Cumhurbaşkanı Erdoğan: Daha neyi bekliyorsunuz?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, New York'ta, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 79. oturumunda yaptığı konuşmada Gazze'deki zulme vurgu yaptı.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 79. oturumu ABD'nin New York kentinde toplandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar:
Sizleri şahsım ve milletim adına en kalbi duygularımla selamlıyorum. Burada bulunmaktan büyük bir bahtiyarlık duyuyorum.
Atılan tarihi adımın Filistin'in BM üyeliği adına son dönem olmasını temenni ediyorum. Filistin Devleti'ni bir an evvel tanımaya ülkeleri davet ediyorum.
Buradaki dostlarımın izlediği krizleri biz anbean yaşıyor ve yönetmeye çalışıyoruz. Gerilimin tam kalbindeki ülke lideri olarak sizlere hitap ediyorum.
Şuan çatısı altında bulunduğumuz BM 2. Dünya Savaşı sonrası barışı korumak için kuruldu. BM'den sonra istikrar ve huzura dair beklentiler yeniden yeşermişti. Ancak son yıllarda BM atıl bir yapıya dönüşüyor. Uluslararası barış ve güvenliği 5 ülkenin keyfine bırakılmayacak kadar önemli olduğunu görüyoruz.
DAHA NEYİ BEKLİYORSUNUZ?
7 Ekim'den beri 41 bini aşkın Filistinli hayatını kaybetti. 41 bin can acımasızca hayattan koparıldı. Çoğu çocuk 10 binden fazla Gazzelinin nerede olduğunu kimse bilmiyor. 172 gazeteci öldürüldü. Hayat kurtarmak için 500'ü aşkın sağlık görevlisi öldürüldü. İnsani yardım görevlileri, 210'dan fazla BM personeli öldürüldü. Cami ve kiliseleri vurdular. 130'dan fazla ambulansı vurdular. Utanmadan tüm dünyaya, buradan, bu kürsüden meydan okudular.
İsrail'in hapishanelerindeki görüntüler nasıl bir zulümle karşı karşıya kaldığımızı gösteriyor. İsrail Gazze'de uluslararası hukuku çiğnemeye devam ediyor.
Dünyamızın geldiği seviyeye, elimizin altındaki teknolojiye rağmen, 8 milyarlık insanlık ailesi olarak 6 yaşındaki kız çocuğunu maalesef kurtaramadık. Bir lokma kuru ekmek, bir tas çorba bulamadığı için yüzlerce Gazze'li çocuk öldürülüyor. Batı'nın savunduğu değerler ölüyor. Buradan açık açık soruyorum. İnsan hakları örgütleri, Gazze'deki, Batı Şeria'dakiler insan değil mi? Uluslarası basın kuruluşları, İsrail'in öldürdüğü gazeteciler sizin meslektaşınız değil mi? Filistin halkıyla birlikte kendi vatandaşlarının canını tehlikeye atan katliam şebekesini durdurmak için daha neyi bekliyorsunuz?
İsrail'e destek verenler bu katliama ortak olmanın utancının daha ne kadar taşıyacaksınız? Bebekler öldürülürken maalesef uluslarası toplum çok kötü bir sınav vermiştir. Filistin'de yaşananlar ahlaki çöküşün göstergesidir. İsrail yönetimi temel insan haklarını hiçe sayarak apaçık bir soykırım uygulamakta, topraklarını adım adım işgal etmektedir. Filistinliler ise bu işgale karşı meşru direniş haklarını kullanmaktadır. Filistin haklarının topraklarını işgal edenelere karşı gösterdiği direniş kahramancadır. Buradan bir kez daha canları pahasına vatanlarını savunan Filistinli kardeşlerimi yürekten savunuyorum. İsrail üzerinde etki sahibi ülkeler tavşana kaç tazıyı tut politikasıyla bu katliama destek veriyor. İsrail'e silah göndermeye devam ediyorlar. Bu tutarsızlık ve samimiyetsizliktir.
Hamas ateşkes teklifini kabul ettiğini kabul etti. İsrail hükümeti işi yokuşa sürerek, ateşkese en yakın olduğu muhatapını kalleşçe öldürerek barış istemediğini ortaya koydu. 2735 sayılı BMGK kararının uygulanmadığı ortamda İsrail'e yönelik zorlayıcı tebriler uygulanmalıdır. Toplumun Filistinlilere yönetlik bir koruma mekanizması geliştirmelidir. Netanyahu cinayet şebesi durdurulmalıdır. Acil ve kalıcı ateşkes sağlanmalı. Rehine takası gerçekleştirilmeli. İnsani yardımlar kesintisiz ulaştırılmalıdır. Hayatta kalmaya çalışan Gazze halkına yardım eli uzatmamız şarttır.
Gazze'de sağlık merkezlerinin yüzde 95'i kısmen ve tamamen zarar gördü. 80 bin konut oturulamaz hale geldi. Çocuk felci ve hepatit başta olmak üzere hastalıklar artıyor. Gazze halkı ihtiyaç olan yardımların dörtte birine ancak ulaşıyor.
60 bini aşan yardım miktarıyla Türkiye, Gazze'ye en fazla yardım gönderen ülke konumundadır. İsrail ile ticari ilişkileri sonlandırarak tavrımızı ortaya koyduk. İsrail'in saldırıları altındaki Lübnan halkının da yanındayız.
İşledikleri suçların hesabını vermeden vicdanlar rahata kavuşamaz. İsrail'in işlediği suçların cezasız kalmaması için Uluslararası Adalet Divanı'ndaki davayı takip ediyoruz. Nablus'ta barışçıl protesto eylemi sırasında başında vurulan Ayşenur Eygi kızımızın kanının yerde kalmaması için her türlü mücadeleyi vereceğiz.
Gazze'de asıl sorun Filistin topraklarının İsrail tarafından işgal edilmesidir. Bağımsız bir Filistin devletinin vücut bulması daha fazla ertelenemez. Tüm bunları söylerken Tayyip Erdoğan olarak burada tarihten, ecdadımın adaletli duruşunu örnek alarak konuşuyorum. Biz tarih boyunca mazlumun yanında olmuş bir milletiz.
Sorunumuz İsrail hükümetinin katliam politikalarıyladır. Sorunumuz yine zalimle ve zulümledir. Biz hakkı haykırmaktan çekinmeyiz. Birileri rahatsız olsa da doğruları söylemekten korkmayız. Sonuna kadar doğru bildiklerimizi acı da olsa söylemeye devam edeceğiz. Din, dil, inanç gözetmeksizin Filistin halkı yanında yer alan tüm yürekli insanlara, özellikle üniversite gençlerine teşekkür ediyorum.
SURİYE İLE NORMALLEŞME
Suriye'de maalesef istikrardan uzaktır. Ekonomik ve insani durum vahametini koruyor. Siyasi sürecin ilerletilmesini, milli uzlaşının sağlanmasını temenni ediyoruz. Gerçekçi bir diyalogla ilişkilerimizin sürdürülmesini istiyoruz.
PKK başta olmak üzere Irak'taki terör tehdidinin bertaraf edilmesi önemlidir.
Ukrayna'daki savaş 3. yılını bitirirken hala kalıcı barıştan uzaktayız. Silahlanma yarışı yükseldikçe diplomasinin alanı daralıyor. Diplomasi ve diyalogla durumun sona erdirilmesi çabamızı artırarak devam edeceğiz.
Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki barış sürecini destekliyor, en kısa sürece çalışmaların neticelenmesini temenni ediyoruz. Azerbaycan ve Ermenistan barış sürecinde kaydedilecek gelişmeler Türkiye ve Ermenistan ilişkilerinde etkili olacaktır.
Balkanlar'da yapıcı rol oynuyor, tüm ülkelerle yakın ilişkiler kuruyoruz.
Ege ve Doğu Akdeniz'deki tüm bölgeyi refah seviyesi yüksek olarak görmek istiyoruz. İşbirliğini geliştirilmesi tüm bölgenin müşterek menfaatinedir. Türkiye enerji ve çevre olmak üzere yapıcı faaliyetlere hazırdır. Doğu Akdeniz'deki en uzun kıyı şeridine sahip Türkiye'nin rolü yadsınamaz.
Ada'nın etrafındaki Kıbrıs Türkleri'nin her zaman hakları vardır. Kıbrıs meselesinin ortaya çıkmasının üzerinden 61 yıl geçti. Ada'da barış ve sükunet hakim oldu. Federasyon modeli artık geçerliliğini tamamen yitirmiştir. Ada'da artık 2 ayrı devlet, 2 ayrı halk vardır. Tecrit artık son bulmalıdır. Bugün uluslararası toplumu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tanımaya davet ediyorum.
Sudan'daki çatışmaların sona ermesi için daha fazla çaba harcamalıyız. Milyonlarca Sudanlıya yardım ulaştırmak adına hepimize sorumluluk düşüyor. Afrika çok büyük bir potansiyele sahiptir. Eşit ortaklık ile Afrikalı kardeşlerimizle birlikte olmaya devam ediyoruz.
Türk Devletleri Teşkilatımız giderek bir cazibe haline geliyor. Türk Dünyası olarak birlik ve beraberliğimizi daha da artıracağız. Çin'in egemenliğine saygı çerçevesinde Uygur Türklerinin temel haklarının korunması adına Çin ile yakın diyalog halindeyiz.
Küresel adaletsizliğin giderilmesi için birlikte çalışmak zorundayız. Milli gelirine oranla en fazla yardım yapan ülkelerden Türkiye'nin faaliyetleri kalkınma hedeflerine katkı sağlıyor. Tüm platformlarda büyüme ve kalkınmayı destekleyecek çalışmalara katkı sağlıyoruz.
Geçtiğimiz hafta Lübnan'a yönelik gerçekleştirilen siber terör saldırıları bu teknolojilerin nasıl ölümcül hale getirildiğini de söyleyebiliriz.
Daha sürdürülebilir, temiz bir dünya vizyonuyla eşim Emine Erdoğan'ın başlattığı 'Sıfır Atık' projemizi küresel boyuta taşıdık. Buradan tüm dünyayı hareketimize ortak olmaya davet ediyorum.
İslam ve yabancı düşmanlığının tüm dünyada hızla büyüdürüğünü görüyoruz. Avrupa'nın ortasında etnik kimlikleri nedeniyle insanların evleri ateşe veriliyor. Büyüyen bu tehlikeyi kesinlikle görmezden gelemeyiz.
CİNSİYETSİZLEŞTİRME POLİTİKALARINA TEPKİ
Geçen sene bu kürsüde gündeme getirdiğim tehlikeyi bir kez daha söylüyorum. Toplumun direği olan aile kuruma yönelik saldırılar artıyor. 2024 Olimpiyat Oyunları'ndaki rezalet görüntüler tehlikeyi bir kez daha gözler önüne serdi. Bir spor etkinliği çirkin bir şekilde cinsiyetsiz hale getirilmiş, o kötü sahneler kutsala saygısı olan herkesi derinden yaralamıştır. Cinsiyetsizleştirme küresel bir dayatmaya, bir fıtrata karşı savaşa dönüşüyor. Bu yıkım projesine karşı gelen herkes linç kampanyalarına sürükleniyor. Bu korku iklimine karşı Türkiye duruşundan vazgeçmeyecektir. Aileyi, insanı, fıtratı savunmaktan geri duymayacağız. Bizimle aynı fikirde olan ülkeleri mücadeleyle destek vermeye davet ediyorum.