Batman Hadisesi: Kurt Dumanlı Havayı Sever!
Batmanda hafta sonu yaşanan olay aklıselim sahibi herkesi ürkütüp-düşündürürken, şiddeti meslek edinmiş çevreler içinse adeta bir kışkırtma fırsatı olarak değerlendirildi.
Batman’da geçtiğimiz Cumartesi günü Yavuz Selim mahallesinde düğün için toplanmış kalabalığa araç içinden ateş edilmesi üzerine bir kişinin ölümüne yol açan olay ilk andan itibaren PKK-BDP çevrelerince saptırılmaya çalışıldı. Düğün topluluğuna yapılan saldırı aynı gün yaşanan ve seçim broşürü dağıtan HÜDA-PAR’lı bir grubun İpragaz Mahallesinde BDP’lilerce engellenmesi olayıyla irtibatlandırıldı. Olayın mahiyeti bilinmiyordu ama BDP’li yetkililer, milletvekilleri, ardından KCK “hurra” dercesine açıklama, tehdit mesajı yayınlama seferberliğine giriştiler.
Olayın failleri hala yakalanmış değil. HÜDA-PAR yetilileri bu olayın kendileriyle hiçbir ilişkisinin olmadığının altını kalınca çiziyorlar ama çatışma ve gerilim ortamını tabanlarını canlı tutmak için her zaman uygun zemin bellemiş Kürt milliyetçi çevreleri gözlerini ve kulaklarını gerçeğe kapamayı tercih etmekteler.
Çok ilginçtir, bugüne dek suçladıkları çevreye yönelik onlarca saldırı gerçekleşmiş, bu saldırıların neticesinde maddi kayıplar, yaralanmalar, hatta Yüksekova’da bir can kaybı da yaşanmıştı ama hiçbirine ilişkin olarak malum çevreden en küçük bir itiraz, kınama, üzüntü bildiriminde bulunulmamıştı. Ve şimdi ne olduğu belli olmayan, karanlık-kirli bir eylem olma ihtimali yüksek bu saldırı bahane edilerek aynı çevreler ağızlarını açıp gözlerini yumuyorlardı.
Milletvekilleri kandan söz ederken, ajitatif konuşmalar yapıyorlar; Batman’daki hadisenin Ankara’da HÜDA-PAR yetkilileri ile Başbakanın görüşmesi sırasında kararlaştırılan bir politikanın neticesi olduğu iftirasını dillendiriyorlar; KCK halkı öz savunmayı güçlendirme bildirileri yayınlıyor ve Özgür Politika gazetesinde Aydın Dere imzalı “HÜDA-PAR’ı ne yapmalı?” türünden seviyesiz yazılar kaleme alınıyordu.
Batman’da yaşanan hadise henüz aydınlatılmış değil. Devletin bu konuda acilen adım atması ve bu olayı karanlıkta bırakmaması gerekiyor. Bunun gecikmesinin bulanık suda avlanmayı sevenleri sevindireceği kesin.
Aslında HÜDA-PAR yetkililerinin BDP’ye “Gelin bu olayı birlikte aydınlatmaya çalışalım!” şeklinde gayet makul ve adil bir öneri getirmelerine rağmen BDP’nin buna hiç yanaşmayıp, suçlamalarını aynen devam ettirmesi amacının üzüm yemek değil, bağcı dövmek olduğunu ortaya koyuyor.
Kamuoyunun uyanık ve duyarlı davranmasının önemi ise ortada. Gelişmeleri çok düzeysiz bir biçimde izleyip, arka planını hiç dikkate almayarak ve çoğu zaman medyatik reflekslerle abartılı yorumlar yapmak ve sürekli biçimde önceki süreçleri hatırlatıp kaos tellallığı yapmak çok yanlış bir tutum. Bu tür korku tüccarlığının kimseye yararı olmadığı gibi, gerilimi besleyerek ortamı kızıştırmaya hizmet ettiği unutulmamalı.
HÜDA-PAR bugüne kadar takındığı tavrıyla sorumlu bir siyaset izlediğini gösterdi. Bundan sonra da aynı tutumunu ve soğukkanlılığını korumalı. Maalesef yerel seçimlerin yaklaşmasıyla şiddete tapınan Kürt milliyetçilerinin ölçüsüz ve saldırgan tutumlarıyla gerilimin tırmandırılacağı anlaşılıyor. Bu noktada İslami çevrelerin gelişmeleri yakından takip etmesi ve bölgede hâkimiyet sendromuna girerek toplumu sindirmeye kalkan tahammülsüzlük karşısında sessiz kalmaması önem arz ediyor.
Haksözhaber