Dikkat eksikliği ve hiperaktivite nedir? Nasıl önlem alınmalıdır?
Dikkat eksikliği ve hiperaktivitenin (DEHB) ne olduğunu ve neden kaynaklandığını açıklayan Psikoterapist Murat İdin, bu duruma karşı alınması gereken önlemler ve tedavi sürecinin nasıl yürütülmesi gerektiği konusunda tavsiyelerde bulundu.
Psikoterapist Murat İdin, dikkat eksikliği ve hiperaktivitenin (DEHB) en çok konuşulan konuların başında gelmesine rağmen en çok yanlış anlaşılan konuların da başında geldiğini ifade etti.
İdin, "Dikkat eksikliği ve hiperaktivite; çocukluk döneminden başlayıp, yetişkinlik dönemine kadar meydana gelen unutkanlık, dikkatsizlik, hatırlayamama gibi etkenler barındırıyor. Buna ilaveten aşırı hareketlilik kavramlarını da barındıran bir bozukluktur." diyerek DEHB hakkında önemli bilgiler paylaştı.
"Biyolojik bir gerçeklik var, bu çocukların hayat boyu tedavi görmeleri gerekiyor"
İki türlü dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğundan bahseden İdin, "İlk olarak biyolojik faktörler vardır yani gelişmiş beyin tomografisinde bazı dikkat eksikliği ve hiperaktivite yaşayan çocukların beyin saplarının diğer çocuklara göre daha keskin olduğu ve hayat boyu bu tür sorunlarla baş etmek zorunda kalacakları anlamına geliyor. Burada biyolojik bir gerçeklik var, bu çocukların hayat boyu tedavi görmeleri gerekiyor." diyerek ikinci türü ise şöyle açıkladı:
"İkinci olarak çocukların yetişme şartlarından kaynaklanan dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğundan bahsedebiliriz. Günümüzde aslında en çok kavram kargaşasına sebep veren bu ikinci kavramdır. Özellikle psikoterapistlerin de ayırmakta zorlandığı kavramların başında gelmektedir."
"Yanlış pedagojik hatalar sonucunda çocuklarda dürtüsellik meydana gelmektedir"
Yanlış pedagojik hatalar sonucunda çocuklarda dürtüselliğin meydana geldiğini belirten İdin, dürtüselliğin ise, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğuna benzeyen belirtilerin ortaya çıkmasını sağladığını söyledi.
Bu durumun dikkat eksikliği ile karıştırılabildiğini hatırlatan İdin, çocukluk döneminde, çocuğun gerekli uyarılara maruz kalmamasının sürekli tablet ve televizyon ile meşgul olmasının asosyal bir yapıya sahip olmasına ve hızlandırılmış bir sistemin beynine aktarılması gibi aynı belirtileri sağlamasından dolayı "dürtüsellik grubu"na alınması gerektiği halde "dikkat eksikliği grubu"na alındığını kaydetti.
"Dikkat eksikliği çocukluk döneminden itibaren meydana gelir"
İdin, "Burada özetle dikkat eksikliğini şöyle tanımlayabiliriz, çocukluk döneminden itibaren meydana gelen unutkanlık, sakarlık gibi davranışları içeren ve buna ilaveten aşırı hareketlilik gibi davranışları içeren bir bozukluktur. Bu çocukluk döneminde meydana gelir ve iki gruba ayrılır. Birincisi biyolojik temellidir yani biyolojik bir kalıntı vardır ve bu tedavi olunması gereken bir süreci kapsamaktadır. İkincisi ise pedagojik hatalardan dolayı meydana gelen dikkatsizlik, beynin o bölgesinin gelişmemesiyle ilgili bir sorundur." ifadelerine yer verdi.
"Çocuk, birkaç konuda dikkatsizlik gösteriyorsa 'bunda dikkat eksikliği vardır' diyemeyiz"
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunu tanımlamak için çocuğun gözlemlenmesinin ve hayat hikâyesinin bilinmesinin gerekliliğini vurgulayan İdin, şu ifadeleri kullandı:
"Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun birçok alameti var ve bu yapılacak incelemeler neticesinde ortaya çıkmaktadır. Çocuk, birkaç konuda dikkatsizlik gösteriyorsa 'bunda dikkat eksikliği vardır' diyemeyiz. Dikkat eksikliği olabilmesi için ders başarısızlığı, söylenenleri çabuk unutma ve davranışsal olarak da sıkıntılarının olması gerekiyor. Bunlar misal, eşyalarını unutma, dikkat etmeme sonucunda ayağının takılması ya da başkalarının sözünü kesmek, dikkatsizlik sonucunda bardak, tabak gibi maddeleri kırma faaliyetlerinin meydana gelmesi… Bunlar insanlara bir fikir veriyor ve yapılacak incelemede bunların çocuğun hayatında ne düzeyde olduğunu gözlemlemek, ayrıca hikâyesini de almak tanımlamak için en önemli etkenlerden bir tanesi."
"Çocuk dikkat geliştirici çalışmalarla meşgul edilmeli"
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite tanısının ardından iyileşme sürecinin başlatılabileceğini ifade eden İdin, "Bu süreçte de günümüz tıbbı genelde ilaç odaklı farmokoterapi sistemi uygularken alternatif tıp yöntemleri de var. Bunlardan bir tanesi de çocuğun dikkat geliştirici çalışmalarla meşgul edilmesidir. Bunlarsa dikkat merkezleri gibi çalışmalarla olur. Bu süreç içerisinde çocukta dikkat eksikliği varsa çocuk kavrama, analiz, sentez gibi beyindeki bu bölgeleri uyaran eğitime tabii olduklarından dolayı zaman içerisinde bu özelliğini keşfederek kendini gerektiği zaman durdurmayı, mantıklı düşünmeyi ve gerektiği zamanlarsa analiz ve yorum yapabilmeyi öğreniyorlar." dedi.
"Tedavi sürecinde alternatif tıbbı öneriyoruz"
Tedavi sürecinde alternatif tıbbı önerdiklerini açıklayan İdin, dikkat eksikliğinin hiçbir zaman farmokoterapi yöntemiyle ortadan kaldırıldığının görülmediğini belirtti. İdin, daha çok kişinin beyninin dikkat merkezini toplamayla ilgili çalışmaların başarıya ulaştığının ortaya çıktığını söyledi.
İdin, "Beyin ne kadar çok dikkatle ilgili çalışmalar gerçekleştirirse tedavi süreci o kadar kısa sürede meydana gelmektedir. Yapılan çalışmalarda dikkat eksikliği yaşayan beyinlerin ön lobları yeterince kanlanmadığından dolayı dikkatle ilgili sorunların ortaya çıktığı gözlemlenmiş. Yapılan çalışmalar bu yönde olduğu için genelde farmokoterapi ile ilgili verilen ilaçlar beynin ön lobunu kanlandırmaya yönelik ilaçlar oluyor." dedi.
"5-6 yaşlardan başlayıp, lise çağlarına kadar çok fazla dikkat eksikliği problemleri yaşanıyor"
Dikkat eksikliği ve hiperaktivitenin, çocuğun okula başlamasına kadar fark edilemediği yönünde konuşan İdin, "Çocuklar okula başlayana kadar genelde baskılanmış yapıda olduklarından dolayı veya öğrenme faaliyetleriyle ilgili alanlardan uzak oluyorlar. Dolayısıyla okula başladıkları an da, toplumun içerisine girdikleri zaman da diğer çocuklardan farklı olduğu gerçeği gözlemleniyor ve o zaman çocuklardaki tanımlama süreci meydana geliyor. Genelde okul çağlarında yani 5-6 yaşlardan başlayıp, lise çağlarına kadar çok fazla dikkat eksikliği problemleri yaşanıyor diyebiliriz." şeklinde konuştu
"Fıtrata uygun yetiştirilmeyen her beyin eksiklik yaşar"
Ailelerin pedagojik hataların içerisinde oldukları müddetçe bu sorunlarla karşılaşmalarının kaçınılmaz olduğu yönünde uyarılarda bulunan İdin, sözlerine şöyle devam etti:
"Pedagojik hatalardan kastımız, çocukların fıtratlarına uygun yetiştirilmemeleri. Fıtratlarına uygun yetiştirilmeyen her beyin eksiklik yaşar ve ilerde karşılaşacağı akranlarıyla uzlaşma problemleri yaşarlar. Çocukların gelişim süreci içerisinde tamamlamaları gereken evreler var. Bu evreleri anne babalar bilmek zorundalar. Mesela bir tabletin ne zaman verilmesi, nasıl verilmesi gerektiğini, dürtüselliğin ne olduğunu, hangi anlama geldiğini ve çocuktaki dürtüselliği güçlendiren davranışlar ve hataların neler olduğunu bilmek zorundalar ki buna göre davranabilsinler. Anne-babalar bu davranışları bildiklerinde pedagojik hataları meydana getirmezler ve bu da dikkat eksikliği ve hiperaktivite ile karşılaşmalarını birazcık engeller. Bunlar yapılmadığında ise karşılaşma ihtimallerinin her zaman daha fazla olduğunu söyleyebiliriz."
"Anne-babalar ilk olarak duygusal ve sosyal uyarımlar da aktif olmaları lazım"
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite problemleriyle karşı karşıya olan ailelere tavsiyelerde bulunan İdin, her iki sorunu yaşayan çocuklara karşı ailelerin, sorunun neden kaynaklandığına dair bir süreç başlatmalarının gerekliliğine vurgu yaptı.
İdin, "Ailelerin, ailesel eksiklikler ve pedagojik hataların bu süreci tetiklediğini fark etmeleri gerekiyor. Genelde bu çocuklarda baktığımız zaman aile içerisinde duygusal, sosyal uyarımların az olduğunu gözlemliyoruz. Anne- babaların ilk olarak duygusal ve sosyal uyarımlarda aktif olmaları lazım." diye ifade etti.
"Teknolojik aletler kontrollü kullanılmadığı zaman dikkat eksikliğinin en büyük nedeni oluyor"
Ebeveynlerin aile içi iletişimde özellikle teknolojik aletleri kontrollü bir şekilde kullanmaları gerektiği yönünde tavsiyelerini dile getiren İdin, "Teknolojik aletler kontrollü bir şekilde kullanılmadığı zaman günümüzdeki dikkat eksikliğinin en büyük nedeni olarak ortaya çıkıyor. Teknoloji hayatımızın bir parçası olabilir fakat nasıl yönettiğimiz önemli. Bir teknolojik aleti kendi hayatımızı kolaylaştıracak düzeyde kullandığımız zaman hayatımız kolaylaşır ve ilerde hayatımıza güzellikler getirir. Fakat teknolojik aleti doğru kullanmadığımız zaman hayatımıza bazı olumsuzluklar getirir." şeklinde konuştu.
"Geleneksel oyunları aile içerisinde yaşatmaları gerekiyor"
Aile içi etkileşimlerin arttırılması gerektiğine de değinen İdin, "Çocukları fıtratlarına uygun olarak kendi yaşıt gruplarının arasına koymaları gerekiyor. Kendi akranları arasında olduğu zaman uyarımlar alacağından dolayı çocuğun hem sosyal hem bilişsel yönü gelişir. Küçük yaşlardan itibaren ev içerisinde oynanabilecek küçük dikkat çalışmalarının egzersizleri yapılabilir. Baktığımız zaman kırklı yaşlardaki insanların dikkat eksikliği problemi yaşamadığını görüyoruz. Nedeni, çocukluk döneminde oynamış oldukları çocukça oyunlardan ve o süreçteki tamamlamış oldukları evrelerden kaynaklanıyor. Geleneksel oyunları aile içerisinde yaşatabiliyorlarsa yaşatmaları gerekiyor eğer yaşatamıyorlarsa dikkat setlerini muhakkak alsınlar." dedi.
"Çocuğun her istediği yapılmaması gerekiyor"
Çocuğun önünde tutarlı bir yapının sergilenmesinin durumunda pedagojik hataların önüne geçilebileceğini ifade eden İdin, "Çocuk bu sayede tek bir merkezden tek bir doğrunun alınması gerektiğinin farkına varır ve ona yönlenir. Bunlar uygulandığı takdirde çocuklarda dürtüsellik ve dikkat kaybında bir azalma meydana gelecektir. Çocuğun her istediğinin yapılmaması gerekiyor. Çocuğun makul ihtiyaçları vardır ve bir de makul olmayan istekleri vardır. Örneğin çocuğun yedi yaşında bir telefon sahibi olmak istemesini anne-baba bunu meşru bir ihtiyaç olarak görüyorsa burada doğru olmayanı yapıyor demektir. Genelde bizim önerdiğimiz liseye kadar cep telefonunun kontrollü kullanılması ve ilkokulda olmamasıdır. Çocuk eğer şeker istiyorsa bu makul bir istektir ama yaşından büyük beklentiler içerisine giriyorsa bu makul olmayan bir beklentidir. Ebeveynler makul olmayan ihtiyaçları karşılamadıkları anda sabır dediğimiz sistemi onların dünyasına entegre edecekler ve bu sayede çocuklar da gelecekte kendilerini kontrol edebilen bireyler haline gelecekler." ifadelerini kullandı. (İLKHA)