Okumak, Yaşamak, Yaşatmak
Doğruhaberi okurken yazıların bende ne kadar tesirli olduğunu gördüm.. Kendi kendime şöyle düşündüm..
Hz. Peygamber sav. döneminde savaşta esir düşen müşriklerden, on kişiye okuma yazmayı öğretmeleri mukabilinde özgürlükleri verilmişti...
asrı saadette okuma yazmaya bu kadar değer verilmişken; günümüzde neden acaba insanlar okuma alışkanlığını yitirip yazmayı gereksiz buldular...
Aslında günümüzde okuma yazma oranı yüksek olmasına rağmen, okuma-yazmaya gereken değerin verilmediğini müşahede ettim...
Yazıların, yazılanların birebir yaşanmış olduğunu acaba hatırlardan çıkardılarmı ..?
bu nedenle, okuyanların ne kadar istifade ettiklerini bilmeme imkan yok.
Tabi önce kendimi sorgulamaya başladım. Kendi kendime sordum; hakkıyla istifade edebiliyormuyum?
Açıkça ifade edeyim ki bu düşünceler bana acı veriyor. İçimi karanlıklar, umutsuzluklar dolduruyor.
Elle tutulur bir iş yapamamanın utancını yaşıyorum, bazı zaman …
Çünkü bu yazılar uyuyanları uyandırıyor, durgunları harekete geçiriyor. Belirli bir yönde bilinçlendirip, atılım ruhu aşılıyor.
yine kendime hitaben diyorumki; dostlukların zayıfladığı, menfaatlerin her türlü değerlerin üstünde görüldüğü böyle bir çağda, yazının gücü dışında hangi güç, hem beni, hem de okuyucuyu böyle canlandırabilir, ayakta durdurabilir, zor geçitleri, dikenli yolları aşmamıza vesile olabilirdi?
Peki yazının gücü nedir ve nerden geliyor?
Yazıların gücü, mustazafların yüreğinden, tecrübelerin terinden, insanların vicdanlarından ve mücadele veren ögürlük aşıklarının ruhlarından kopup gelen sevgidendir.
ve Şehid Seyyid KUTUP’un yazısı dilime dolandı...
“Muhakkak ki, kalem sahipleri çok şey yapabilir. Ama bir şartla: Düşüncelerinin yaşayabilmesi için kendileri ölecekler, bunu göze alacaklar! Düşüncelerini etleriyle, kanlarıyla besleyecekler! Hak olduğuna inandıkları şeyi söyleyecekler! Hak kelime uğruna kanlarını feda edecekler! Şüphesiz düşüncelerimiz de, kelimelerimiz de hareketsiz cesetler olmaktan kurtulamayacaklardır. Ne zaman ki biz onların uğrunda ölürüz, onların kanlarını besleriz, işte o vakit dirilik kazanırlar, diriler arasında yaşama şansı elde ederler. Bunun başka yolu yoktur.”
Meryem Koca / Diyarbakır – Yaş: 26