Ha Siyonist Yobaz, Ha DEM’li Tolaz!
İsmiyle müsemma küçük Narin, 21 Ağustos’ta Diyarbakır’ın Bağlar İlçesine bağlı Tavşantepe köyünde kayboldu. Nazenin bedeni, yoğun arama çalışmalarının ardından 19 gün sonra yine aynı köyde bulunan Eğertutmaz deresinin kıyısında bulundu. Tüm bunlarla beraber bir kitle vardı ki, meselenin başından beri leş kargaları gibi olayın üzerine üşüştü
Haber Merkezi
İsmiyle müsemma küçük Narin, 21 Ağustos’ta Diyarbakır’ın Bağlar İlçesine bağlı Tavşantepe köyünde kayboldu. Nazenin bedeni, yoğun arama çalışmalarının ardından 19 gün sonra yine aynı köyde bulunan Eğertutmaz deresinin kıyısında bulundu. Bu süreçte ülke gündeminin nabzı, Narin ile attı.
Yürekleri acıtan, tüyleri ürperten hadise kamuoyunda geniş bir yankı uyandırdı.
Gözyaşları Narin için aktı, eller onun için semaya kalktı. Canice katledilişi, hiç unutulmayacak büyük bir acı oluşturdu.
Tüm bunlarla beraber bir kitle vardı ki, meselenin başından beri leş kargaları gibi olayın üzerine üşüştü. Timsah gözyaşları ile bu acı hadiseden nemalandılar. Timsahlar avlarını yedikleri sırada ağızlarını çok açtıkları için gözlerinden sıvı gelir. Ancak salgılanan bu sıvının gözyaşı ile herhangi bir ilgisi yoktur. Bundan ötürü timsah gözyaşı, bir şeye üzülmediği halde üzülmüş gibi görünen insanlar için söylenir. Evet, bölgede gelişen her hadiseyi “İslam’ın ve Müslümanların aleyhine nasıl kullanabiliriz?” diye düşünen bu kitle, insani ve vicdani olan her olayı kendileri için av görmektedirler. Dolayısıyla pislik kokan ağızlarını öylesine açarlar ki, içerisinden her türlü melanet dökülür. Bu kötülük yarışına öylesine kapılırlar ki İslam’a ve Müslümanlara olan kinlerinden ötürü Kur’an’ın ifadesiyle parmak uçlarını ısırırlar. Kendi pisliklerine olan vukufiyetlerinden ötürü, her türlü hadiseyi nasıl çarpıtacaklarını çok iyi bilirler. Nitekim tarihleri, sivil katliamları, çocuk ve kadın cinayetleri dolu olan bu cani kesim, şeytana şapkasını ters taktıracak kadar insanlık düşmanı eylemleri planlamış ve planladığı tüm alçakça eylemlerini bu mazlum coğrafya üzerinde gerçekleştirmiştir.
Bu cani kesimin medya politikasını, “Haber İsrail” isimli siyonist güruh belirlemektedir. İletişim dilini, Kandil’deki savaş baronları tayin etmektedir. Siyasi ilkelerini de faşist-kemalist ekip dizayn etmektedir. Şimdi gelelim kuyruğu sıkışan bu tolaz grubun fitne bazlıklarına!
Geçtiğimiz günlerde bir sosyal medya kullanıcısı, Tavşentepe köyünün konumunun Diyarbakır askeri havalimanına yakın olduğunu, geçtiğimiz yıllarda birkaç kez PKK tarafından söz konusu havalimanına saldırı yapıldığını belirtmişti. Köyde yakalanan mermi, silah gibi askeri teçhizatların PKK’ya ait olduğunu ve köyde bunlardan daha fazla olabileceğini iddia etmişti. Yine Narin’in görmemesi gereken bir şeyi gördüğü, yani köy içinde, dere kenarında veya civarında PKK'ya ait bir silah deposu veya sığınağa denk gelmiş olabileceğini ifade etmişti.
DEM, PKK, Haber İsrail isimli siyonist medya ve Kemalist tayfanın zıplamasına bakılırsa bu iddialar göz ardı edilmemesi gereken ciddi bir ihtimaldir.
Hemen akabinde bu iddialar üzerine adeta kuyruğunu sıkıştıran PKK medyası tepkisel bir refleks ile köyde cephanelik olduğunu ve bu silahların güya Hizbullah’a ait olduğunu medyaya servis etti.
Siyonist medya lobileri, PKK’nin bu iğrenç iftirasını son derece yaydı. Belki de bu iddia, bizatihi siyonistlerin şeytani akıllarının ürünüdür. Nitekim Dünya üzerinde çocuk ölümlerine kılıf uydurmakta siyonistlerden daha mahir kim olabilir? Bir yıl içerisinde Gazze’de yirmi binden fazla çocuk öldüren aşağılık siyonistler, her hava saldırısına bir kılıf uydurmuyor mu? Yine aynı şekilde kurulduğu günden beri binlerce çocuğu canice katleden PKK, her bir olay için ayrı bir komplo teorisi geliştirip kılıf uydurmadı mı? Tarih tekerrürden ibaret değil midir?
Sözün özü, Türkiye’de İslam düşmanı medya, siyonist lobiler tarafından desteklenmektedir. Bunların görevi, yaşanan her toplumsal mevzudan İslam’ı, Müslümanları ve Kur’an Kurslarını suçlamaktır. 7 Ekim Aksa Tufanı Harekatının başlarında, siyonist rejimin eski Başbakanı Ehud Olmert’in şu sözlerini aklımızdan çıkarmamamız gerekmektedir:
“Türkiye’deki Siyonist lobi, İsrail’deki Siyonist lobisinden daha etkilidir!”
Dini değerleri hedef alan her kesim, bu lobiye hizmet etmektedir. Bu konuda, Kandil’in DEM’i ile Kemalizm’in okları daima ittifak halindedir!
Narin kızımıza rahmet; katillerine, istismarcılarına, nazik bedenini cani siyasetlerine alet edenlere, yalancılara, iftiracılara, komploculara bin lanet olsun!