• DOLAR 34.089
  • EURO 38.101
  • ALTIN 2834.938
  • ...
Kurtulmuş: F-16 meselesi olumlu bir gelişme
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

HAMZA DURMAZ-   Türkiye'nin, NATO'nun önemli müttefiklerinden birisi olduğunu ve NATO'ya karşı yükümlülüklerini en iyi şekilde yerine getiren ülkeler arasında yer aldığını belirten Kurtulmuş, şöyle konuştu:

"Zaman zaman nimet külfet dengesi bakımından NATO ile ilişkilerimizi gözden geçirdiğimiz, bu çektiğimiz külfetlerin karşılığında yeterince nimetleriyle karşılaşmadığımız eleştirileri de Türkiye'de olmadı değil. Ama her halükarda NATO'nun önümüzdeki dönemde önemli müttefiklerinden birisi olarak Türkiye, NATO üyeliğini sürdürecek, hem kurumsal olarak NATO'da hem de üye ülkelerle ikili ilişkilerini devam ettirecektir. Ama genel olarak bu süreçte NATO'nun, yeni fonksiyonlarını gözden geçirmesi gerektiği kanaatindeyiz. Özellikle Rusya-Ukrayna krizi başta olmak üzere bazı küresel mahiyette çatışma potansiyeli taşıyan konuların da gündeme gelmiş olması, NATO'nun sadece güvenlik konusunda bir işbirliği ve dayanışma örgütü olmanın ötesinde, belli adımları atması gerektiğini de ortaya koyuyor. Hiç şüphesiz bunların en başında NATO'nun bir caydırıcılık ve güvenlik perspektifi olmakla birlikte bunun yanında, mutlaka bir barış misyonunun da olması, barışın kurulabilmesi, barışın tesis edilebilmesi için NATO'nun kendi görevlerini gözden geçirmesi gerektiği kanaatindeyiz."

“HAKKANİYETLİ BİR DÜNYA SİSTEMİNİN KURULABİLMESİ İÇİN FARKLI KANAATTEKİ İNSANLARI ORTAK ÇABAYA DAVET EDİYORUZ”

Dünyanın içinde bulunduğu dönemin önemli tehdit ve fırsatlar barındırdığının farkında olduklarını belirten Kurtulmuş, tek kutuplu dünya düzeninin değiştiğini ve çok kutuplu yeni bir dünya sisteminin başladığını vurguladı.

Türkiye'nin, çok sayıda güç merkezinin yer aldığı söz konusu sistemde birtakım sıkıntı ve tehditlerle karşı karşıya olduğunu ifade eden Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Dünyadaki gelişmeler Türkiye'ye yeni imkanları sunmaktadır. Türkiye bu yakın coğrafyamızın tamamında çok yakın ilişkiler kurabilen bir ülke olarak, barış perspektifine sahip olarak, sorunların çözülebilmesi ve dünyada çok farklı bölgelerle işbirliği ve dayanışmayı artırarak küresel bir barış düzeni kurulabilmesi için bütün gücünü sefer etmiş vaziyettedir. Rusya-Ukrayna krizi ve İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları karşısında acil ve kalıcı bir ateşkesinin temin edilmesi başta olmak üzere, bütün görüşlerimizi muhataplarımızla paylaşıyoruz. Özellikle yeni, hakkaniyetli bir dünya sisteminin kurulabilmesi için dünyadaki farklı kanaatteki insanları ortak çabaya davet ediyoruz. Artık bu dünya sistemiyle dünyadaki hiçbir sorunun çözebilmesi mümkün değildir. Hiçbir devletin ya da hiçbir grubun tek başına dünya sorunlarını çözebilmesi mümkün değildir. Hiç kimsenin domine ettiği bir uluslararası ilişkiler düzleminin hayatiyetini koruması mümkün değildir.

Dolayısıyla burada karşılıklı fikirleri bir araya getirerek, bunları müzakere ederek yeni bir anlayışla dünya sisteminin hem siyasal ölçekte hem de ekonomik ölçekte kurulması şarttır. 'Dünya beşten büyüktür' diyerek yıllardır söylediğimiz şey, bugün hepimize büyük üzüntüler veren deneyimlerle bir kere daha ispatlanmıştır. Artık ne Birleşmiş Milletler'in ne dünyadaki diğer uluslararası kuruluşların dünyanın herhangi bir sorununu çözmesi mümkündür."

Dünyadaki bütün insanların yaratılışta eşit olduğunu belirten Kurtulmuş, “Maalesef başta Avrupa kıtası olmak üzere birçok bölgede ırkçılığın, yabancı düşmanlığının artması, İslamofobinin gelişmesi alarm sinyalleri veriyor. Dünyada bundan sonraki süreçte her bir insanın diğeriyle eşit olduğu inancıyla yeni bir sistemin kurulması şarttır.” dedi.

F-35 ve S-400 meselesi gibi konuların da Türkiye'nin çıkardığı tartışmalar olmadığını belirten Kurtulmuş, şöyle devam etti:

“F-35'ten çıkarılmış olmamız fevkalade ciddi bir çifte standarttır. Başından beri kurucusu olduğumuz bir projeden makul hiçbir gerekçe gösterilmeksizin Türkiye dışarıya çıkartılmıştır. Ümit ediyorum ki oraya ödediğimiz paralarımız da alınacaktır. F-16 meselesi olumlu bir gelişmedir. Türkiye'nin savunma sanayide ihtiyaçlarının karşılanması olumlu bir gelişmedir. Ama şunu da çok açık söyleyeyim. Eğer dostlarımız Türkiye'nin savunma ihtiyaçlarını göz ardı ederlerse artık Türkiye savunma ihtiyaçlarını kendi başına üretecektir. Hatta Türkiye, bu alanlarda dünyada rekabet edebilecek bir ülke konumuna yükselmiştir. İHA ve SİHA'larda Türkiye'nin dünyada rekabet edebilir en iyi ülkelerden birisi olduğu açık. Dolayısıyla tabii ki bir bağımsız devlet olarak ittifaklarımıza ne kadar dikkat ediyorsak, kendi milli güvenlik önceliklerimize de en az onun kadar dikkat edeceğiz. Bu çerçevede Türkiye bir silahlanma yarışı içerisinde asla değildir. Silahlanmanın dünya için çok tehlikeli ve tehdit edici bir gelişme olduğunun farkındadır. Ama özellikle büyük bir türbülansın yaşandığı bölgemizde başımızın dik durabilmesi için Türkiye'nin kendi savunma ihtiyaçlarını karşılaması lazım. Bu çerçevede S-400 üzerinden Türkiye'yi eleştirenlerin şu soruya cevap vermeleri lazım. Müttefikleri olan Türkiye'ye niçin hava savunma sistemleri konusunda yeterince destek olmadılar?"

Kurtulmuş, Türkiye’nin hava savunma sistemi konusundaki talebini görmezden gelenlerin Türkiye’nin hava savunmasını başka yolla temin etmesi konusunu bir siyasi rekabet, bir siyasi karşıtlık haline getirmesini uygun bulmadıklarını vurguladı.

CAATSA yaptırımlarının politik bir araç olarak Türkiye'ye karşı kullanıldığını dile getiren Kurtulmuş, "Haksız ve çifte standartlı bir yaptırım olduğu kanaatindeyim. Eğer zaten bizim hava savunma sistemleri konusundaki ihtiyacımız karşılanmış olsaydı böyle bir noktaya gelinmeyeceği de çok nettir." dedi.

"BÜTÜN ÜLKELERLE İLİŞKİLERİMİZİ GELİŞTİRMEK İSTERİZ"

Kurtulmuş, Türkiye’nin dış politikasına ilişkin bir soruya cevap verirken de şunları kaydetti: “Dünyada hiçbir ülke artık sadece bir grubun içerisinde ve gölgesinde bulunamaz. Hele Türkiye gibi büyük imkanları ve fırsatları olan bir ülke asla bu şekilde davranamaz. Yani Türkiye tabii ki kendi elindeki kartları çoğaltmak, çeşitlendirmek, farklılaştırmak durumundadır. Biz kendi ilkelerimiz ve milli önceliklerimiz çerçevesinde dünyadaki bütün ülkelerle özellikle ticaret başta olmak üzere ilişkilerimizi olumlu yönde geliştirmek isteriz. Bu çerçevede de tabii ki ambargoların tek taraflı olarak Türkiye'nin geleceğini etkilemesini de kabul etmeyiz." dedi.

ABD ile Türkiye arasındaki ilişkilerin durumuna ilişkin soruyu yanıtlayan Kurtulmuş, F16 anlaşması ve İsveç’in NATO’ya kabulünden sonra gelişen olumlu havayı zehirlemek isteyen bazı çevrelerin bulunduğunu anımsattı.

TBMM Başkanı Kurtulmuş, şunları kaydetti: “Malumunuz Amerika’da kategorik olarak Türkiye düşmanı olan birtakım lobiler var. Bir de bunlara FETÖ’nün faaliyetlerini etkilediğiniz zaman bizi de rahatsız eden ve en son 142 temsilciler meclisi üyesi ve senatörün Biden’a imzalayarak gönderdiği mektup, gerçekten ikili ilişkileri zor bir safhaya sokmayı hedefleyen bir mektuptur. Tamamen Türkiye karşıtı çevreleri tatmin eden, onların inisiyatifleriyle kaleme alındığı belli olan FETÖ’nün destekleriyle ve onların birtakım lobi faaliyetleriyle ortaya çıkmış olan bir metin. Zaman zaman iki ülke arasındaki ilişkileri parlamenter diplomasi açısından da zehirlemeye çalışan bu tür çabalar olsa da hem buradaki Türk toplumunun gayretleri hem de Türkiye’deki milletvekili arkadaşlarımız, bakan arkadaşlarımız sürekli bu karşılıklı ziyaretler, müzakereler sonucunda başlamış olan olumlu havayı güzel bir şekilde sürdürebilmesi için gayret sarf edeceğiz. Biz üzerimize düşeni yapacağız. Biz Türkiye olarak tezlerimizi her platformda dile getireceğiz, anlatacağız. Böyle yaptığımız takdirde sonuç almamız mümkündür. Milletvekili arkadaşlarımıza da bu konuda büyük sorumluluklar düşüyor.”

“FİLİSTİN’İN HAKKINI SAVUNAN HİÇBİR KARARA İTİBAR ETMİYORLAR”

Kurtulmuş, işgal rejiminin Gazze başta olmak üzere Filistin topraklarına yönelik saldırıları karşısında Türkiye’nin yürüttüğü diplomatik çalışmalarla ilgili bir soruya cevap verirken de şunları söyledi:

“Bulunduğumuz her yerde Filistin meselesiyle ilgili birkaç temel konuyu ısrarla dile getiriyoruz. Bunlardan birisi acil insani yardımlardır. Bununla ilgili BM kararları olmasına rağmen maalesef İsrail hiçbir yardım konvoyunun içeriye girmesine izin vermedi. Netanyahu ve çetesinin esas hedefinin Gazze Şeridi’ni Filistinlilerden arındırmak, etnik bir temizlik yapmak ve nihayetinde orayı insansızlaştırmak olduğu için müzakerelerle zaman kazanıyorlar. Uluslararası camianın ortaya koyduğu, Filistin’in hakkını hukukunu savunan hiçbir karara itibar etmiyorlar. Türkiye olarak her an, her platformda bunları dile getiriyoruz.”

İnsani yardımlarla birlikte Filistin’de kalıcı bir ateşkesin gerçekleşmesi gerektiğini vurgulayan Kurtulmuş, Filistin davasının çözülebilmesi için ise mutlaka 1967 sınırlarında başkenti Kudüs olan, tam manasıyla egemen bir Filistin devletinin kurulmasının şart olduğunu belirtti.

Bu haberler de ilginizi çekebilir