İslam Davasının Solmayan Gülleri
İslam davasının 6 bahadırı, iman bahçesinin solmayan gülleri, şehitleri tanıdıkça Ashab-ı Kiramı hatırlarız. Cahiliyenin içindeki bir hayattan İslam nuruna koşan şehitler, insanlara güzel örnek olarak tarih boyunca anılacaktır
ZİYA İLE SÜLEYMAN
Şehid Ziya, 1967’de Bingöl’de dünyaya gelir ve lise eğitimini bazı sebeplerden dolayı bırakır, bilahare askere gider. Askerlikten sonra iki ay kadar İstanbul’da kalır. Cahili bir hayatın çıkmazlarında bulanık bir hayatın gel-gitlerini yaşarken feci bir ölümle karşılaşması onu ciddi manada etkiler. Hücreleri tamamıyla “ölüm!” hakikatine kulak kesilir. Korkar, haşyetle ürperir.
Şehid Süleyman ise, 1970 yılında Bingöl’de dünyaya gelir. Okul ve gençlik demleri, bir serbestlik ve İslami hayattan uzaklık içinde geçer. Kısmen inşaatlarda çalışarak geçimini sağlamaya çalışan Süleyman da gurbeti yol bilen gençlerdendi. Askerlikten sonra Bingöl’e dönen Süleyman, evlerine yakın bir yerde bakkal işleten amcaoğluna uğrar, bir vakit onun yanında eğleşir. İslami cemaatle beraber olan amcaoğlu, Süleyman’a İslam’ı, Allah’a kulluğun insan fıtratı için en uygun hayat çizelgesi olduğunu anlatır. Bazen hararetli konuşmalarla süren bu muhabbet faslı, Süleyman için hidayete varan yolu açar.
Birbirine yakın bir zamanda İslam’la tanışan iki şehadet gülü artık camide, İslami çalışma içinde gün aşırı görülmeleri, hidayete dönüşleri, yakınlarını (tıpkı Hazret-i Ömer’in Müslüman oluşunun bıraktığı hayret ve sevinç gibi) hayret ve sevinç içinde bırakır.
KENDİ DİLİNDEN HİDAYETİ
Birer örneklik abidesi olan bu iki şehitten Ziya’nın hidayete erişini, “İrademi nefsin eline verdiğim bir noktada Rabbimin ihsanıyla ve dilemesiyle hidayet çeşmesinden içtim” şeklinde ifade ediyordu.
İLİM AŞKI ÇEPEÇEVRE SARMIŞTI
İlim aşkı ve okuma tutkusu Süleyman’ı da çepeçevre sarmıştı. Tekerrür etmesin diye tarihi ve İslam’ın mücadele karelerini ibret ve hikmetle okurdu. Kısa bir demde Asım Köksal’ın İslam Tarihi’ni dikkatle ve analiz ederek okuyup bitirmiş, Kur’an’a gönül veren nesilleri yetiştirmek sevdası onu Kur’an dersi verdiği camide tarih noktasında zevkle dinlenen ve olayların ibretini güzelce anlatan bir dil kılmıştı.
ŞEHADETE ÂŞIKLAR
Ziya ve Süleyman, bazı kardeşleriyle Diyarbakır Ulu Camii avlusunda haince şehid edilen Aziz’in taziyesine giderler. Allah yolunda ölümsüzlüğün nişanı şahadet, ibadet ikliminde Dervişane dönen Ziya ve Süleyman’ın onulmaz tutkusu olmuştu.
25 Kasım 1993… Perşembeyi Cumaya bağlayan akşam… Köklü’ye(Törek köyü) karanlık erkenden çöker. Hazanın hüznü etrafa bir sis olup çöker. Medrese talebeleri misafirperver bir köylünün davetinde… Ziya ve Süleyman medresede kalırlar. Camii cemaatine hazırlık için gitmemeyi tercih ederler. Yarın mübarek gün… Karanlığın böğründe sinsi gölgeler sessizce medreseye dadanırlar. Pencereden içeriye bakarlar. Ziya ve Süleyman Kur’an okumaktaydı. Ziya ve Süleyman’ın cesaretini bilen hainler hilelerini iyice düzüp medresenin etrafını sararlar. Gecenin zifiri karanlığı kurşun sesleriyle uyanır. Saldırıda kafasından aldığı kurşun yarasıyla tekbirler ve Kur’an ayetlerini dilinden düşürmeyen Süleyman ve direnerek dört haini cehenneme yakıt olarak sunan Ziya ruhunu şehid olarak Allah’a teslim eder.
ŞEHİD ZİYA SÜLEYMAN
Bingöl Törek köyünde
Camii medresesinde
Süleyman ile Ziya
Şahadet müjdesinde
Camii medresesinde
Süleyman ile Ziya
Şahadet müjdesinde
Nice yiğitler yatar
Toprağının bağrında
Süleyman ve Ziya
Bedirler yaşar orda
Mescid gülü Ziya ile
Kabristanında aşkla
Buluşmazsam ikisiyle
Neyleyeyim Bingöl seni
Kabristanında aşkla
Buluşmazsam ikisiyle
Neyleyeyim Bingöl seni
ŞEHİT AHMET ARIK
Şehit Ahmet, 1971 yılında Mardin-Mazıdağı’da doğmuştur. Ailesi daha sonra Diyarbakır’a taşınarak manav dükkânı açar. Küçük yaşlarda futbola olan düşkünlüğü onu bu yolda biraz koşturur. Ahmet yakınında olan bir Müslümanın Onu davet etmesiyle İlahi davaya katılır ve okuma yazma öğrenir. Askerliğini Kıbrıs’ta yaptığı sırada Fizilal-ı Kur’an tefsirini okuyup bitirir ve askerlere hutbe verir. Askerlik dönüşü birçok gencin hidayetine vesile olur ve camii çalışmaları yanında birçok faaliyetlerde bulunur. Takvası ve İslami yaşantısından dolayı kendisine Şehit denilmeye başlanır.
Kendisi dava kardeşlerinin şehadet haberlerini duyduğunda hemen bayılırdı. Ahmet çok zeki, cesaretli, olgun ve kültürlü bir yapıya sahip olup ibadetlerine oldukça düşkündü. Ahmet, Diyarbakır’ın Bağlar semtinde 22 Kasım 1993’te şehit olur.
EŞİ KIYMET ELİKÇİ’NİN DİLİNDEN ŞEHİD ŞAHİN ELİKÇİ
“Şahin Elikçi, İskenderun’da doğdu. Daha sonra Batman’a geldi. Burada evlenen Elikçi, bir market açıp geçimini sağlamaya çalışıyordu. İslami Cemaat ile tanıştıktan sonra hayatı olumlu yönde değişti. Hamdolsun eskiden de ahlakı güzeldi ama Cemaat ile tanıştıktan sonra daha da güzelleşti. Camiye gider gelir, namazlarını hiç kaçırmazdı. Zulme ve zalimlere karşı korkusuzdu. Son dönemlerde iki yabancının kendisini takip ettiğini söylüyor ve bu yaşananlardan çok huzursuz oluyordu. Huzursuzluğu ve üzgün oluşu kesinlikle can korkusundan değil, geride kalacak olan çocuklarından dolayıydı. Bizleri Allah’a emanet ettiğini söylüyordu ve İslami Cemaatin bizleri yalnız bırakmayacağını, sahipleneceğini söylüyordu. Şehadetinden sonra İslami Cemaat bizleri hiç yalnız bırakmadı. Ben her zaman onlara duacıyım.”
ŞEHİD ABDULLAH SAPANCI
Abdullah Sapancı, Mardin’in Kayacık köyünde dünyaya geldi. Ardından Batman’a yerleşti. Çocukluğunda Arapça dersler aldı. Çocuklara Kur’an-ı Kerim dersleri verirdi. Zamanını ilimle, zikirle ve Kur’an-ı Kerim okuyarak geçirirdi. Her zaman bir duası vardı. Derdi ki, “Eğer Şehadetim ailemin, akrabalarımın hidayetine vesile olacaksa Rabbim bana bu mertebeyi nasip etsin inşallah.” Bir elektrikçi dükkânında çalışır ve geçimini buradan sağlardı. Tarihler 23.11.1993’ü gösteriyordu. Selim Rüzgâr ile beraber dükkânda bulundukları esnada bir güruhun saldırısına uğradılar. Ve ruhlarını Yüce Allah’a öylece teslim ettiler. Vuranlardan biri olay yerinde çevredekiler tarafından yakalanıyor. Üstünü aradıklarında ceketinin cebinde Haç bulunuyor. Abdullah’ın babası da oğlunun şehadetinden yaklaşık bir ay sonra hiçbir rahatsızlığı olmamasına rağmen üzüntü ve kederden hakkın rahmetine kavuşuyor.
ŞEHİD SELİM RÜZGAR
Selim Rüzgar, Batman’ın Huzur Mahallesinde dünyaya geldi. Çocukluğunda yaramaz biri olan Rüzgar, İslami Cemaat ile tanıştıktan sonra çok iyi bir insan oldu. Ailesine ve çevresine karşı çok iyi bir Müslüman oldu. Camiye gider, namazlarını her zaman kılardı. Akşam ve Yatsı namazlarında her daim Camideki sohbet halkalarına katılır ve derslerde çok istekliydi. Çok itaatkâr bir insandı. At arabası ile taşımacılık yaparak geçimini sağlardı. Şehit Selim de Abdullah Sapancı’nın dükkânında iken bir güruhun saldırısı sonucu 23.11.1993 yılında şehit oldu. Şehadetinin ardından, annesi sık sık onu rüyasında görürdü. Bir gün yine rüya gördüğünü anlatan annesi oğlunun kendisine artık üzülmemesini yerinin cennet olduğunu ve çok güzel bir yer olduğunu söylüyordu. Rüyasında annesine kendisini 3 köpeğin öldürdüğünü de söylüyordu.