması için Türkiye elinden geleni yapacaktır. Sayın Mahmud Abbas bu kürsüden hem sizlere hem dünyaya seslendi. İran'a, Yemen'e, Suriye'ye de saldırıyor.

Bu haberler de ilginizi çekebilir