• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...
"Çocukların sanal ortamda korunabilmesi için öncelikle ebeveynler kendini eğitmeli"
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

İnternetin gelişimiyle küresel bir köye dönen dünyada artık bilgiye ulaşmak çok kolay hale gelirken sanal ortamlarda bulunan zararlı içeriklere de aynı şekilde bir tıkla ulaşmak mümkün olabiliyor.

Özellikle çocuklara ve gençlere yönelik üretilen oyunlar başta olmak üzere birçok içerik, kullanıcılara faydadan çok zarar verebiliyor.

10 yaş altı çocuklara yönelik destek hizmeti veren Psikolog Elif Özçelik, İLKHA muhabirine verdiği demeçte, çocukların internet ortamında karşılaşabileceği zararlı içerikler, çocuk şiddeti, cinsellik gibi olumsuzluklara karşı ailelere önemli uyarılarda bulundu.

Maruz kaldığı içerikler çocuklarda psikolojik sorunlar sebep olabiliyor

Sanal ortamda faydalı içerikler kadar zararlı içeriklerin de bulunduğunu belirten Özçelik, "Bu zararlı içerikler çocukların gelişimini davranışsal olarak olumsuz etkilemektedir. Özellikle cinsel içerikler çocukların gelişimini olumsuz yönde etkilemeye devam etmektedir. Bu zararlı içerikler, çocukların psikolojileri üzerinde kaygı ve depresyon olarak ortaya çıkabiliyor. Davranışsal olarak ise saldırganlık, içe çekilme ve empati yoksunluğu görülebiliyor. Akademik olarak da çocuklarda dikkat dağınıklığı, dürtü kontrol bozukluğu gibi zararları olabiliyor." dedi.

"Ebeveyn çocuğunu denetlemek için öncelikle kendisini eğitmeli"

Çocukların zararlı içeriklere karşı korunabilmesi için ailelere düşen görevleri de hatırlatan Özçelik, "Ailelerin dikkat etmesi gereken en önemli konulardan birisi öncelikle kendilerini eğitmeleridir. Çocuklar ve gençler sosyal ortamlarla, teknoloji ile daha çok haşir neşir oldukları için ebeveynlerinden daha fazla bilgiye sahipler. Eğer aileler sosyal medya hakkında bilgi sahibi olamazlarsa çocuklarını da denetleyemez. Ebeveynler önce kendilerini eğitmeli ki çocuklarına bir sınırlama koyabilmeli. Bir de ebeveyn kontrolü var. Ebeveyn, cihazına yüklediği uygulama ile çocuğun cihazından nereye girdiğini görebiliyor. Böylelikle önceden oluşabilecek zararlara karşı önlem alabiliyorlar." diye konuştu.

"Sanal ortamın zararları dikte edilerek değil sıcak iletişimle anlatılmalı"

Alilerin çocuklarına verebileceği bir diğer desteğin ise açık ve destekleyici iletişim olduğunu aktaran Özçelik, "Ebeveyn burada çocuğuyla iletişim kurarak teknolojinin zararlarına ilişkin konuşması, uyarması gerekiyor. Bunu dikte ederek değil sıcak ve içtenlikle anlatmalı. Dikte ederek anlatırsa çocuk bir tehlike ile karşılaşırsa bunu ebeveynine anlatmaktan çekinir. Ancak çocukla samimi iletişim kurulursa bir tehlike ile karşılaştığında gelip bizimle açık bir şekilde konuşabilir. Bunu teşvik edebilmek, aradaki sıcaklığı kurabilmek çok önemli." şeklinde konuştu.

İnternet kullanımına sınır konulmalı

Özçelik, "Bir diğer konumuz internet etiği; çocuğumuza nasıl ki düş dünyada konuşmalarına dikkat etmesi gerektiğini söylüyorsak internet ortamında da aynı hassasiyete dikkat etmesi gerektiğini söylemeliyiz. Böylece ilerleyen zamanlarda siber zorbalığa karşı önlem almış oluyoruz. Bazen çocuklar, karşılarında bir insan görmedikleri için istedikleri şekilde yorum yapabiliyor ama biz çocuğumuzla beraber bu tarz durumların karşısındaki insanları kırabileceğini anlatabilirsek çocuğumuz da internette bu durumlara dikkat etmiş olur. Bir diğer konumuz ise dengeli kullanım; çocuğumuz ne kadar ekrana maruz kalacak? Ne kadar vakit geçirecek? Bu gibi sorulara karşı çocuklarımıza bir sınır koyacağız. Yani çocuklarımıza tamamıyla ekranı kısıtlayamayız. Dış dünyadaki tehlikelere karşı çocuklarımızı koruyabilmek için nasıl ki eve kapatamıyorsak aynı şekilde bu sosyal medya için de geçerlidir. Tamamıyla engellemek de bir çözüm değildir." dedi.

2 yaşına kadar ekran yasak, 2 yaşından sonra yaş çarpı 10 dakika

Çocukların eninde sonunda sosyal medyaya maruz kalacağını vurgulayan Özçelik, "Çocuklarımızı ekran konusunda sınırlandıracağız. Eğer ki çocuğumuzun sosyal medya kullanımını sınırlandırmazsak ve sınırsız bir şekilde kullanmasına müsaade edersek bu sefer bağımlılığa sebebiyet verecek. Bağımlılığa yol açtığında daha sonrasında kısıtlamalar koysak da pek bir işe yaramaz. 2 yaşına kadar hiçbir şekilde ekrana maruz kalmaması gerekiyor. 2 yaştan sonra ise yaş çarpı 10 deriz. Yani 3 yaşındaki bir çocuk 30 dakika ekrana bakabilir. Tabi bu 30 dakika da birden değil, 15'er dakikalık periyodlara ayırmamız gerekiyor. O yaş grubunda da çocuğumuz yanımızda, ne izlediğini görerek kontrolümüz altında tutmamız gerekiyor. Ortaokul sonrasında ise 2 saat şeklinde ayarlayabiliriz. Lise çağında ise maksimum 4 saat zaman geçirmesi gerekiyor. Burada da 2 saat 2 saat şeklinde periyodlar koyarak oynayabilir. Böylelikle ekran bağımlılığının önüne geçmiş oluruz." diye konuştu.

"Alternatif faaliyetler çocuğun psikolojisini olumlu yönde etkiler"

Çocukların ekran bağımlılığının önüne geçmek, sanal ortamdaki zararlı içeriklerden korumak için alternatif faaliyetlere önem verilmesi gerektiğini belirten Özçelik, son olarak şu ifadeleri kullandı.

"Çocuğumuzu alternatif faaliyetlere yani dijital ortamların dışındaki faaliyetlere yönlendirmemiz önemli olur. Örneğin spor, sanat faaliyetleri, arkadaşları ile bir araya gelip sohbet etme gibi faaliyetlere de önem vermeliyiz. Bunlara önem vermek çocuklarımızın hem duygusal hem de psikolojik olarak iyi yönden etkilenmesi açısından çok önemlidir. Ebeveyn teknoloji çağında kendini geliştirecek, konu ile bilinçlenmesi ve bilinçlendikten sonra çocuğunu bilinçlendirecek. Bununla ilgili denetlemeler koyacak. Böyle olursa çocuklarımızı teknolojinin zararlarından korumuş oluruz." (İLKHA)



Bu haberler de ilginizi çekebilir