Klasik soru endişesi
Abdulkadir Turan / Doğruhaber / Rehberlik
ÖSYM, uzun süren bir arayışın ardından ilk klasik sınav denemesini yaptı. Bu sistemin ne zaman uygulanacağı ise henüz belli değil.
İnsan, yenilikleri sorgular ve yeniliklerden endişe duyar.
ÖSYM’nin uygulama tarihi belirsiz klasik sınav arayışı, öğrencileri endişelendirdi.
İki tip soru vardır: Çok seçenekle denen test sorusu ve “açık uçlu” denen klasik soru. Bu ikinci soru tipine “açık uçlu” denmesi soruların cevaplarının verilmemiş ve dolayısıyla kişiden kişiye değişmesidir.
Test sorusunun cevabı seçeneklerde vardır. Açık uçlu sorunun cevabı ise tamamen öğrenciye bırakılmıştır.
Bu, hep öğrencinin aleyhine değerlendirilir oysa test sorusunun seçenekleri arasında “çeldirici” denen cevaba çok yakın, kafa karıştırıcı seçenekler de vardır. Bu seçenekler, özellikle kararsız öğrencileri olumsuz etkilemektedir.
Türkiye’de 70’li yıllara kadar klasik sistem revaçtaydı. O dönemde kimilerince ne derece bilinçli ifade ettiklerini bilmediğim, “Sovyet tipi” denen öğretim anlayışı vardı.
Bu; sert, ezberci, çok bilgi yükleyen, öğrenciyi erken dönemde eleyen bir anlayıştı. O günlerde ilkokulu bitiren bir öğrenci belki bugünün lise mezunu kadar bilgi yükleniyordu.
O sistemde pratikten çok teori, bilginin işlevselliğinden çok çokluğu önemseniyordu. Öğrencinin bilgi çokluğuyla özgüven duyması, ondan da öte büyüklenip kendisini toplumun sıradan bireyinden üstün görmesi isteniyordu. O, topluma uyan değil, toplumu cahil görüp ona yön veren konumda olacaktı. Baskıcı Avrupa’dan özgürlükçü Avrupa’ya doğru bir dönüşüm yaşanırken eğitim sistemi de Batı Avrupa’ya uyduruldu. Bu, Batı Avrupa’daki modern kültürün yüzeyselliği gibi yüzeysel bir sistemdir; bilginin çokluğundan çok pratikliğini, yöntemin doğruluğundan çok sonuca ulaştırmasını öne çıkarıyor. Bu yönüyle kapitalizmin özüne uygundur.
Ancak kapitalist sistem nasıl şekilci ve dıştansa, dolayısıyla aldatıcı ise bu sınav sistemi de öyle şekilci, dıştan ve aldatıcıdır.
Son yıllarda öğrencilerin test soruları yüzünden bilginin derinliğinden, düşünceyi bir plan doğrultusunda geliştirmekten ve ancak bilgisi kadar kazanmaktan uzaklaştığına dair şikâyetler var. Öğrenci yönteme değil, sonuca kilitleniyor; bilmediği halde doğruyu işaretleyebiliyor, yarım bilgiyle sınav kazanıyor, deniyordu. Bu şikâyetler kısmen haklıdır. Ne var ki yanlışın doğruyu götürmesi, sisteme yönelik pek çok eleştiriyi de bertaraf ediyordu.
Eğitimde hiçbir başarı nedeniyle sistemin mükemmel olduğu iddia edilmez. Her sistemin olumlu ve olumsuz yanları vardır.
Ancak sınav sistemi, öğrenciden çok eğitim sistemini oluşturanları ve planlayanları ilgilendiriyor.
Hangi sistem olursa olsun başarıyı belirleyen, düzenli ve sürekli çalışmadır. Düzenli çalışan, sürekli çalışan öğrenci eninde sonunda başarıya ulaşıyor. Çalışmayan ya da plansız çalışan öğrenci ise kimi başarılar elde etse de hiçbir zaman amacına ulaşamıyor, yeteneğiyle orantılı bir başarı elde edemiyor.
Siz çalışırsanız her sınav sistemi size boyun eğer; çalışmazsanız her sınav sisteminin altında ezilirsiniz. (Yeni sistem sadece kısmen klasik olacak, test sistemi de kısmen devam edecek.)
Sürekli eleştiri ve şikâyet alışkanlığı insanı tembelleştirir, hedefinden uzaklaştırır, hatta kendisinden uzaklaştırır.
Allah(CC), yardımcınız olsun!