Müftü Yardımcısı Döger: Hicret hiçbir zaman zorluklardan kaçış değildir
Hazreti Muhammed'in (Sallallahu Aleyhi Vesselem) Mekke'den Medine'ye hicreti ile başlayan hicri yılbaşı ile ilgili açıklamalarda bulunan Şanlıurfa İl Müftü Yardımcısı Osman Döger, hicretin bir kaçış değil, İslam'ı daha iyi yaşanması adına Mekke'den Medine'ye bir hareketlenme olduğunu vurguladı.
Hazreti Muhammed'in Mekke'den Medine'ye hicreti ile başlayan Hicri Takvim'in başlangıcı olan ve bugün idrak edilecek 1 Muharrem, İslâm’ın daveti, teşrî faaliyeti ve siyaseti açısından bir dönüm noktası olmuştur.
Hicri takvimin başlangıcı olarak esas alınan Hazreti Muhammed'in Mekke'den Medine'ye hicretinin yıldönümü olan Muharrem ayının ilk günü, hicri yılbaşı olarak, Müslümanlar arasında idrak edilecek.
Şanlıurfa İl Müftü Yardımcısı Osman Döger, hicri yılbaşı ile ilgili İLKHA'ya konuştu.
"Hicret Müslümanların kendi dinlerini yaşamak için bir göçdür"
Döger, "Hazreti Peygamber sallahu aleyhi vesselam ve O'nun dava arkadaşları olan ashabı kiramın dini Mübin-i İslam'ı daha geniş kitlelere ulaştırmak, İslam'ı daha iyi yaşama adına Mekke'den Medine'ye bir hareketlenmeyi ifade eder. Hicret, Müslümanların kendi dinlerini yaşamak için bir göçüdür aslında. Bu hiçbir zaman zorluklardan kaçış, sıkıntılardan kaçış değildir. Sadece dinin yaşanması, daha geniş kitlelere ulaştırılması için bir hareketlenmeyi ifade eder. Hicretin diğer anlamı da hadislerde ifade edilir. Hicret bir de kişinin Allah'ın razı olmadığı, Kur'an-ı Kerim'e, sünneti seniyyeye muvafık olmayan yani dinimizin haram kıldığı şeyleri terk etmesidir. Hatta bu hicret daha büyük bir hicrettir yani daha kıymetli bir hicrettir." dedi.
"Müslümanlar Allah'ın razı olmadığı eylemleri terk ederek hicreti yaşayabilir"
Müslümanlar olarak hicretin nasıl anlaşılması ve nasıl dersler çıkarılması hususuna dikkat çeken Döger, "Peki Müslümanlar olarak bugün hicreti nasıl anlamalıyız, nasıl dersler çıkarmalıyız dersek öncelikle şunu ifade edelim; Hazreti Peygamber aleyhsalatu vesselam'ın hicreti bir kaçış değildi. Bu sadece İslam'ı geniş kitlelere yaymaydı. Burada bir cesaretsizlik, bir korkaklık söz konusu değil. Burada sadece tebliğin bir yöntemi var. Günümüzde de aynı şekilde yani eğer bir yerde İslami tebliği, anlatıyı daha rahat bir şekilde yapamayacağımıza inanıyorsak bunu farklı yerlerde de yapabiliriz. Farklı beldelerde de yapabiliriz. İkincisi günümüzde maalesef, eskiden böyle değildi ama, haramlara çağıran, Allah'ın razı olmadığı şeylere çağıran şeyler fazlalaştı. İnsanlar, Müslümanlar, inananlar günahları terk ederek yani Allah'ın razı olmadığı eylemleri, fiilleri ve sözleri terk ederek kendi dünyalarında hicreti yaşayabilirler." şeklinde konuştu.
"Gazze'de Müslümanlar büyük sıkıntılar çekiyor"
Hicri yılbaşı ile ilgili temennilerini dile getiren Döger, "Malumunuz İslam coğrafyasında özellikle Gazze'de Müslümanlar büyük sıkıntılar çekiyor. Oradaki kardeşlerimize bir ferahlık, bir refah, barış ve huzur getirmesi temennimizdir. Temennimiz Müslümanların dirilişine, uyanışına, birliğine ve beraberliğine vesile olması. Cenab-ı Allah İslam aleminim hicri yılbaşını mübarek etsin ve İslam alemini hayırlar getirsin inşallah." dedi.
"Müslüman olduğumuz için takvimimiz de İslami olmalı"
Döger, hicret ile ilgili sözlerine şöyle devam etti:
"Hazreti Peygamber aleyhsalatu vesselam'ın Mekke'den Medine'ye hicret etmesi, daha sonra Hazreti Ömer'in hilafeti döneminde takvimin başlangıcı olarak kabul ediliyor. Biz Elhamdülillah Müslümanız. Müslüman olduğumuz için bizim hareketimiz de duruşumuz da tüm eylemlerimiz, aynı şekilde takvimimiz de İslami olmalı. Bundan hareketle Hazreti Ömer hicreti Müslümanların bir anlamda takvimin başlangıcı olarak kabul ediliyor. Çünkü hicretten sonra Medine'de İslam devleti kuruldu. Hazreti Peygamber devlet başkanıydı. Mekke'de dağınık halde olan yani bir devlet çatısı altında birleşmemiş olan Müslümanlar, Medine'de Hazreti Peygamber'in başkanlığında bir devlet çatısı altında birleştiler, örgütlendiler. Müslümanlar kuvvetlendiler. Mekke'de daha zayıf halde iken Medine'de daha da güçlendiler. Bir anlamda İslam hicretten sonra doğdu. Devletleşti, güçlendi. Durum böyle olunca Hazreti Ömer de hicreti Hazreti Peygamberin bu hareketini inananlarla birlikte yılbaşı olarak kabul ediyor. Bir anlamda Müslümanların doğuşu olarak kabul ediliyor. Biz de böyle inanıyoruz. Hicret, Müslümanların doğuşudur, İslam devletinin kuruluşudur. Bundan hareketle hicret olayı Hicri Takvim olarak kabul edilmiş." (İLKHA)