• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...
15 Temmuz Gazisi Çil: Bu kadar insanı şehit eden ve yaralayanların idam edilmesini isterdik
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

FETÖ tarafından gerçekleştirilen 15 Temmuz darbe girişiminin ardından 8 yıl geçti. Yaşanan o karanlık gecede 253 kişi şehit olurken, binlerce kişi de yaralandı. Her yaştan şehidin olduğu 15 Temmuz'un ardından büyük acılar yaşayan aileler ise, aradan geçen zamana rağmen ne şehitlerini ne de hain darbe girişiminde yaşananları unutmuyor.

Hain darbe girişimin olduğu 15 Temmuz gecesi önce işi gereği Avrupa Yakası’nda olan İbrahim Çil, köprüyü geçtikten sonra evine gitmeyerek darbecilere karşı direnmeyi seçti. Darbecilerin açtığı ateş sonucunda Çil, sol ayak kaval kemiğime isabet eden mermiyle gazi oldu. Çevredeki vatandaşların yoğun ateş altında güçlükle kurtardığı Çil, sonrası birçok ameliyat geçirdi ve yüzde 42 engelli duruma geldi.

Darbe girişiminden sonra kurulan 15 Temmuz Derneği'nde Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yapan Gazi İlhami Çil, o gece yaşananları İLKHA muhabirine anlattı.

“Milli iradeyle oraya gelmiş bir Cumhurbaşkanı ve bugün de milli iradeye bir darbe yapılıyordu”

15 Temmuz gecesi bir işi gereği Avrupa Yakası’nda olduğunu ve şimdiki adıyla 15 Temmuz Şehitleri Köprüsü'nü kullanarak Anadolu Yakası’na geçmeyi planladıklarını belirten Çil, “Köprüye gelirken darbe girişiminin olduğunu öğrendik. O sırada da aşağı yukarı Beşiktaş civarlarındaydık, sağı solu aramaya başladık. Neticede 1960 darbesinde memlekette bir başbakan ve bakan asılmış bir darbeler tarihimiz var. Tabii bunu bildiğimiz için Sayın Cumhurbaşkanımız aklıma geldi ve çünkü milli iradeyle oraya gelmiş bir Cumhurbaşkanı ve bugün de milli iradeye bir darbe yapılıyordu. Biz onun yanına gitmek ve O’na sahip çıkmak istedik. Birkaç arama yaptıktan sonra şehir dışında olduğunu öğrendik. Biz de köprüye doğru ilerleyelim dedik. Köprüye doğru ilerlerken de bu niçin olur, niçin yapılır ve yaptırılır? Ya böyle beynimizde dönüp duruyordu ve çok üzülüyordum. Köprüye geldiğimizde bu hainleri de orada köprüyü kapatmış halde görünce; ‘ben artık evime gidemem’ dedim. En azından hiçbir şey yapamıyorsak gidelim karşılarına, ‘yapmayın’ diyelim dedik. Vatandaşlık görevimizi yaparak, burada yaşayan bir vatandaşın ve bu milletin bir aziz evladı olarak gidelim ve diyelim ki ‘yapmayın, etmeyin’ demek istedik fakat bizi durdurmadılar orada 'hareket edin, devam edin' filan diyerek. Ama maalesef gidemedik. Aracımızı Millet Bhaçesi’nin oraya park ettik ve oradan yürüyerek Altunizade Köprüsü'ne geldik. Altunizade Köprüsünde orada polisler vardı. Dediler ki, ‘can güvenliği sıkıntısı var, sizi köprüye gönderemeyiz’ bırakmadılar. Ama o sırada bir nida duyuldu. Dediler ki 'tank geliyor' Tank geliyor deyince artık biz dayanamadık. Oradan köprüye doğru koşmaya başladık. O sırada bunları gördük. Bir tank bir de zırhlı personel taşıyıcıydı. Metrobüs yolundan Kadıköy istikametinden geliyorlardı ve bizi görünce biz de bütün herkes koşanlar bağırıyorlardı. Tabii bizim koştuğumuzu gördüklerinde daha da hızlandılar ve bariyerleri ezerek normal yola geçtiler ve köprüye doğru yol aldılar. Biz de o sırada beraber koştuğumuz, hiç tanımadığım insanlarla beraber kol kola, köprüye tekbirler getirerek yürüdük.” dedi.

“Yere düştüğümüz andan itibaren silah ateş etmeye hala devam ediyordu”

O gece kimsenin birbirini tanımadan ve ölüme gittiklerini bilmeden hainlerin üzerine yürüdüğünü hatırlatan Çil, “Ölüme gittiğimizi de bilmiyoruz, bizi vuracaklarını da bilmiyoruz. Köprüye vardığımızda ve köprüye giderken zaten ateş ediliyordu. Fakat biz hani havaya ateş ediyorlar herhalde diye düşündük ve köprüye vardığımızda da bir kalabalık vardı. Ateş edilince herkes hafif geri çekiliyordu, sonra ateş duruyordu ve tekrar hareketleniyordu; ayrılmıyorlardı, kimse ayrılmıyordu. Tabii orada biz dedik ki ya biz buraya durmaya gelmedik, gidelim bunların önüne doğru ve ‘yapmayın’ diyelim. O dakikaya kadar biz onları askerimiz olarak görüyoruz, hata yapıyor olarak kabul ediyoruz. Ve oraya giden kardeşlerimiz, arkadaşlarımız diyor ki, ‘Mehmedim, Mehmetçiğim, kardeşim, yeğenim, oğlum, evladım; yapmayın, hata yapıyorsunuz, asker kışlaya git’ tarzı sloganlar atarak veya seslenerek onları durdurmaya çalışıyorlardı ama bunlar dinlemiyorlardı. Oradaki arkadaşlarla birlikte orada çok büyük bir Türk Bayrağı vardı, tutan iki arkadaş vardı. Onlarla birlikte burada duramayız diyerek hep beraber yürüyelim ve bunların önüne gidelim; ne olacaksa olsun dediler. Biz de hep beraber yürümeye başladık. Gişeleri geçinceye kadar zaten ateş ediliyordu ama o dakika farkına varmadı ama gişeleri geçtikten sonra hepimizi taradılar. Yere düştüğümüz andan itibaren silah ateş etmeye hala devam ediyordu. Bizi kim alacak arkadan?” şeklinde konuştu.

“Milletimiz o gün farklı düşünüyordu, farklıydı”

Hiç tanımadıkları insanların ateş hattından onları almaya çalıştığını dile getiren Çil, “Şu anda sokakta bir silah patlasa kim yanaşır oraya ama o gün öyle değildi. Ateş ediliyordu, insanlar bir can havliyle sağa-sola yatıyordu, yere yatıyordu, belki bir şeyin arkasına saklanıyordu ama ateş durduğu an tekrar çıkıyordu; çoğaldıkça çoğalıyorlardı. İşte milletimiz o gün farklı düşünüyordu, farklıydı. Bizi o ateş hattından almak için koşa koşa geldiler. Beni yerden kaldırmaya çalıştı bir kardeşimiz ama kaldıramadı. Sonra döndü arkasını hala ateş ediliyor, ‘ateş ediliyor, bak tekrar vurulacağız’ dedim. Dedi ki, ‘abi sen görevini yaptın sıra bizde’ Kim kime söyleyebilir bu zamanda? Hemen bir iki adım attıktan sonra beni tuttular ve kucaklayarak geriye taşıdılar ve içinde hanımefendi kardeşlerimiz de vardı. Yılmaz Ercan şehidimiz var; o gün vurulduğu ana kadar yaralılar taşıyor hastaneye ve en sonunda dayanamıyor bu yapılana ve bunların üzerine dolu motosikletini sürüyor. Onlarca kurşun sıkıyorlar ve kurşunlardan vurularak şehit oluyor. Yere düşüyor ve onun mübarek bedenini almaya müsaade etmiyorlar sabaha kadar. Ne zaman veriliyor? Sabah 6 buçukta bunlar teslim olduktan sonra ancak cansız bedenini almak nasip oluyor. O şehit oldu, bunlar hain oldu.” diye belirtti.

“7-8 ameliyat geçirdim, tedavim yıllarca devam etti ve yüzde 42 engelli bir vatandaş haline geldim”

Açılan ateş sonucunda merminin sol ayak kaval kemiğime isabet ettiğini ve parçaladığını ifade eden Çil, “7-8 ameliyat geçirdim, tedavim yıllarca devam etti ve yüzde 42 engelli bir vatandaş haline geldim. Önemli değil, vatan sağ olsun. Keşke yaşamasaydık bunları, keşke olmasaydı; bir şekilde bu bir utançtır aslında. Ama milletimiz işte bu utancı tamamen kaldırdı ve milli iradesiyle bu hainlere fırsat vermeyerek bunları durdurdu.” cümlelerini kullandı.

“Bugünde ‘tiyatro veya kontrollü darbe’ diyerek, yapanları aklamaya çalışarak basitleştirmeye, suçsuz hale getirmeye çalışıyorlar”

Çil, “15 Temmuz’daki o milli birlik ve beraberlik, 7 Ağustos'taki mitingdeki o coşku ve biz hastanede yatarken hiç tanımadığımız bizi hastanede ziyaret etmeye veya evimizde ziyaret etmeye gelen insanların gösterdiği o maneviyat ama birlik beraberlik bizim çok hoşumuza gitti. Şu anda bile ben onu özlüyorum. O günden sonra yavaş yavaş bu azaldı ve azalmasıyla birlikte tabii bugünde ‘tiyatro veya kontrollü darbe’ diyerek, yapanları aklamaya çalışarak basitleştirmeye, suçsuz hale getirmeye çalışıyorlar. Peki o zaman 253 kişiyi biz nereye koyacağız? 253 tane şehidimizi biz nereye koyacağız? Peki 2 bin 738 tane gazimizi nereye koyacağız? Peki 367 tane şehidimizin emaneti yetimlerimiz var, bunlara baba sevgisini, anne sevgisini kim verecek? O hainler boş durmuyor. Daha dün bile operasyonlar yapıldı; 40-50 kişi gözaltına alındı. Hala pişman değiller, hala çalışıyorlar, hala mücadele ediyorlar, algı operasyonları hareket ediyorlar ve hala devam ediyorlar. Mesela bir öğrenciden bahsediyorlardı işte çıktı, bu suçsuzdu filan dediler soluğu dışarıda aldı, yurt dışına kaçtı. Suçsuzsa niye kaçtı? Bunları suçsuz mu göreceğiz?” diyerek duygularını dile getirdi.

“Şehit ailelerinin şu anda kalbi sızlıyor, gönlü sızlıyor”

 Sekiz yıldır davaların devam ettiğini hatırlatan Çil, “Gönül isterdi ki davalar çok hızlı neticelensin ve hakikaten bunlara içeride bakmayalım. Ha suçsuzsa çıksın, ben adaletten yanayım. Çünkü adalet neyi gerektiriyorsa onu yapsın ama bu kadar insanı şehit eden ve yaralayan gerçekten suçlu kimse onun da tabii idam edilmesini isterdik. Şu anda bizim hapishanelerimizde bakılmasını, bizim vergilerimizle bakılmasını istemezdik. Çünkü şehit ailelerinin şu anda kalbi sızlıyor, gönlü sızlıyor ve bunu kabul etmiyor.” ifadelerini kullandı. (İLKHA)









Bu haberler de ilginizi çekebilir