Norveç'ten Eskişehir'e: Saldırının şifresi
Eskişehir'de bir caminin çay bahçesinde Salı günü meydana gelen bıçaklı saldırıda, 18 yaşındaki saldırganın Nazi miğferi, hücum yeleği ve balta ile saldırıyı gerçekleştirmesi ülkenin gündemine oturdu. Saldırganın “oynadığı bilgisayar oyununun etkisinde kalarak” saldırıyı gerçekleştirdiği iddia edildi. Peki gerçekten saldırının şifresi oyunda mı gizli?
HABER MERKEZİ- Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş da olayla ilgili yaptığı açıklamada saldırganın bilgisayar oyunlarının etkisinde kaldığını iddia ederek " Eskişehir'de bir genç oynadığı savaş oyunlarının etkisiyle kesici aletle sokakta vatandaşlarımıza saldırıda bulundu ve maalesef 5 vatandaşımızın yaralanmasına sebep oldu. Aslında yaşadığımız bu olay dijital ve oyun bağımlılığının çocuklarımızın, gençlerimizin sağlığını olumsuz etkilediğinin somut bir göstergesidir.’’ dedi.
Ancak saldırgana yönelik detaylı bir incelemede saldırganın esinlendiği isimler arasında saldırının daha farklı bir motivasyonla işlendiği görülüyor. Saldırganın idolleri arasında Yeni Zelanda'da Christchurch camii saldırganı Brenton Tarrant ve Norveçli aşırı sağcı Anders Behring Breivik bulunuyor.
K.'nin blog yazısında "Planım" diyerek anlattığı bölümde saldırıyı nasıl gerçekleştireceği ile ilgili, "Soğuk bir duş alıp kıyafetlerimi giyiyorum. Ekipmanlarımı alıp saldırı alanına gidiyorum. Müsait bir yerde ekipmanlarımı giyiyorum ve baltamı, bıçağımı yeleğime takıyorum. Ardından önüme gelen herkese saldırıyorum" ifadeleri yer alıyor.
Nazi SS sembolü bulunan "Mass Cleaner El Kitabı" adını verdiği manifestoda göçmenler ve Suriyeli çocukları hedef almak istediğini belirten saldırgan, önceden "TKP binasına saldırmayı amaçladığını" belirtiyor. Saldırgan “Atatürk ve Saddam bu böcekleri iyi temizledi” dediği Kürtlerden de nefret ediyor.
2019 yılında Yeni Zelanda'da iki camide art arda ateş açarak 51 kişiyi öldüren Brenton Tarrant’ın da profili farklı değildi. "The Conversation" adlı yayın kuruluşu, saldırının faili Brenton Tarrant'ın, "4chan" adlı çevrim içi forumdaki gönderilerinin incelendiği bir rapor yayımladı. Raporda, Tarrant'ın 2019'daki Christchurch saldırılarından yaklaşık 4 yıl önceki paylaşımlarında, ibadet alanları, okullar gibi "önemli yerlerde" farklı ırklardan kişilere "saldırmak istediğini" belirttiği ortaya koyuldu.
Cami saldırısını sosyal medya hesabından canlı yayınlayan ve "beyaz ırkın üstünlüğünü" savunan aşırı sağcı terörist, saldırıdan hemen sonra polis tarafından yakalanmıştı. Daha sonradan Tarrant’ın online olarak yayımladığı 70 sayfalık ırkçı bir “manifesto” ortaya çıkmıştı. “Manifesto”nun ismi “Great Replacement (Büyük Yer Değiştirme)” idi. dünya çapında faaliyet gösteren aşırı sağ kişilerden oluşan neo-Nazi bir topluluk manifestoyu İngilizce bilmeyenler için Fransızca, Almanca, İspanyolca, Hırvatça, Lehçe, Ukraynaca ve Rusça gibi dillere çevirmişti. Ukrayna’da kitap olarak da bastırıldığı ortaya çıkmıştı.
Saldırganın diğer bir idolü ise 22 Temmuz 2011’de Norveç’te akıllara kazındı. Norveçli aşırı sağcı Anders Behring Breivik’in 2011'deki saldırılarında 77 kişi öldü, 242 kişi de yaralandı. Breivik’in mahkeme salonunda verdiği Nazi selamı gündem olmuştu.
Diğer bir isim Las Vegas Stephen Paddock. Las Vegas'taki müzik festivalinde meydana gelen silahlı saldırı, ABD tarihindeki en kanlı olaylardan biri olarak kaydedildi. Saldırgan Stephen Paddock Nevada'daki bir country müzik festivalinde, Mandalay Bay Resort and Casino'dan konser alanını hedef alarak ateş açtı. Bu saldırıda 58 kişi hayatını kaybetti ve 489 kişi yaralandı. Polis tarafından tespit edilmesinin ardından, Paddock kendini vurarak intihar etti.
Ve Timothy McVeigh. McVeigh, 19 Nisan 1995’te düzenlenen Oklahoma City Bombalaması’nın sorumlusu.
Saldırıda 168 kişi hayatını kaybetti ve yüzlerce kişi yaralandı. McVeigh saldırıyı federal hükümete karşı bir tepki olarak düzenlediğini söyledi ve ölüm cezasına çarptırıldı. 2001’de zehirli iğne ile idam edildi.
KARA GÜNEŞ (BLACK SUN) SEMBOLÜ
Eskişehir saldırganının üzerindeki kara güneş sembolü son yıllarda epey gündemde. Yeni Zelanda'da 2019 yılında iki camiyi silahla tarayarak 51 kişinin ölümüne yol açan aşırı sağcının üzerinde görülen kara güneş sembolü Kiev yakınlarında sivillerin tahliyesine yardımcı olan bir Ukraynalı askerin üniformasıyla da dünya gündemine yeniden gelmişti. Azov Taburu adlı milis grubun flama ve üniformalarında kullandığı işarette de kara güneş yer alıyor.
'Irkçılık ya da beyazların üstünlüğü'nü simgeleyen kara güneş sembolü Almanya'da Paderborn yakınlarında yer alan Wewelsburg Kalesi'nin mermer yer tasarımında yer alıyor. Bu sembol içiçe girmiş iki daire ve bunları dikey olarak kesen çizgilerden oluşuyor. Neo-Naziler ve bazı altkültürler tarafından, Satanizm gibi, Nazi Almanyası sonrası bağlamında da kullanıldı. Nazi döneminden Wolfsangel, Sig runu ve Totenkopf gibi diğer sembollerle birlikte Black sun, Satanizm'in bazı taraftarları tarafından kullanılıyor.
SWATİKA (GAMALI HAÇ)
Saldırganın bıçağında bulunan Gamalı Haç da önemli bir detay. Hinduizm, Budizm, Jainizm ve Odinizm gibi inanç sistemlerinde kutsal bir simge olarak kullanılan gamalı haç Nazi partisinin 1920’de resmi sembolü oldu. Jainizm’de gamalı haç bir ruhun yeniden doğabileceği dört yeri (cennet, insan, hayvan veya cehennem) temsil eder. Dolayısı ile bu sembolün Hint ürünlerinde, tapınaklarında kullanımı epey yaygındır. Ancak Nazilerin sembolleştirilmesi nedeniyle Batı’ya gittikçe anlamı oldukça farklılaşmıştır.
Kullanımı Batı dünyasında hoş görülmese de 2017'de Virginia'da neo-Naziler yürüyüş yaptığında kullanılması dikkat çekti. Son yıllarda Yahudilere karşı eylemlerde de bir ‘mesaj’ olarak sıklıkla kullanıldı.
ZENOFOBİ
Beyaz üstünlükçülük yaklaşımlarında karşı tarafın statüsü peşinen kabul gördüğü varsayılabilirken, zenofobide ise “karşı olunan” unsurun bilinmemesi ve tanınmamasından kaynaklı ötekileştirilme görülüyor.
Bugün özellikle Batı’da yaşanan ve aşırı sağı güçlendiren hareketlenmenin 2008 senesinde yaşanan küresel ekonomik krizle artışa geçen işsizlik, Arap Baharı’yla başlayan ve Rusya-Ukrayna savaşıyla artışa geçen göç dalgasıyla tetiklenen bir buhran süreci olduğu öngörülüyor. Ancak yaşanan terör eylemlerinde motivasyonun zenofobiden Beyaz üstünlükçülük yaklaşımı olduğu açık.
KU KLUX KLAN
Ana vatanı ABD toprakları olan beyaz ırkçılık bir virüs gibi birçok bölgeye yayıldı. Öyle ki Beyaz ırkın üstünlüğüne inanan ve dünya genelinde saldırı altında olduğuna inanan bazı gruplar ”Ku Klux Klan” adlı örgütü bile kurdular. Eskişehir saldırganın bıçağında da yer alan örgüt 1871 ve 1944'te iki defa dağıldı.Katolikleri Anglo-Protestan egemen sınıf için tehdit olarak tanımlıyordu. Üyelerin neredeyse tamamı Denver'da yaşayan beyaz orta ve üst sınıf Protestanlardan oluşuyordu. Yöneticiler de etkisindeydi. ABD Başkanı Woodrow Wilson, 1915'te Beyaz Saray'da KKK'nin ırkçı fikirlerini destekleyen 'Bir Ulusun Doğuşu' adlı filmi izletmişti. Amerikan tarihi üzerine araştırmalar yapan Colorado dergisinin (The Colorado Magazine) Yayın Direktörü ve Genel Yayın Yönetmeni Sam Bock’a göre KKK'nin modern biçimleri Proud Boys gibi gruplar ile Amerika'nın dört bir yanında internette ve gerçek dünyada gelişen çok sayıda Neonazi grubu tarafından temsil ediliyor.
Elbette ABD dışında da. 11 Eylül saldırılarından sonra hedeflerine Müslümanları ve göç dalgasıyla birlikte göçmenleri alarak…
Denizden göçmen kurtaranlara ceza öngören kararname yayınlayan İtalyan yönetici Matteo Salvini, Göçmenleri Ruanda’ya gönderen Sunak, Göçmenler için "insan değil" diyen Trump, ‘Mültecilerin tamamını eve göndereceğiz’ diyen Marine Le Pen, ya da Asya’nın en büyük güçlerinden Hindistan’ın başındaki isim Modi. bu ideolojinin ‘demokrat’ temsilcileri. Siyasi kariyerlerini yabancı karşıtlığı üzerine inşa ederek en çok da gençler tarafından ilgi görüyorlar. Elbette en çok da sosyal medyada…
Aynı siyasi kariyere sahip bir siyasi lider daha var. Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ. Göçmen karşıtı açıklamalarıyla gençler tarafından büyük ilgi gören Özdağ, AŞIRI SAĞIN Avrupa’daki yükselişine paralel bir ‘başarıyla’ bir taban elde etti. Otobüslerde, parklarda, sokakta sığınmacılara yönelik gerçekleştirilen saldırıların gölgesinde… Söylemlerin dozu arttıkça fiili saldırı vakaları da arttı.
Eskişehir saldırganının hedef listesinde ‘Suriyeli çocukların’ yer alması bu açıdan hiç şaşırtıcı değil. Türkiye, boğulan ve araba çarpan Suriyeli çocuklarla ilgili paylaşımların altına yapılan ‘eksi 1’, ‘kardeşlerini de götürseydi’ gibi binlerce yorumla üstün ırk ideolojisinin Z kuşağı arasındaki etkisine defalarca şahit oldu. Siyasallaşan ve propaganda haline getirilen ‘nefret söylemleri’ durdurulmazsa macera arayan ‘üstünler’ saldırılarını ‘farklı ve ezik’ olarak gördükleri herkese yöneltecek. Yorumdan bıçağa ve silaha evriliş çok uzun sürmeyecek.
KAYNAK: İNTERNET
Dünyada etkin olan büyük çaplı örgütlerin ana propaganda merkezi olarak dijital dünyayı kullanması hatta sosyal ağlarda militan devşirmek için özel ekipler oluşturmasının nedeninin somut bir örneği Eskişehir saldırısı. Saldırganın saldırıyı internetten konuştuğu Doğu Avrupalı biriyle planlaması ve idolleriyle ilgili bilgilere internetten ulaşması, ideolojisinin kaynağını internet üzerinden oluşturması yeni kuşağı bekleyen tehlikeyi gösteriyor…
Yalnız, mutsuz, ailesiyle arası kötü, depresyonda olan saldırgan Evanjelizm motivasyonu olan ‘tanrıyı kıyamete zorlama’ stratejisini denemiş olabilir mi? Uluslararası Radikalizm Gözlemevine göre dışlanmış hisseden saldırganın kıyamet beklentisi var. Bu da umut görmediği hatta intiharı planladığı dünyada kişisel olarak oluşturabileceği maksimum kaos düzeyine ulaşmasıyla sağlanabilir…
İntihar düşüncesinin fiiliyata dönüşmesinden önceki süreçte hayata tutunmak için son arayış sürecinde yaşam motivasyonu sağlayan bu ideolojiler daha iyi bir geleceği değil dünyanın sonunu daha iyi ve birlikte getirmeyi vaat ediyor. Evanjelistlerin kıyameti getiren kahraman motivasyonunu, kendi kıyametine kadar bütün aykırıları yok etme güdüsüyle sağlıyor, hayatta tutuyor. İnternet aracılığıyla hızla yayılan bu söylem ve ideolojiler şahsın kendine duyduğu nefreti başka unsurlara yöneltmesini sağlayarak yok etmeye yönelik harekete geçmesini sağlıyor… Zehir saçıyor.
Z KUŞAĞI SORUNSALI
Teknolojiyle büyüyen ve dijital dünyayla iç içe olan bu kuşağın en düşük düzeyde görülen kişilik özelliği duygusal dengesizlik. Özgürlüklerinin kısıtlanmasından ve konfor alanlarına müdahaleden hoşlanmayan Z kuşağı için ‘imkansız’ diye bir şey yok. Emek, çaba gibi kavramlara aşina olmayan bu nesil farklı sosyoloji ve ideolojilere çabuk uyum sağlayabildiği ve daha bireysel ve kaygısız oldukları için tehlikeli yapılara bulaşma ihtimali daha fazla oluyor.
Özellikle kuralsızlık detayı sadece aileden bağımsız hareket etmeye de değil var olan düzene de sonuçları öngörmeden fiili müdahale etmeye neden oluyor. Depresyon, internetin Z kuşağı mensubu bir bireyle teması saatli bir bomba olarak dünyayı tehdit ediyor…